Mavi Gök Yağız Yer…
Türkistan büyük vatan. Muhtelif zamanlarda ağır işgaller yaşadı. Bunların şüphesiz en önemli cephelerinden birisi Çarlık ve Bolşevik dönemi Rus istilaları, kıtalleri, sürgünleri ve kıyımlarıdır. Bu vatanlardan birisi de Azerbaycandır. Tarihin akışı içerisinde 1917 Bolşevik ihtilalinden sonra Azerbaycan Millî Şurası oluşturuldu. Şura başkanlığına Mehmet Emin Resulzade getirildi. Azerbaycan Millî Şurası 28 Mayıs 1918’de Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan edip Mehmet Emin Resulzade’yi devlet başkanı seçerken bir daha inmeyecek bayrağın yükselişi başlıyordu. 1920’de Bolşevik işgaline kadar tarih Bakü’yü alan Kafkas İslam ordusunun da desteği ile Azerbaycan’dan yana akacaktır. Türkistanlılar için Azerbaycan cephesinde Sovyet dönemi boyunca azatlık mücadelesi devam edecek ve tarihin sarkacı bu defa Sovyetlerin çöküşü yönünde salınmaya başlayınca yükselen bayrak için başka bir şafak başlayacaktır.
Sovyetler’de işler artık eskisi gibi gitmiyor ve Türkistan için yeni yüzyılın ilk ışıkları da doğmaya başlıyorken yükselen bayrak yeniden dalgalanmaya başlayacaktı. 1985 yılında Sovyetler Birliği’nde Mihail Gorbaçov’un Sovyetler Birliği’nin başına geçmesi ile birlikte başlattığı Perestroyka (yeniden yapılanma) ve Glasnost (açıklık) siyaseti bütün Sovyet Cumhuriyetlerini olduğu kadar, Azerbaycan’ı da derinden etkileyecektir. Sovyetler yönetimi Birliği meydana getiren cumhuriyetlerdeki ekonomiyi düzeltmek için 1986 yılında, yeniden yapılanma (Perestroyka) politikasını uygulamaya koymuştur. Ekonomideki yeninden yapılanmayı, siyasetteki açıklık (Glasnost) politikası takip etmiştir. Açıklık politikası ile kısmen özgürleşen politik ortamda, Sovyetler Birliği’ni meydana getiren milletler komünizme bağlılıklarını sorgulamaya başlamışlardır. (Erhan Yoska, Ebulfez Elçibey’in Azerbaycan Özelinde Türk Dünyası Meselelerine Bakışı, Journal of Universal History Studies (JUHIS) • 3/(Prof. Dr. Mustafa Keskin Special Issue) • October • 2020, 221-222). İşte tam burada modern zamanlarda Azerbaycan’ın mavi göğü ve yağız yerinde Türkistanlıların diğer bir evladı tarih sahnesine çıkacaktır. Bu, Ebulfez Elçibey’den başkası değildir.
Azerbaycan Millî Şurasından sonra şimdi de Azerbaycan Halk Cephesi kurulacaktır. Kuzey Azerbaycan’daki Rus politikalarına son vermek, Azerbaycan Türklerini Ermeni saldırılarından korumak için birçok dernek, birlik vb. oluşumu bir araya getiren Elçibey, 16 Temmuz 1989 tarihinde Azerbaycan Halk Cephesi’ni resmi olarak kurdu. Elçibey liderliğindeki Azerbaycan Halk Cephesi; bir yandan Ermenilerin Azerbaycan Türklerine yönelik saldırılarını engellemeye çalışırken diğer yandan da milli çıkarları ön planda tutarak, Glasnost ve Perestroyka kapsamında demokratikleşme sürecinin ülkede yayılmasına gayret etmiştir. Azerbaycan milli bağımsızlık hareketinin önderi Elçibey 13-17 Temmuz 1991 tarihinde Azerbaycan Halk Cephesi’nin 1. Kurultayında Sovyetler Birliği Komünist Partisinin yaklaşık 70 yıllık hâkimiyetinin artık bittiğini ve SSCB’nin aşamalı bir şekilde dağılacağını dile getirmiştir. (Erhan Yoska, Ebulfez Elçibey’in Azerbaycan Özelinde Türk Dünyası Meselelerine Bakışı). İşte tam bu noktada 20 Ocak katliamı denilen ve milli yas günü olarak anılan olaylar yaşanacaktır.
Kızıl ordu son kez petrol ve doğal gazından vazgeçemediği, bağımsız bir Türk devleti ve bayrağına tahammül edemeyeceği Azerbaycan’ın azadlık hareketini bastırmak için harekete geçer ve 20 Ocak’ta katliamlar yapılır. Türkistanlılar için yeni bir acı ama diğer yandan bağımsızlık devri artık başlamaktadır. “30 Ocak’ta Ebulfez Elçibey’in Azerbaycan halkına, BM Genel Sekreterliği’ne, AGİT Başkanlığı’na hitaben yazılmış beyanatı, başta Azatlık Radyosu olmak üzere, dünyanın büyük radyo kuruluşları tarafından yayınlandı. Böylece tüm dünya Rus vahşetinden haberdar oldu. Bunun üzerine Rus askerleri, yerli işbirlikçilerin yardımıyla, Halk Cephesi binalarını kapatarak mensuplarını tutukladılar. Lakin bağımsızlık mücadelesinden yılmayan ve korkmayan Ebulfez Elçibey ve arkadaşları 26 Ocak 1990 günü, üç renkli Azerbaycan bayrağını, Rus askerlerinin gözü önünde El Yazmaları Enstitüsü’nün çatısına dikerek, Rus emperyalizmini dize getirdiklerini tüm dünyaya ilan ettiler. (Zühriye Babayeva, Bakü’de Kanla Yazılan Tarih: 20 Ocak 1990, https://21yyte.org/tr/merkezler/bolgesel-arastirma-merkezleri/guney-kafkasya-iran-pakistan-arastirmalari-merkezi/bakude-kanla-yazilan-tarih-20-ocak-1990). Önce çarlık sonra Sovyet görünümlü Rus işgali Türkistan’ın bir parçasında böylece fiilen, hukuken sona ermiştir. Yükselen bayrak artık mavi gök yağız yer arasında Türkistanlıların büyük vatanında bir kere daha dalgalanmaktadır. Ebulfez Elçibey bu azadlığın son dönem önde gelen lideri olmuştur. Sonrasında Atsız beyin Yolların sonu şiirinde dediğince Bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize. Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden itler bile gülecek kimsesizliğimize dediğince kahramanca tarihe mal olup gidecektir. Elçibey “Ben Türk milliyetçisiyim ve bununla gurur duyuyorum. Ancak bizim Türk milliyetçiliğimiz şovenizme, ırkçılığa karşı olan bir fikirdir. Bizim milliyetçiliğimiz milli kendini savunma, Türk milli ruhunun korunması, onun yüceltilmesi, dünyaya ulaştırılması ve Türk Birliğine nail olmak için mücadeledir.”, diyerek tarihe selamını verip fanilikten bekaya göçüp gitmiştir. Türkistanlılar bir gün medeniyetçi milliyetçilik ülküsüyle Türkistan’ı yeniden mihver coğrafya yaptıklarında bugün tüm izanlı, sağduyulu ve vicdanlı gönüllerde yaşayan adı elbette makûs inzivasından çıkacaktır.
Azadlık ama ne için azadlık? Yükselen bayrağın başka bir şairi de Bahtiyar Vahapzade’dir. Tazatlar şiirinde Azatlık olmayan bir memlekette, Hakikat riyadır, adelet boya… Azatlık olmayan bir memlekette Adamlar yaşıyor, insanlık olmaz… Düşünen kafalar söner zulmete Yalanla hakikat yüzbeyüz olur Azatlık olmayan bir memlekette Düz eğri adlanır, eğri düz olur… tespitlerini yaparak esaretin ağır zilletini anlattıktan sonra şiirinde Bunlara apaçık sen bildiğinden, Azatlık yolunda dövüşe girdin, Azatlığın lezzetini sen ki, Kadim tarihden iyi bilirdin, mısralarıyla Türkistanlılara selam eder, bu yolda dövüşe girenlerin de asıl gayesini gösterir.
21. yüzyılda dalgalanan tüm Türk bayraklarına/bayraklarımıza ve bu yolda emek harcayan, ter ve kan dökenlere selam olsun… 20 Ocak mazlumlarını saygıyla ve rahmetle anıyoruz.
Al bayrağın gölgesinden Türkistanlılara selam olsun…
Altan Çetin