KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Arnavutlar Türk bayrağını yaktı Türkiye Bulgar Demir Kilise’ni açtı!

Arnavutlar Türk bayrağını yaktı Türkiye Bulgar Demir Kilise’ni açtı!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 13 dk okuma süresi
734 0

Türkiye; gayri Müslüm vatandaşlarının dini ritüellerini rahatlıkla uygulayabileceği ortamı yasal çerçevede düzenliyor. Bu çerçevede Edirne’deki Büyük Sinagog, Gökçeada’daki Aya Nikola Kilisesi, İskenderun’daki Süryani Katolik Kilisesi, Diyarbakır’daki Sur Ermeni Protestan Kilisesi, Gaziantep’teki Nizip Fevkani Kilisesi, Cunda’daki Taksiyarhis Kilisesi, Edirnekapı’daki Aya Yorgi Kilisesi ve Demir Kilise’nin bulunduğu 14 ibadethane onarımdan geçirildi.(1) İstanbul’un Balat semtindeki Bulgar Ortodokslar için tarihi önem taşıyan Sveti Stefan Kilisesi veya halk arasındaki ismiyle Demir Kilise, yedi senelik restorasyonun ardından tekrar ibadete açıldı. Tüm parçaları Viyana’da dökülüp, Tuna Nehri ile Karadeniz üzerinden İstanbul’a getirilen ve Haliç’te monte edilerek 1898’de ibadete açılan Sveti Stefan Kilisesi’nin tepesindeki altın yaldızlı ahşap aksamı hariç, tamamı demirden. Arjantin ve Avusturya’daki benzerleri zaman içinde yok olunca İstanbul’daki Sveti Stefan Kilisesi, dünyadaki tek demir kilise olarak kalmıştı.

Haliç’te demirden inşa edilen Aziz Stefan (Sveti Stefan) Kilisesi birçok mimari özelliğinin yanı sıra Osmanlı toprakları üzerindeki ilk prefabrik yapı olma özelliğini de taşır. Başbakanlık Arşiv Belgeleri’ne göre; Sveti Stefan Kilisesinin açılış günü 20 Eylül 1898’dir. Projeler ünlü Ermeni mimar Josef (Hovsep) Aznavur tarafından yapılmıştır. Uzun arayışlardan sonra varılan sonuca göre kilise Avusturya’da Vagner Firması’na yaptırılmış tamamen sökülebilir özelliği olan bu kilise evvela firmanın bahçesine kurulmuş ve bilâhare sökülerek İstanbul’a nakledilmiş ve bir kez daha burada monte edilmiştir.(2) Açılışa Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım ile Bulgar mevkidaşı Borisov katıldı. 120 yıllık bir geçmişi olan kilisenin açılışı sırasında konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2011’de başlayan ve Türk-Bulgar işbirliği içerisinde 15 milyon Türk lirasından daha fazlaya mal olan restorasyonun sadece Bulgar cemaati için değil, aynı zamanda Türkiye için önemine dikkat çekti. Bulgaristan Başbakanı Borisov ise Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük komşusu olduğunu ifade ederek geçtiğimiz yıllarda kötüleşen Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin yeniden canlandırılması için ellerinden “gelen her şeyi” yapmaları gerektiğini söyledi.(3)

Türkiye Balkan politikasında makas değişikliğine gitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Sırbistan gezisi bu değişikliğin en somut örneğidir ve Türkiye; ABD’nin büyük Arnavutluk projesine Sırbistan freni ile mukabelede bulunmuştur! Türkiye’nin Balkanlardaki varlığı en çok kimi rahatsız ediyor? Birinci Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğunun asli unsurlarından Türklere yönelik Alman Genelkurmay başkanlığı tarafından hazırlanan Turan projeleri gibi, Büyük Arnavutluk Projesi de Faşist İtalya ve Nazi Almanya’sı projesidir. Büyük Arnavutluk, Karadağ, Makedonya, Yunanistan ve Arnavutluk’un egemenliği altındaki Katolik, Müslüman ve Ortodoks olan Arnavutların bağımsızlık ve birliğini savunan siyasi görüştür. II. Dünya Savaşı sırasında bu ideoloji, Faşist İtalya’nın ve Nazi Almanya’nın onay ve desteği ile gerçekleştirilmişti. Yugoslavya’nın dağılmasıyla Büyük Arnavutluk’un yeniden kurulması NATO(özellikle ABD) tarafından destekleniyor. Türkiye’nin bu karşı hamleye cevabı var mı? Hiç düşündünüz mü? Tabi ki var! Türkiye’nin inisiyatifi ile gerçekleştirilen Türkiye-Hırvatistan-Bosna-Hersek ve Türkiye-Sırbistan-Bosna-Hersek üçlü danışma mekanizmaları bu amaçla oluşturuldu denilebilir.

