Donald Trump, öngörülemezliği nedeniyle sık sık eleştiriliyor. Ancak ikinci dönem için döndüğünde politikaları daha öngörülebilir hale gelebilir, çünkü yönleri ilk döneminde şekillendi. Bu, daha önce özetlenen rotayı sürdürmeyi ve İsrail’e destek ve Orta Doğu’da nüfuz dahil olmak üzere kendi seçim vaatlerini yerine getirmeye odaklanmayı içeriyor.
Trump’ın Orta Doğu’daki dış politika hamleleri İsrail’i destekleme odaklı olmaya devam edecek. Onun bu pozisyona olan bağlılığı, kişisel inançlarına ve İsrail projelerine uzun yıllar boyunca verdiği mali desteğe dayanmaktadır. Siyasete girmeden önce bile İsrail’i destekleyen en büyük bağışçılardan biriydi. Yahudiliğe geçen kızı Ivanka da Trump’ın Orta Doğu politikasının mimarı Jared Kushner ile evli olarak ailenin İsrail’e olan bağlılığını vurguluyor.
Trump’ın İsrail’i destekleme konusundaki tutumu sağlam kalıyor. İlk döneminde İsrail-Amerikan ilişkilerini güçlendirdi, ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıdı, Golan Tepeleri’ni İsrail toprağı olarak tanıdı ve İbrahim Anlaşmalarını destekledi. Trump Beyaz Saray’a döndüğünde muhtemelen daha fazla Arap ülkesi anlaşmalara katılmaya davet edilecek.
Trump, Gazze konusunda muhtemelen Hamas tehdidini ortadan kaldırma çabasında İsrail’in yanında yer alırken, savaş sonrası çözüm konusunda ılımlı bir tutum sergileyecek. Yönetiminde önemli bir rol oynayan Jared Kushner geçici olarak siyasi faaliyetlerden emekli oldu ancak fikirlerinin barış süreci üzerindeki etkisi hâlâ hissediliyor.
Trump aynı zamanda bölgeyi istikrara kavuşturmayı ve çatışmaları sona erdirmeyi amaçlayan yeni müzakereleri de destekliyor ancak politikası ABD çıkarları etrafında inşa edilecek. Eğer bunlar İsrail’in çıkarlarından farklılaşırsa, Trump muhtemelen ülkesinin çıkarlarına öncelik verecektir.
Siyasette ilginç bir değişiklik, aralarında Trump’ın diğer kızı Tiffany’nin de bulunduğu Boulos ailesinden gelebilir. Lübnanlı bir Hıristiyan olan kayınpederi, Trump’ın Lübnanlı bir temsilci ve Lübnan kökenli Amerikalı bir diplomatın katılımıyla İsrail ile Lübnan arasında bir barış sürecini teşvik etme girişiminde ABD’deki Arap topluluğu arasındaki savunuculuğu aracılığıyla bir rol oynayabilir. muhtemeldir. Trump, bu etkiyi Hizbullah’ın silahsızlandırılmasına ilişkin olası müzakereler için kullanabilir, ancak Lübnan’ın büyük bir kısmı üzerindeki kontrolü göz önüne alındığında bu zor bir konu.
İran konusunda Trump, İran rejimini ve aşırı gruplara verdiği desteği zayıflatacağına inandığı petrol ihracat gelirlerini azaltmaya yönelik ekonomik baskıyı savunmaya devam ediyor. Trump ayrıca İran’daki yaptırımları sıkılaştırmak ve hatta rejim değişikliğini desteklemek için adımlar atabilir, özellikle de İranlı yetkililerin kendisine suikast girişiminde bulunmaya çalıştığı yönündeki son suçlamaların ortasında.
Türkiye ile ilişkiler muhtemelen daha da zorlu olmaya devam edecek. Trump ve Erdoğan’ın geçmişte iyi ilişkileri vardı ancak Erdoğan’ın son dönemdeki İsrail karşıtı söylemi ilişkilerin bozulmasına neden olabilir. Erdoğan’ın açıklamalarını yumuşatması, ülkeler arasındaki ilişkilerin iyileşmesinin önünü açabilir.
Son olarak Suudi Arabistan konusunda Trump’ın, Biden’ın gelişiyle kesintiye uğrayan Kudüs ile Riyad arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasına ilişkin müzakere sürecini yeniden başlatması muhtemel. Trump, asgari tavizler verilmesi için İsrail’e baskı uygulayabilir ancak Yahudi devletinden önemli tavizler beklenmesi pek olası değil.
Avraham Shmulevich