KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. AYŞEGÜL BABAOĞLU; DİJİTAL MECRALAR ÇERÇEVESİNDE ONLİNE ALIŞVERİŞ BAĞIMLISI MIYIZ?

AYŞEGÜL BABAOĞLU; DİJİTAL MECRALAR ÇERÇEVESİNDE ONLİNE ALIŞVERİŞ BAĞIMLISI MIYIZ?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 10 dk okuma süresi
115 0

Gününüzde herhangi bir ihtiyaç olmaksızın insanların isteklerini/hazlarını gidermek amacıyla tekrarlanan satın alma davranışı olan alışveriş bağımlılığı; diğer bir ifade ile Onyomani olarak adlandırılmaktadır.

Yunancada “onios” satılan ve “mania” çılgınlık anlamına gelen onyomani (Oniomania) kavramı 1915’te Emil Kraepelin tarafından kullanılmış olup, 1980 yılından itibaren pek çok araştırma konusu olarak da kendine yer edinmiştir.
Her ne kadar bağımlılık kavramı genellikle madde kullanımını açıklamak amacıyla kullanılsa da negatif sonuçları olan davranışların sürdürülmesi de çağımızda davranışsal bağımlılık adı altında ele alınmakta olup, online alışveriş bağımlılığı da bu davranışsal bağımlılık çeşitlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Dürtüsel bir davranış olan, çoğunlukla ihtiyaç olmayan ve kontrolsüz olarak aşırı derecede alışveriş yapma isteği, para harcama ile ilişkili düşünsel bir meşguliyet olarak kendini gösteren alışveriş bağımlılığı; bireyin kötü olduğu durumlarda para harcama isteği, alışveriş yapınca rahatlamak/huzurlu olmak, harcanan para miktarının çok yüksek olması, düşünülenden daha çok alışveriş yapmak ve bireyin kendisini durduramaması, kişinin çevresi ile olumsuz durumların yaşanması gibi belirtilerle kendini göstermektedir.

İnternet kullanımı, sosyal medyadaki reklamlar ve kredi kartı kullanımının günden güne çoğalmasıyla bireyler ürün/hizmet satın almaya, hatta alışverişe yönlendirilerek online  alışveriş bağımlılığının ortaya çıkmasına ve süreç içerisinde online alışveriş bağımlılığının yaygınlaşmasına yol açmaktadır.

İnsanlar, gündelik hayattaki olumsuz durumlardan kaçmak ve olumsuz ruh hallerini düzeltmek amacıyla tekrar tekrar alışverişe yönelebilmektedir. Alışveriş süreci, bireylerin kısa süreliğine de olsa motive olmasına; genel olarak haz, mutluluk, keyif ve çoşku gibi duyguları hissederek olumsuz duygu ve düşüncelerden kurtulma şansına sahipken, diğer taraftan bir anda düşünmeden yapılan alışveriş maddi anlamda sıkıntı yaratabilmekte ve alışveriş sürecindeki hazzın bitmesiyle yerini suçluluk ve pişmanlığa bırakabilmektedir.
Bununla birlikte, bazılarına göre sosyal statü oluşturmak için sürekli alışveriş yapanlar, alışverişteki bağımlılıkla ortaya çıkan olumsuz duygulardan dolayı ailesi ve sosyal çevresiyle tartışabilmekte ve bu bağlamda birey, kendini çevresinden soyutlayabilmektedir.  

Türkiye’de Ağustos 2023 yılı Türkiye İstatistik Kurumunun (TUİK) verilerine göre, internet üzerinden ürün/hizmet satın alma veya sipariş verme oranı %49,5’e yükseldiği belirtilmektedir. İnternet kullanan bireylerin internet üzerinden özel kullanım amacıyla ürün ya da hizmet alma veya sipariş verme yani e-ticaret oranı, 2022 de %46,2 olarak belirtilmiş olup, 2023’te ise bu oran %49,5 şeklinde açıklanmaktadır.

Cinsiyetlere göre e-ticaret oranlarına bakıldığında, erkeklerde %52,4 olan oran,  kadınlarda %46,6 olarak yer almaktadır. 2023 yılının ilk üç ayı içerisinde e-ticaret ile ürün ya da hizmet alan kişilerin %75,5’i giyim, ayakkabı ve aksesuar ürünlerini satın almışlardır.

Bunu, %47,6 ile lokantalardan, fast food zincirlerinden, catering şirketlerinden yapılan teslimatlar, %37,1 ile gıda ürünleri, %32,2 ile kozmetik, güzellik ve sağlık ürünleri ve %28,8 ile temzilik ürünleri, kişisel bakım gibi malzemeler takip etmektedir.