Bölgede kısa sürede kayda değer güven artırıcı önlem olarak kabul gören bu işbirliği mekanizmaları ile Bosna-Hersek’in nefes alması, barış, istikrar ve refah ortamının gelişmesi sağlanıyor. Türkiye Sırbistan’ı bölgenin istikrarı açısından önemli gördüğünden 14 Aralık 2015’te AB’yle tam üyelik müzakerelerine başlayan Sırbistan’ın AB’yle bütünleşmesini destekliyor. Bu nedenle Sırbistan’daki gelişmeler Türk diplomatların merceği altında.(4) şu şekilde olmalıdır; ABD destekli bazı Arnavut örgütleri Türkiye’nin Balkan politikasından rahatsız. Onların bu rahatsızlıklarını, Türk dostu Arnavutluk Türkiye Dostluk ve Kalkınma Merkezi Başkanı Ergys MUZHAQI’nın yayınladığı 06.01.2018 tarihli deklarasyonundan öğreniyoruz. Ergys MUZHAQI’nın verdiği bilgiye göre; 31 Aralık 2017’de müteahhit bir Türk şirketi tarafından inşaat edilmiş Qaf Molla hidroenerji santralında, organize edilmiş onlarca kişilerce Türk Bayrağı yakılmıştır. Arnavutluk Türkiye Dostluk ve Kalkınma Merkezi Başkanı Ergys MUZHAQI’nın hidroenerji santralında Türk firmasının göndere çektiği Türk Bayrağının yakılmasını endişeyle takip ettikleri açıklaması ve bu vandallığı şiddetle eleştirmesi önemlidir.

Adı geçen santral, 41 yıllık İmtiyaz Sözleşmesi kapsamında, 110 MW kurulu gücünde, yıllık 380.000.000 kWh elektrik enerjisi üretim kapasiteli “Arnavutluk Fan Havzası HES Projeleri” kapsamında inşa edilen HES projelerinden, nehir tipi, 28 MW kurulu gücünde, yıllık 118.400.000 kWh elektrik enerjisi üretim kapasiteli PESHQESHIT 3 Hidroelektrik Enerjisi Üretim Tesisinin yapımı tamamlanmış, 04/Mayıs/2015 tarihi itibarı ile Ticari İşletmeye alınmış ve bu tesisde Elektrik Enerjisi Üretimine başlanmıştı. (5) Bu Arnavutları anlamak mümkün değil. Çünkü bindikleri dalı kesiyorlar. Enerji üretim tesisleri 1960 ve 70’lerde Sovyet ve Çin teknolojileriyle kurulan Arnavutluk enerjisinin tamamına yakınını hidrosantrallerden sağlıyor. Ancak, çok eski teknolojiye dayalı söz konusu tesislere bakım da yapılamadığı için Arnavutluk’ta çok önemli bir elektrik açığı bulunuyor. Türkiye yatırımları ile bu açığı kapatmalarında onlara yardımcı oluyor.

Ortodoks Sırbistan ile Müslüman Bosna Hersek’i yakınlaştıran strateji geliştiren Ankara, Makedonya ile Bulgaristan’ın aynı çizgide buluşturuyor. Bu konuda Bulgaristan ile Yunanistan arasındaki tarihi rekabet hayli malzeme sunuyor. Ankara; Bulgaristan ve Makedonya Kiliselerinin birleşmesi üzerinden geliştirdiği stratejiden yürüyor. Bulgar Kilisesinin Fener Rum Ortodoks Kilisesinden bağımsızlık mücadelesi yeni değil. İki yıl önce Yunanistan’ın Girit Adası’nda düzenlenen Büyük Pan Ortodoks Konseyine katılmayan Bulgar Kilisesi’nin Fener Rum Patrikhanesinin ile sorunlarının tarihi ve kültürel bir temeli mevcut. Sultan Abdülaziz” 6 Mart 1870’de Bulgarlara müstakil bir kilise kurulmasını, ruhani ve idari açıdan Patrikhaneden ayrılmalarını kabul etti.

27 Şubat 1870 tarihli ferman ile 15.Asrın başlarında kaybedilmiş olan Bulgar Kilisesi’nin bağımsızlığı tekrar tescil edilmiş oldu. Ancak Rum Patrikhanesi bu oldubitti uygulamayı kabullenmedi. İstanbul’daki Bulgar kiliselerine zaman zaman Rum din adamları göndererek ayinlerin Bulgarca değil, Rumca yapılmasını istedi. Hatta geçtiğimiz yıl Fener Rum Patriği Bartholomeos, Sofya ziyareti sırasında Bulgarlara “-II. Dünya Savaşı sırasında gasp ettiğiniz ikonaları iade edin” sözleriyle büyük kriz yarattı. Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliyev’in Patriğe devlet nişanı verdiği törende patlayan kriz üzerine, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Bartholomeos randevusunu iptal etmişti.(6)

Balkan uluslarının milli kilise talepleri; şimdiye kadar devam eden teolojik sorunların etnik topluluklar arasında siyasi soruna dönüştürdü. Osmanlı Devleti’nden ayrılmak isteyen Sırp ve Bulgarlar, Rum etkisinden uzaklaşarak kendi milli birliklerini sağlayacaklarına inandılar ve XIX. yüzyıldan itibaren kendi milli kiliselerini kurmak için uğraştılar. Bulgar cemaati 1870’de Rum Patrikhanesi’nden ayrılarak Bulgar Eksarhlığı’nı oluşturdu. Bunun üzerine Sırplar da özellikle Makedonya’daki emellerini gerçekleştirmek için kendilerine ait milli kiliseler kurmak için harekete geçti. Sonuçta Makedonya; Rum-Bulgar ve Sırp cemaati arasında bir mücadele alanı oldu. 19. yy.’ın sonunda Makedonya sorununda, Osmanlı Devleti ve Avrupa devletleriyle beraber üçüncü taraf olan Balkan devletleri arasında en çok Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan etkiliydi. Bu ülkelerin Makedonya bölgesine olan coğrafi yakınlığı, etnik, din ve dil yapıları, eğitim kurumları ve daha önemlisi tarihsel birliktelikleri Makedonya sorununda etkili iç unsurlardı.

Bulgar ve Makedon Ortodoks kiliselerinin yakınlaşması iki ülke arasındaki siyasi ve toplumsal buzların erimesiyle sonuçlanabilir. Uzmanlara göre savaşlarla oluşan düşmanlık yerini Bulgar Kilisesi ile Ortodoks Ohri Başpiskoposluğu arasındaki dostluğa bırakabilir. Bulgar Kilisesi 19 Kasım’da Makedon Ortodoks Kilisesi’nin himaye edilme talebine ilişkin Ortodoks dünyasının geri kalanıyla bu konuyu görüşmek üzere bir komite kurdu. Bu kararla birlikte Makedon Kilisesi’nin diğer Ortodoks kiliseler tarafından da tanınması için Bulgar Kilisesi’nin önemli bir adım attı. 27 Kasım Pazartesi günü yapılan toplantıda, Bulgar Ortodoks Patrikhanesi, Makedon Ortodoks Kilisesi’nin Sırp Kilisesi ile yaşadığı statü problemiyle ilgili olarak diğer Ortodoks kiliselerle görüştüğü açıklandı.

Yapılan görüşmeler sonucunda bu problemi çözmek için bir komite oluşturuldu. Bulgar Patrikhanesi’nin web sitesinde Makedon Kilisesi’nin bağımsız statüsünün diğer Ortodoks kiliseler tarafından tanınması için savunuculuk yapmanın Bulgar Kilisesi’nin “kutsal bir görevi” olduğu belirtildi. Bulgar Ortodoks Kilisesi, Makedon Kilisesi’nin “çektiği acılara” hiçbir zaman kayıtsız kalmadığını ifade etti. Ancak Makedonya Ortodoks Kilisesi’nin himaye talebini kabul eden Bulgar Ortodoks Kilisesi diğer Ortodoks kiliseleriyle cepheleşme yaratabilir. Bulgar Kilisesi bu kararıyla, Sırp Patrikliği’ne, Makedonya Kilisesi’nin ona bağlı olduğunu iddia edemeyeceğini söylemek istiyor.(7)

Demir Kilise’nin açılması Bulgaristan’ın hem iç hem de dış politikadaki en önemli dinamiklerinden birini teşkil eden AB üyeliği yönüyle de önemli. Bulgaristan, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Dönem Başkanlığını 1 Ocak itibarıyla devraldı. Estonya’dan devraldığı AB Dönem Başkanlığını 30 Haziran 2018’e kadar yürütecek olan Bulgaristan’ın programına göre, AB’de ekonomi ve sosyal uyum konularına öncelik verilecek. Ayrıca, AB içerisinde ekonomik ve parasal birliğin daha fazla derinleştirilmesi hedeflenecek. Avrupa’nın istikrar ve güvenliği bir başka öncelikli konu olacak. AB’nin dış sınırlarının güvenliğinin artırılması, daha etkin bir göç yönetimi ve üye ülkeler arasında savunma alanında iş birliğini daimi hale getirmeyi öngören Yapılandırılmış Daimi İşbirliği (PESCO) projesinin uygulanması sağlanacak. (8)

Bakınız:
1- https://tr.sputniknews.com/turkiye/201801071031705492-balat-demir-kilise/
2- http://ajansbg.blogspot.com.tr/2018/01/cumhurbaskan-erdogan-ve-basbakan.html
3- http://www.dw.com/tr/istanbuldaki-demir-kilise-t%C3%B6renle-a%C3%A7%C4%B1ld%C4%B1/a-42056192
4- 11 Ekim 2017 /http://kafkassam.com/abdnin-buyuk-arnavutluk-projesine-sirbistan-freni.html
5- http://enerjienstitusu.com/2015/05/04/ayen-enerji-arnavutlukta-elektrik-uretimine-basladi/
6- 23 Haziran 2016/ http://kafkassam.com/katolikler-ortodoks-kilisesini-boldu.html
7- 04 Aralık 2017/ https://www.haber-sanliurfa.com/yazarlar/omur-celikdonmez/bulgaristan-ve-makedonya-kiliselerini-kim-birlestiriyor/28721/
8- https://www.ntv.com.tr/turkiye/ab-donem-baskani-bulgaristan-oldu,mTRX3-cVNUm513b_mb1RSg

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir