Mavi Gök Yağız Yer
Kapının arkasında duran süpürge gelip geçenlerin dikkat etmediği ancak erbabı ve onlar tarafından bilgilendirilenlerce, kapının o arı kovanı gibi girip çıkmaların olduğu yerin, duaların ve insanların hacet kapısı o yerde arkada sessiz ve kendi halince duruyordu. Süpürgeydi işte halkın nazarında. Görevlinin gereğinde kullandığı bir araç. Öyle miydi peki?
Kültürümüz kendi irfanı içinde gündelik pek çok şeye maveraî mefhumlar ve manalar yüklemiştir. O kültürü ve tezahürlerini doğru anlamak ve daha önemlisi o dünya için var olmak için bu simgeler ve manalardan haberdar olmak faydadan hali değildir. Bu meyanda arınma, temizlenme insan için beşikten mezara önemli bir hayat parçasıdır. İnsanın kendisi ve çevresi için pir ü pak olması zahiren ve batınen önem taşımasına binaen kültürümüz süpürge üzerinden manalar dünyası kurmuştur. İnsanın kendi manasına elinde süpürge ile yürümesi hali tozlu bir salonda ya da meydanda elinde süpürge ile dolaşması gibi değil mi? Koca meydanda, sokaklarda ellerinde süpürge ile gezen belediye görevlilerini görünce ihmalimiz, umursamazlığımız, dikkatsizliğimiz ile kirleneni temizleyen o adamlar ne güzeldirler. Belki şaşaalı bir iş yapmaz görünürler ama hayatımızdan çekiliverseler hayat nasıl olurdu acaba… Yanlarından umarsızca geçtiğimiz ferraşlar/süpürge ehli esasen bize kendimizin hikâyesini anlatır gibidirler. İçimizde yollar, meydanlar ve döküp saçtıklarımızı, nefsimizi, benliğimizi hayatımızın ara sokaklarını da temizleyecek süpürgeler ile kendimize bakmamızı ve kültürümüzün bu unsuru üzerinden kendimizi düşünmemizi kendözümüze ve kendimizi bilmeye doğru var olduğumuz hayatta ne kadar niyetli ve bilinçliyiz.
Tasavvuf kültürümüzde irfanî yolda Cârub-ı Lâ kavramı vardır. Bu terkip Farsça “Süpürge” kelimesi ile Arapça “Lâ” yani hayır kelimesinden oluşur. Buna “La süpürgesi” yahut “hayır süpürgesi” denilebilir. Bu “Lâ” kelime-i tevhiddeki “Lâ” kelimesidir. İşte “Lâ” burada sembolik bir mana taşır ve “Lâ” önüne gelen tüm kirleri, putları süpüren bir süpürge gibidir. İnsanı kendisine yabancı kılan ne varsa “Lâ” süpürgesi ile temizlenir. Hülasa süpürge burada adab ve tevhid yolunun bir aracı konumuna gelir. Kalb-i selim için kendini bilmeye, kendözünü keşfetmeye var olan insan orayı kendine bigâne kılan ne varsa “Lâ süpürgesi” ile orayı temizler. Hayır diyerek insan tek-biri evetler. Bu adeta gerçekliği alacakaranlığa iten, insan zihnini, fikrini, vicdanını örten tortu, toz, kir ve pas ne varsa onları temizleyen bir süpürge gibidir. “Lâ süpürgesi” tevhid yolunu açar. Hz. İbrahim’in putları kırdığı, Hz. Muhammed’in Kabe’deki putları devirdiği balta ve asa gibidir “Lâ”. İşte bu sebeple süpürge ve bu işi yapmanın zahiri varsa batınında da irfanî yolda kalbi selim ülkesinin temizliği; edeb ve tevhid yolunun erkânı vardır. Bu manada hayatımızı kibirlerden, bencilliklerden, kendinden bilmelerden, ötekileştirmelerden, insafsızlıklardan bizi azad edecek; hülasa insanî olan değerler her neredeyse onları temellük ve temessül etmekten yana ne varsa onlara yol açacak yolun “Lâ süpürgesi” ile yolun imkânı gösterilmiştir. Bunu sağlayan doğru, iyi, güzele dair ne varsa hepsi bu cümleden aziz ve değerlidir. Kültürümüzde bu sebeple süpürge hizmeti denilen bir usul de söz konusu edilmiştir.
Bir divan şiirinde bir dizede “Yaraşur bargah-ı devletüne Olsa cârub şehper-i Cibril” denilirken süpürge meselesinde yolun ve makamın azizliği anlatılır. Hz. Peygamberin kapısında Cibril, süpürgeci olarak işaret edilir. Bu meyanda süpürge sahibi olmanın âli bir kapıda durmaya ve “Lâ” diyerek hakikate kendini yönlendirmenin ifadesi olduğunu anlıyoruz. Kültürümüz içerisinde süpürge meselesinin hangi makam ve kapıya hizmet olduğu da böylece anlaşılıyor. Hz. Muhammed tevhid sarayının sultanı olarak “Lâ süpürgesi” ile zamanı ve zamanları temizlemiş idi ve temizlemeye devam edeceği yolda müntesiplerin süpürgeye ne kadar müstahak, elyak ve liyakatli olduklarını yahut mesul oldukları şeyin mensubiyetleri ile orantısı ve durumu değerlendirmek bakımından süpürge sembolizmi bir ikaz işareti olarak içimizde ve işimizdeki tüm putlara parmak sallamaz mı? Bir başka dizede kültürümüz içerisinde süpürge “İşigünide hıdmete bil baglasam cârû gibi/ Hâr-ı fürkat tutmasa daman-ı sad-çaküm benüm” denilerek süpürgenin ve bu manadaki faaliyetin önemine ve müteyakkız olarak bu manada bir tutum içerisinde kendimize ve çevremize nazar etmemiz için eşik ile süpürge kavramları birleşmektedir. İşte kalb-i selim yahut tevhid ve edeb yolunda “Lâ süpürgesi” ile kendisine ve çevresine yönelen Hakk’ın kapısı sayılan her yeri o mana ile temiz tutmaya çalışan insan elbette ilk olarak kendi aklı ve kalbinden başlayacaktır. Bu yolda bir dize “Sinemde ne var ise gamın sildi süpürdü/ Pak etdi harım-i dili cârûb-ı mahabbet” denilerek “muhabbet süpürgesi” kavramı ortaya çıkmıştır. Hülasa “Lâ süpürgesi” ile başlayan yol illallah ile biterken “muhabbet süpürgesi” gönüldeki ağyara dair ne varsa pak etmekte ve belediyenin o çilekeş görevlilerinin sokaklarımızı temiz ettikleri gibi kendi batınını temizleyen insan da medeniyetçi yolda kendözünde umranına vuslata doğru yürüyor demektir.
İşte bu manalar ile hayatımızda yer alan süpürge Alevi kültürümüzde de tabi ki yerini almıştır. Hak-Muhammed-Ali kapısında duranların bu manadan ayrı olması düşünülemezdi. Süpürgeci (süpürgeci hizmetinin diğer bir ismi faraştır) hizmeti, görünürde cemde cem meydanını süpürmek, temizlemek, pir u pak hale getirmek ise de bu aslen zahiri manadaki eylemdir. Süpürgecinin cem meydanında süpürge ile (veya elini süpürge gibi yaparak) silip süpürdüğü aslında gönlümüzdeki kirdir. Ruhumuzdaki kibirdir, benliktir. İşte irfanî kültürümüz Alevi-Bektaşi gelenek üzerinden cemlerde böyle çiçek açmıştır. Mevlevilik’te de manevî eğitimin başladığı yer sayılan mutfaktaki hizmetlerden birisi süpürgeci idi ki buradaki hizmetlerin tamamlanması yolda kemale erme noktasında önemli sayılırdı. Ayakçılık ile hizmete başlayan can getir götür işlerinden sonra süpürgecilik ile hizmetine devam ederdi. Hülasa süpürge sembolizmi hayatımızın hakikatle alâkalı alanlarında zahiri ve batını pek çok yerde karışımıza çıkar. Kendi putlarını temizlemeden, kirlerden arınmadan âleme caka satmak yapmadığı şeyi söyleyen olmak kirli ve çirkin sayılır. İşte süpürge ve süpürgeci bu manada bir tefekkürü yol açtıkça kendözümüze doğru yolda biraz daha yürümüş olacağız. Yerdeki taşı kaldırmayı bile sadaka bilen bir kültür içerisinde süpürgenin düşündürdükleri dileriz medeniyetçi yolda bize edeb ve tevhid yolunda ilhamlar verir. Kapısını temizleyen ve kapıları süpürge ile pak eden lütufla dönsün…İçimizde rıza niyeti, işimizde fayda temennisi olsun amma dilimizde değil eylemimizde olsun…