Abdurrahman Dilipak; “Madem ‘Yeni bir Türkiye’den söz ediyoruz ‘Yeni bir AK Parti’ gerek” diyor! Yeni partiyi kimler kurar ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan kimlere parti kurdurur bilemiyorum ama İslam literatüründe rüyanın öneminden hareketle Türkiye’nin savrulduğu yeni dönemin değerlendirmesi yapılabilir. İlk rüya Şeyh Efendi’nin rüyası. II. Abdülhamit döneminde Şeyhülislamlıkta görev yapmış Şeyh Rahmi Baba, 1930’lu yıllarda şeyh ve halife arkadaşlarını gizlice Anadolu’nun bir kasabasına davet eder. “Kahriye” okunacak, yani “Ya Kahhâr” zikri çekilerek Mustafa Kemal’in ve rejiminin “kahr u tedmiri” için dua edilecektir. Davet kabul görür ve gizlice toplanılır. Kahriyenin okunacağı sabaha birkaç saat kala Şeyh Efendi bütün niyetlerini altüst edecek bir rüya görür:
Bir dünya haritası. Ortasında Türkiye. Türkiye toprakları dünyanın diğer bölgelerinden bariz bir şekilde ayrılırcasına yemyeşil. Fakat etrafı, sınırları simsiyah, hayli kalın, lâkin alçak duvarla çevrili. Peygamber Efendimiz haritanın başında ve insanların gözüönünde dünyayı yeniden taksim ediyor; şurayı şuna, burayı buna verin diye emirler veriyor, etrafındakiler de gerekeni yapıyorlar. Mustafa Kemal, Trakya bölgesi gibi bir yerde duruyor. Yüzü Peygamber Efendimiz’e dönük değil ve duruşundan anlaşıldığına göre mahçup ve tedirgin bir durumda; bu yüzden Efendimiz’e bakamıyor. Sıra Türkiye’nin kime verileceğine geldiği zaman Şeyh Efendi gözlerini beş açıyor ve pürdikkat kesiliyor. Peygamber Efendimiz yüzünü çevirmeden yalnız eliyle işaret ederek “burayı şuna verin” buyuruyorlar. Burası dediği Türkiye’dir, şu dediği de Mustafa Kemal’dir.
Şeyh Efendi kan ter içinde uyanır. Düşüncelidir. Niyetiyle rüyası arasında bir müddet gider gelir. (Tasavvuf ve tarikat kültüründe rüya, doğrudan bilgi kaynaklarından biridir). Abdestini alır, namazı cemaatle kılmak için arkadaşlarının yanına gider. Namaz eda edilir, dua biter, Fatiha çekilir. Herkesin kahriye okumaya geçilecek dediği bir anda Şeyh Efendi rüyasını anlatmaya başlar… Rüyayı şöyle yorarlar: Türkiye yemyeşil olduğuna göre bu hayra, İslâm’a alâmettir ve durumun esas itibariyle iyi olduğunu gösterir. Etrafındaki duvarların kaim ve siyah oluşu tedirginlik verici; çünkü siyah küfür işaretidir, fakat alçak oluşları mevcut menfi durumun çok uzak olmayan bir zamanda aşılabileceğini gösteriyor. Gerek Efendimiz’in ona karşı tavrı, gerekse Mustafa Kemal’in duruşu menfi… Fakat Türkiye’yi ona veren Hz. Peygamber olduğuna göre buna karşı çıkamayız. Kahriye okumaktan vazgeçilir ve şeyhler, halifeler memleketlerine dönerler…” (Bkz. İsmail Kara / https://ismailhakkialtuntas.com/2014/10/16/seyhefendinin-ruyasindaki-turkiye/ )
Diğer rüya 16 Nisan referandumunun tartışmalı galibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a nisbet ediliyor. Rüyayı nakleden bir dönem Erdoğan’ın çevresiyle yakın irtibatlı, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski danışmanı Ahmet Takan. Yeniçağ yazarına göre referandum sonrası, Erdoğan’ın geçmişte anlattığı bir rüyası yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gizli gizli millî görüş hareketinden kopma hazırlıkları yaptığı o günlerde gördüğü çok yakın çevresi ile paylaştığı rüyanın hikâyesi şöyle; Erdoğan, rüyasında büyük bir saray yapmış ve o saraya arkadaşları ile birlikte yerleşmiş. Son tuğlayı koyarken saray bir anda yıkılmış ve arkadaşları ile birlikte altında kalmış…” Takan; Erdoğan’ın bu rüyaya o zamanlarda güvendiği isimlerden yorum istediğinin hâlâ anlatıldığını, ancak manidar olanın o rüyanın referandumdan beri sarayda çok kafa kurcalamaya başladığını yazar. (Bkz. http://www.yenicaggazetesi.com.tr/dun-sarayda-cok-konusulan-o-ruya-42451yy.htm )
Öncelikle her iki rüyada rivayettir. Görülmemiş olabilir. Dolayısıyla tabiri için uğraşmak gerekmeyebilir. Bununla birlikte yorumlanabilir. Şeyh Efendinin rüyasının görülüş tarihi ile Cumhurbaşkanının rüyasının görülüş tarihi arasında öncelik Şeyh Efendinin rüyasına aittir. Rüya’da hem Peygamber Efendimiz hem de Cumhuriyetin banisi Mustafa Kemal Paşa görülmüştür. Hz Peygamberin rüyasındaki ifadelerden yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinin maneviyat katında meşruluğu ve sürekliliği vardır. Bu maneviyat âleminin tasarrufundan haberdar edilen Mustafa Kemal; “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” sözünü bunu için söylemiş olabilir. Cumhurbaşkanının rüyası ise önümüzdeki günlerde yaşanabilecek siyasi gelişmelerle tabir edilebilir. Avrupalıların rüyayla falan işi olmaz. Nesnel değerlendirmeleri son derece bilimsel yöntemler kullanarak yaparlar. Türkiye’yi çok yakından takip ettikleri ortada. Bu nedenle Türkiye’nin siyasi geleceğini okumaya çalışıyorlar ve Türkiye’deki gelişmeleri iyi biliyorlar.
İngiliz Financial Times (FT) gazetesinin; MHP içindeki muhalif kanadın lideri Meral Akşener’in arkasındaki destekçilerin “AKP’nin hakimiyetine meydan okumak için parti kurmayı düşündüğü” iddiasına yer vermesi, sıradan bir haber örgüsü ve paylaşımı değil. Akşener’in referandumun ardından siyasi danışmandan ekonomistine, proje üreticisine ve stratejisine kadar yeni bir kadro yapılanmasına gideceği, Yeni partinin ‘Milliyetçi Türkiye Partisi’ (MTP) adı altında bir araya geleceği siyasi kulislerde yer almıştı. Bu isimlerin Akşener’in başkanlığında MTP’de bir araya geleceği ve ilk seçimlere de bu parti altında katılacağı belirtiliyor. İngiliz Financial Times (FT) gazetesinin Ankara’daki muhabirleri Laura Pitel ve Mehul Srivastava’nın ortak analizinde, Akşener’in sadece kendi partisi MHP’ye kafa tutmakla kalmayıp, Erdoğan’ı “başkanlık hayalinden mahrum bıraktığı” değerlendirmesi yapılıyor. Bu durum, İstanbul ve Ankara’da ‘Hayır’ oylarının baskın çıkmasıyla ilişkilendiriliyor. (Bkz. http://www.bbc.com/turkce/3963753 / http://eurasiadiary.com/tr/news/analytical-wing/130392-ft-aksener-ak-parti-hakimiyetine-karsi-parti-kurabilir )
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com