Bunun yanında, internet üzerinden ürün ya da hizmet satın alan kişiler satın aldığı veya abone olduğu dijital içeriklere göre ele alındığında; bu kişilerin %30,7’si film ya da dizi izleme hizmeti satın aldığı belirtilmekte olup, %30,1 ile müzik dinleme ya da indirme hizmeti ve %17,7 ile yazılımları indirme (sürüm yükseltme de dahil) olduğu bildirilmektedir. Ek olarak, internet üzerinden son 3 ay içinde eğitim, mesleki ya da özel hedeflere yönelik öğrenme etkinliği gerçekleştiren kişilerin oranı, 2023 yılında bir önceki yıla göre, 2,8 puan yükselerek %18,7 olmuştur.

TUİK verilerinde de anlaşıldığı üzere ülkemizde ciddi anlamda e-ticaret üzerinden ürün ya da hizmet satın alınmaktadır. Giyim, ayakkabı, aksesuar; lokantalardan, fast food zincirlerinden, catering şirketlerinden yapılan teslimatlara; güzellik ve sağlık ürünleri ile temzilik ürünleri, kişisel bakım gibi malzemeler internet üzerinden sipariş edilen ürün ya da hizmetler olarak karşımıza çıkmaktadır. Süreç içerisinde yükselen oranlar online alışveriş bağımlılığının ciddiye alınması gereken davranışsal bir bağımlılık olduğunu gözler önüne sermektedir.

Online alışveriş bağımlılığının ilk etapta tamamen durdurulması olanaklı olmasa da süreç içerisinde bu davranışın azaltılması yoluna gidilebilmektedir. Öncelikle, bireylerin alışveriş öncesinde alınacak ürün ya da hizmetin “istek mi yoksa ihtiyaç mı?” ayrımını iyi yapması gerekmektedir.

İkincisi, alışveriş öncesinde bir ihtiyaç listesinin yapılması ve bu listeye bağlı kalarak bireyleri, gereksiz ya da ihtiyaç olmayan herhangi bir şeyin alınmasının önlenmesidir. Üçüncüsü, internet üzerinden alışveriş yapmak pratik ve zaman tasarrufu sağlasa da, eğer alışveriş bireyler için bir bağımlılık haline geldiyse bu bağımlılıkla mücadelede kredi kartlarının internet üzerinden alışveriş yapılmasına fırsat sunan özellikleri kapattırılarak da alışveriş bağımlılığının önüne geçilebilmektedir.

Dördüncüsü, alışveriş sırasında elde edilen mutluluk ya da hazzın farklı bir aktivite edinerek karşılanması alışveriş bağımlılığını azaltılması bağlamında önemli bir diğer faktördür. Beşincisi, alışverişte kendinizi durduramıyorsanız size eşlik eden bir arkadaş veya aile üyesi ile birlikte fikir alışverişinde bulunulması da alışveriş bağımlılığının önlenmesi konusunda etkili olabilmektedir.

Bu çerçevede bilişsel davranışçı terapi veya grup terapileri ve benzeri yöntemlerden yararlanılabilmektedir.
İnsanların teknoloji ile günden güne artan bağları dijital mecralar çerçevesinde bağımlılığı artırırken aynı zamanda kişiye özel dijital ayak izi bırakmaktadır.

Nitekim Pazar politikasına dijital mecralar üzerinden yön veren sektörün öncüleri kişiye haiz dijital ayak izlerinden en çok neyi sevdigini, neyi beğendiğini, internet veya sosyal medya üzerinden o ürüne kaç defa baktığı, ürüne haiz hangi koşullarda fiyat araştırması yaptığını görmektedir.

Böyle bir durum kişinin bilinç altı olarak hangi alanda ve hangi ürüne yönelik zaafının olduğu, onun temini için maddi koşul ve zorlukları düşünmeden hareket ettiği ve çoğu kez kredi kartı üzerinden işlem yaparak ürünü temin ederek duygusal egosunu tatmin etmeye çalıştığı ama o ürünün ödeneği için sosyal hayatından ve ekonomik denmesinden taviz vererek daha çok borçlanma ve çalışmaya girdiği gerçeğini ön planda tutmalıyız.

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu bu konuda çok ciddi çalışmalar yapmalıdır. Bu çalışmaların başında öncelikle üniversiteler ile yakın işbirliği içerisinde olmalıdır. Akademik düşünceden uzak bir şekilde hiç bir çözümün olmadığı ve olamadığı gerçeğini ön planda tutmalıyız.

Tüm bu gelişmelerin de eşliğinde TBMM Dijital Mecralar Komisyonu uzman ve alanında deneyim ve akademik kabiliyet bir kadro eşliğinde sürece çözüm odaklı projeler tertip edilmelidir.

Bunun yanı sıra üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ile daha yakın ve proje odaklı iş birliği içinde dijital bağımlılıkla mücadele konusunda kalıcı, kurumsal ve  akademik gözlemle çözüm stratejileri hazırlanmalıdır.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir