KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Ateşkes Suriye’ye barış getirir mi?

Ateşkes Suriye’ye barış getirir mi?

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 5 dk okuma süresi
365 0

Ateşkes Suriye’ye barış getirir mi?

Barack Obama ve Vladimir Putin tarafından tartışılan ve kamuoyuna açıklanan ateşkes, daha doğrusu savaş operasyonlarını durdurma kararı daha olumlu bir uluslararası tepki almalıydı.

Bu anlaşma ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Rus mevkidaşı Sergei Lavrov’un 10 gün önce BM himayesinde anlaşmaya vardığı ateşkesin de facto uzantısı aslında. Artık ateşkes Obama ve Putin’in onayları ile geri gelmiş görünüyor. Ateşkes kusursuz olmasa da bu haftanın sonlarına doğru yürürlüğe girecek. Her şeyden önce bu girişim Esed’e sadık gruplar ve ona karşı olanlar arasında yaşanan savaşı durdurmak için gösterilen ilk ciddi çaba ve bir şans verilmeyi hak ediyor.

Anlaşmanın kapsamı geçen sene Viyana’da tartışılan ve hâlâ askıda duran anlaşmaya göre daha sınırlı. Bu ateşkesin temel amacı belirli bölgelerde insani yardım teslimini, hasta ve yaralı sivilleri kurtarmayı kolaylaştıracak şekilde savaşı durdurmak.

Ateşkes yürürlükte olduğu sürece ileride de başka anlaşmalar yapabileceğini de gösterecek. Bu ateşkes savaş altında mahvolmuş Suriye için bir iyileşme. Aynı zamanda siviller için güvenli bölgelere ilişkin potansiyel olup olmadığını da gösterecek.

Suriye savaşında savaşçıların sayısının artık birbirine karıştığı iddia ediliyor. Farklı ve birbiriyle çelişen çıkarları yansıttıkları, herhangi bir anlaşmaya karşı oldukları ve bunun da muhtemelen yıllarca süreceği söyleniyor. Esed yönetimine karşı başlayan ve bir sivil savaşın dönüştüğü ve tükenme aşamasına gelmediği şeklinde ilerliyor bu görüş. Taraflardan hiçbirinin parasız kalmadığı, insan gücünün veya siyasi iradesinin azalmadığı söyleniyor.

Özellikle de Rusya’nın rolü ABD ve diğer Batılı yetkililer tarafından yıkıcı olarak resmediliyor. Moskova’nın Esed güçlerine verdiği hava desteğinin Esed yönetiminin ömrünü uzattığı ve aynı şekilde savaşı da uzatacağı iddia ediliyor. Geçen hafta ABD ve Britanya, Rusya’yı Esed karşıtı bölgelerde hastane ve okulları hedef almakla suçladı. Yeni ve sinsi iddia ise Rusya’nın mülteci krizini Avrupa Birliği’ni zayıflatmak ve muhtemelen yok etmek için bir yol olarak gördüğüne dair Batılı suçlamalar.

Suriye’deki gelişmelerin Rusya tarafından böyle takdim edilmediğini söylemek yeterli. Örneğin Halep’e düzenlenen hava saldırılarının adil bir devrimi engellemediği özgürleşmeye hizmet ettiği düşünülüyor. Ancak mesela Washington ve Londra’da Rusya’ya yapılan yüksek sesli suçlamalar ile en üst düzeyde gizli gerçekleştirilen görüşmeler ve bunların kamuoyundaki sonuçları arasında göze batan bir kopukluk var. Aynı zamanda üst düzey bir ABD yetkilisinden yönetimin Esed’i görevden alma ısrarının çok büyük bir yanlış olduğuna dair artan itiraflar da duyacaksınız.

Tüm bu unsurlardan üç sonuca varmak mümkün. İlki, ABD ve Britanya’nın politikalarındaki U dönüşünü maskelemek için retorik bir kılıfa ihtiyacı var. İkincisi, Rusya müdahale için varsayılandan daha az iştaha sahip olabilir; hayli zarar gördü ve daha fazla zarar görebilir. Üçüncüsü, Rusya ve Türkiye arasındaki gerilimin tetikleyebileceği bir üçüncü dünya savaşını ne Moskova ne de Washington istiyor.

Tüm bunların Suriye için gerçek bir barış anlaşması getirip getirmeyeceğinden şüphe duyulmalı. Tüm yeni soğuk savaş konuşmalarına rağmen büyük ihtimalle ABD ve Rusya birlikte kendi isteklerini empoze edemezler. Son anlaşma bile yardım girişimlerine izin vermek için yeterli. Başlamasına şans vermeden yırtıp atılmamalı.

MARY DEJEVSKY Guardian, 24 Şubat 2016

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir