KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Arap Ülkeleri İsrail İle Barış İçin Sıraya Girdiler

Arap Ülkeleri İsrail İle Barış İçin Sıraya Girdiler

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 4 dk okuma süresi
259 0

Amerika’nın uzun yıllardır seslendirdiği Büyük Orta Doğu Projesi’nin ana hatları zaman geçtikçe daha belirgin hale geliyor. Bu projeye göre rakipsiz bölgesel güç olarak İsrail’in önü açılırken, bölgede yer alan ve halkı büyük oranda Müslüman olan ülkeler ise İsrail’in etrafını sevgi haleleri oluşturan zararsız gül bahçelerine çeviriyor.

Nitekim 1979 yılında Mısır ve 1994 yılında da Ürdün’ün ardından bir kaç gün önce Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn de İsrail ile “Normalleşme” antlaşması imzaladılar. Netanyahu ve eşine Beyazsaray’ın anahtarının da hediye edildiği görkemli bir törenle imzalanan “İbrahim Antlaşması (Abraham Accords)”, her anlamda tarihi bir nitelik taşımaktadır. Trump ve Netanyahu’nun ifadelerine bakılırsa, en az 5-6 ülke daha İsrail ile antlaşma için sırada beklemektedir.

İsrail ile yapılan antlaşmanın “tarihin akışını değiştireceğini” iddia eden Trump’a göre Filistin de bu çemberin içinde olacak ve seçimden sonra İran ile de anlaşılacaktır. Filistin’in bu halkaya katılması ve İran’ın İsrail ile barış antlaşması imzalaması olur mu bilinmez ama, Kosova’nın Kudüs kararı, BAE ve Bahreyn’in Trump’ın huzurunda antlaşma metnine imza koymaları İsrail için büyük başarıdır. En azından bölgede kısmen de var olan mevcut istikrarı değiştirecek ölçektedir.

“Normalleşme” antlaşması olarak ifade dilen bu antlaşmanın Orta Doğu’da yer alan masum halka huzur ve rahat getirmeyeceği açıktır. Bu gidişattan rahatsız olan kitleler rahatsızlıklarını ihsas ettirdikçe, yöneticiler kendilerini oraya oturtan “büyük otoritelere” mahcup olmamak ve yerlerini muhafaza için meşrulaştıracaklar ve halka yönelik baskı ve zulümlerini artıracaklardır. Bölge ülkelerini İsrail’in önünde el pençe itaate sevk eden bu antlaşmalar serisi, İsrail’in güvenliğini sağlamak ve bu ortamda bölgenin kaynaklarını kullanarak hızla büyümesine hizmet etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Nitekim antlaşmadan hemen sonra Suudi Arabistan petrolünün İsrail üzerinden dünyaya aktarılması noktasında iki ülke arasında yapılan görüşmelerin olduğu bilgisi bunları teyit etmektedir.

Orta Doğu’yu şekillendirilen resme biraz daha uzaktan bakıldığında, bölgenin önemli bir ülkesi ve bugünkü bölgelerin de bir asır önceki sahibi olan Türkiye’nin etrafının boşaltılmaya ve yalnızlaştırılmaya çalışıldığı rahatça görülmektedir. İbrahim Antlaşması ile gittikçe belirginleşen bu gidişat, “normalleşme” değil ancak “anormalleşme” olarak ifade edilebilir. Bu nedenle, Amerika ve İsrail’in ikna, baskı ve tehditler kapsamında Orta Doğu ülkeleri üzerinde hayata geçirmeye çalıştığı dizginleme operasyonu, son dönemde Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika üzerinde şekillenen gelişmelerden bağımız olarak düşünülmemelidir.

Prof Dr Osman KÖSE

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir