KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Atakan KORO: PARTİLİ BÜYÜKELÇİYİ UĞURLARKEN: TÜMLEÇ

Atakan KORO: PARTİLİ BÜYÜKELÇİYİ UĞURLARKEN: TÜMLEÇ

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 5 dk okuma süresi
318 0

Partide devrim yaptığını iddia eden yeni yönetim, kısa zamanda “her devrim önce kendi çocuklarını yer” aşamasına geçmiş ve bu aşamadan galip çıkan şimdiki genel başkan vakit kaybetmeden otoritesini sağlamlaştırmıştı. En güçlünün yanında durmayı tercih eden elçi bey de genel başkandan görev süresi boyunca oynayacağı bir baş rol kapmıştı. “Elçiye zevâl olmaz” kisvesi altında temsil ettiği ülkeden çok, partinin elçiliğini üstlenen diplomat, sahnelere hızlı giriş yaparak, parti adına yapılacaklar listesini çıkarıp uygulamaya koyuldu.
Önce partiden ayrılanları yeni bir politik oluşum kurmamaları yönünde uyardı. Kurmaları hâlinde anavatandan hiçbir şekilde destek görmeyeceklerini vurgulayıp aba altından sopa gösterdi. Yeni oluşum kuran eski partili ve beraberindekileri kötü adamlar, diye niteledi, kendisi buralara ayak basmadan önce kurulan bir partiyi ise hiçbir zaman kâle almadı. Üstelik bu tutumunu daha ileri götürüp seçimler sırasında Kosova Türkleri’ni her zamaki gibi tek Türk partisi temsil ediyor, şeklinde medyaya demeç vermekten de geri durmadı.
Desteklediği partinin adı ve ambleminin basılı olduğu cepli dosya ile Kosova Cumhuriyeti’nin kamu kurum ve kuruluşlarını ziyarete gitmekten çekinmiyordu.
Parti üst düzey yöneticilerinin kurdurduğu veya güdümünde olan sivil toplum kuruluşlarının her etkinliğine katılırken, partinin kanatları altında olmayıp herkese ve her politik kuruma eşit mesafede olmayı tercih eden yerli Türk örgütlerinin davetine cevap bile vermiyordu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptıkları yardım ve yararlı işlerle dünyaca bilinen ve sayılan uluslararası kuruluşlarının Kosova’daki temsilcilerine dahi nüfuz ederek, sadece partinin belirlediği kişi ve kuruluşlarla işbirliğinde bulunmasını salık veriyor, partiyle aynı fikirde olmayanların Türk kuruluşlarıyla çok önceden yapmış olduğu işbirliğini iptâl ettirebiliyordu.
Anavatandan buraya faydalı bir girişimde bulunmak için gelenleri hemen partiye yönlendiriyor, partide konuyla ilgili muhatab bulunmaması halinde, partiyle çıkar ilişkisi olmayan ama konunun tam muhatabı olan kişi ve kuruluşlara yönlendirmektense, konuyla alâkasız ve etkisiz kişi ve kuruluşlara yönlendirmekten sakınmıyordu. Dolayısıyla Kosova’ya yapılacak bazı faydalı girişimler bu sebepten ötürü sadece fikirde kalmıştı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin millî günlerinde verilen resepsiyonlara Türkiye Cumhuriyeti’nin Kosova’da ikâmet eden bazı vatandaşlarının yanı sıra yalnızca partinin belirlediği listede adı olanlar davet ediliyordu. Partiye muhalif ama saf bir anavatansever olan gerçek Türkler’in yerine anavatan hakkında olumsuz düşüncelere sahip olan bazı kişilerin davette yeralması durumun ne kadar acı, kendi duruşununsa ne kadar vahim olduğunu gözler önüne seriyordu.
Sonuçta görev süresi boyunca soydaşlarına bunları yapan bir büyükelçiyi gördü Kosova Türkleri. Görmekle kalmayıp bunları bizzat yaşamasına rağmen şikâyet etmedi Kosova’nın Türkleri. Hatta bu gördüklerinden fazlasını bilmelerine ve belki de daha fazlasını bilmemelerine ama duymalarına rağmen ses etmedi Kosovalı Türkler. Peki, korkuyorlar mıydı? Tabiî ki hayır! Sadece dizinin ta en başında yazdığımız gibi “anavatanın vardır bir bildiği” şiârından kolay kolay vazgeçmez Rumeli Türkleri. Fakat bundan sonra, yeni gelecek günahsız büyükelçiyi belki aklındaki soru işaretleriyle karşılayacak, belki de “gelen gideni aratır mı” endişesini taşıyacak buranın Türkleri.
Asıl sorulması gereken soru ise: Yaptıklarıyla böyle kaygıların duyulmasına sebep olduğu için taşıyabilecek mi bunun vebâlini partinin giden sefiri yoksa bu yaptıklarını gene mi aklayıp rahatlatacak hizmet ettiği partinin nefiri?
Atakan KOROKosova

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir