Ekim’de, Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ani Badalyan, Armenpress’in sorusuna yanıt olarak son dönemde Azerbaycan’da daha sık duyulan savaşa dönük söylemi yorumladı. Ertesi gün Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün açıklamalarına ilişkin bir yorum yayınladı. Bu bağlamda Armenpress, Ani Badalyan’dan bazı sorularımızı yanıtlamasını istedi.-Sayın Badalyan, 4 Ekim’de yaptığnız açıklamaya değinilim. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin Ermenistan ve Azerbaycan sınır Belirleme Komisyonlarının ortak faaliyetlerinin yönetmeliğine ilişkin verdiği kararı inceleyerek, bu kararda Azerbaycan’ın Ermenistan Cumhuriyeti Anayasası’ndaki toprak taleplerinin daha da vurgulandığı sonucuna vardıklarını söyledi. Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?- Anayasa Mahkemesi’nin kararında, yalnızca Ermenistan’ın 1990 Bağımsızlık Bildirgesi’nin, Ermenistan Cumhuriyeti Anayasası’nın maddelerinde aynen ifade edilen hükümlerinin anayasal güce sahip olduğu çok açık ve doğrudan ifade edilmektedir. Dolayısıyla, Ermenistan Cumhuriyeti Anayasası’nın başlangıç kısmından sonraki metinde, yani Anayasa’nın maddelerinde yazılmayanlar, Anayasa’ya atfetmek mümkün değildir ve özellikle Anayasa Mahkeme’nin daha önceki kararlarında başka bir tutumun belirlenmediğini kaydettiği göz önüne alındığında, başka herhangi bir yoruma yer yoktur. Dolayısıyla, Ermenistan Devleti’nin temel ilkeleri ve Ermenistan Cumhuriyeti Anayasası’nın giriş bölümünde belirtilen ülke çapındaki hedefler, Ermenistan Cumhuriyeti Anayasası’nın sonraki metninde ifade edilenlerle aynı olup, orada herhangi bir ülkeye karşı toprak iddiası olarak yorumlanabilecek hiçbir şey yoktur.- Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Ermenistan Cumhuriyeti’nin diğer yasal düzenlemelerinde de Azerbaycan’a karşı toprak iddialarının bulunduğunu kaydetti.- Ermenistan Cumhuriyeti bu konuyu defalarca en üst düzeyde ele aldı. Ermenistan Cumhuriyeti Anayasası’nın 5. maddesinin 3. bölümü, onaylanmış uluslararası anlaşmaların Ermenistan Cumhuriyeti’nin iç mevzuatından daha yüksek hukuki güce sahip olduğunu belirtmektedir. Bu maddenin ifadesi bu şekilde: “Ermenistan Cumhuriyeti tarafından onaylanan uluslararası anlaşmalar ile hukuk normları arasında çelişki olması durumunda, uluslararası anlaşmaların normları uygulanacaktır.” Anlaşma taslağının mutabakata varılan maddede “Ermenistan ile Azerbaycan arasında barış ve devletlerarası ilişkilerin tesisi hakkında” tarafların birbirlerinden toprak talepleri bulunmadığını ve gelecekte bu tür taleplerde bulunmayacaklarını taahhüt ettikleri maddesi yer alıyor. Ayrıca hiçbir tarafın Barış Antlaşması’nın uygulanmasını engellemek için kendi iç hukukuna başvuramayacağına dair bir madde de var. Yani Barış Antlaşması, Ermenistan ve Azerbaycan tarafından imzalandığında, Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’ya uygun olduğu sonucuna varıldığında ve Ermenistan Cumhuriyeti Ulusal Meclisi tarafından onaylandığında, her türlü iç hukuktan daha yüksek hukuki güce sahip olacaktır. Dolayısıyla Barış Antlaşması’nın imzalanması, hem Ermenistan’ın hem de Azerbaycan’ın, eğer varsa, iki ülkenin farklı mevzuatlarına ilişkin endişelerini ortadan kaldıracaktır.Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ayrıca, Ermenistan’ın Almatı Deklarasyonu’na olan bağlılığının Ermenistan’ın Azerbaycan’dan toprak iddiası olmadığı anlamına gelmediğini, çünkü Almatı Deklarasyonu’nun BDT üyesi devletlerin sınırlarının nereden geçtiği ve hangi toprakların hangi ülkeye ait olduğu sorunuyla hiçbir ilgisinin olmadığını söyledi.- Bu yorum kesinlikle uygunsuzdur, çünkü 21 Aralık 1991 tarihli Almatı Deklarasyonu, tarafların birbirlerinin toprak bütünlüğünü ve mevcut sınırların dokunulmazlığını tanıdığını açıkça belirtmektedir. Bu nedenle Almatı Deklarasyonu’nu imzalayan ülkeler, SSCB’nin dağıldığı dönemde Sovyet Cumhuriyetlerinin de jure topraklarının bütünlüğünü ve mevcut cumhuriyetler arası idari sınırları devlet sınırı olarak tanıdı. Ve o sınırlar biliniyor ve bu sınırları ifade eden haritalar hem Ermenistan’da hem de Azerbaycan’da mevcut. Bu arada, Barış Antlaşması’nın tarafların gelecekte birbirlerine karşı toprak iddiasında bulunmamayı taahhüt ettiklerini belirten metni, Azerbaycan’ın, Ermenistan’ın Azerbaycan’a toprak iddiasında bulunma konusunda “yedek bir seçeneğe” sahip olduğu yönündeki iddialarını ortadan kaldırıyor gibi görünüyor. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün açıklamalarında yer alan Almatı Deklarasyonunun yorumu da aslında Azerbaycan’ın bizzat Ermenistan’dan toprak iddiaları olduğu anlamına da gelebilir, sadece Ermenistan’a yönelik suçlamalarla bunu örtbas etmek için bir sis perdesi oluşturmak istiyor.- Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü bir kez daha Ermenistan’ın silah ve teçhizat satın almasına değinerek bunu kitlesel militarizasyon olarak nitelendirdi.- Ermenistan ve Azerbaycan’ın askeri harcamalarını hem mutlak rakamlarla, hem oransal olarak, hem de satın alınan silah türleri açısından karşılaştırırsak, kimin kitlesel militarizasyon yaptığını göreceğiz. Tam tersine, Ermenistan Cumhuriyeti’nin üst yönetimi sadece orduya dayalı bir güvenlik anlayışını benimsemeyeceğini beyan ederek, güvenlik konseptinin bir parçası olarak komşularıyla ilişkilerin normalleşmesini ve bölgede barışın tesis edilmesini önemli görüyor. Azerbaycan’ın üst düzey liderleri de asıl görevlerinin askeri yetenekleri güçlendirmek olduğunu söylüyor. Ermenistan’ın defalarca Azerbaycan’a teklifte bulunduğunu ve hâlâ karşılıklı silah kontrol mekanizmaları oluşturulması teklifinde bulunduğunu hatırlatmak gereksiz değil. Azerbaycan ise Ermenistan Cumhuriyeti’ne karşı giderek daha saldırgan bir söylem benimseyerek bu öneriyi yanıtsız bırakıyor. Ermenistan Cumhuriyeti’nin kendisini olası saldırılara karşı savunmaktan başka saldırgan bir gündemi olmadığını bir kez daha teyit ediyorum. Bu arada Azerbaycan, Ermenistan Cumhuriyeti’ne neredeyse her gün tehditlerde bulunuyor.- Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ayrıca, Ermenistan’ın Kasım ayında Bakü’de yapılacak COP-29 zirvesine katılmaması için dünya liderlerine kampanya yaptığını da belirtti. Bunu nasıl yorumlarsınız?- Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün 4 Ekim tarihli yorumumda dile getirdiğim sorulara hiçbir şekilde yanıt vermediğine dikkatinizi çekmek isterim. O sorular şöyleydi: Azerbaycan, Ermenistan Cumhuriyeti’ne saldırı hazırlığı mı yapıyor, Ermenistan Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü tanımayı mı reddediyor, barış gündemini mi reddediyor? Resmi Bakü’nün saldırgan söylemi, üzerinde anlaşmaya varılan maddeleri içeren bir Barış Antlaşması imzalama önerilerinin reddedilmesi, birçok Ermenistan ve uluslararası uzmanın, Azerbaycan’ın yakın gelecekte durumu tırmandırmak için COP-29’u bir meşruiyet sis perdesi oluşturmak için kullanacağı sonucuna varmasına neden oluyor. Üstelik bu tür analizlerin sayısı da artıyor. Pek çok analist, böyle bir olasılığı dışlamak için Barış Anlaşması’nın üzerinde anlaşılan içeriğinin COP-29’dan önce imzalanması gerektiği, aksi takdirde Bakü’ye giden liderlerin farkında olmadan savaş kışkırtıcısı haline gelebileceği görüşünde. Ermenistan ise COP-29’dan önce barış anlaşması imzalama mantığına hazır olduğunu söylüyor. Ermenistan Cumhuriyeti’nin, taraflar arasında güvenin tesis edilmesi ve bölgede barışın tesisi için bir araç olarak COP-29’un Bakü’de yapılması kararını desteklediğini, bunun aksi amaçlarla kullanılmasını istemediğimizi vurgulamak isterim.
- Anasayfa
- »
- Ermenistan
- »
- Ani Badalyan: Ermenistan Anayasası metninde herhangi bir ülkeye karşı toprak iddiası bulunmamaktadır
Ani Badalyan: Ermenistan Anayasası metninde herhangi bir ülkeye karşı toprak iddiası bulunmamaktadır
14 0
Kafkassam Editör
Yeni bir dünyaya uyanmak, dünyayı yeniden okumak isteyenler için, söylenecek sözü olanlar için merkezi Ankara’da olan KAFKASSAM’ı kurduk. Erivan, Bakü, Tiflis, Tebriz, Grozni, Moskova, Mahaçkale, Nazrin, Nalçik, Saratov, Ufa ve Sochi’de ofislerimiz temsilcilerimiz var. Kafkassam genelde kafkasya çalışmak için kuruldu Kafkasya genelinde çalışır. Ermenice Rusça Gürcüce İngilizce dillerinde yayın yapan kafkassam genç akademisyen ve stratejistlerle çalışmaya özen gösterir. KAFKASSAM’ın internet sitesi 2 Ocak 2010’da yayına girdi. İnternet sitesinde Kafkasya’daki ülkeler ve Türkiye ile ilişkileri hakkında makaleler, ropörtajlar, analizler ve yorumlara yer verilmektedir.