Rusya-Ukrayna savaşındaki son dinamikler Moskova, Batı ve Çin’in stratejik hedeflerini netleştiriyor.
Barışa giden yolların tıkanmasını, savaşı uzatma eğilimini açıklayan nedenlerin temelinde bu var.
Batı’nın stratejik hedefi daha az güç kullanarak Ukrayna’yı kalkan olarak kullanmak ve böylece rakibi Rusya’yı siyasi, askeri ve ekonomik olarak mağlup etmektir.
Rusya, daha fazla güç kullanarak, başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batı’nın dünya ekonomik ve siyasi döngüsündeki konumlarını zayıflatmaya, boşlukları Moskova merkezli bir sistemle doldurmaya çalışıyor.
Çin ise bazen Rusya’yı Batı’ya karşı direniş ekseni olarak, bazen de Rusya’ya karşı Batı’ya karşı direniş ekseni olarak kullanan bir politika izleyerek ekonomik genişlemesini sürdürüyor.
Başka bir deyişle Ukrayna savaşı, devletin ve devlet dışı güçlü aktörlerin büyük stratejik zincirleri ustaca etkilediği ve çoğu zaman jeoekonomik hedeflerin peşinde koştuğu bir olaydır.
Ancak jeostratejik sonuçlar nihai olarak savaş alanındaki eylemler tarafından belirlenmektedir, bu anlamda Ukrayna ihtilafına ilişkin son trendlere dikkat etmek gerekmektedir.
Ukrayna cephe hattını Rusya’nın içlerine doğru genişletme konusunda istekli olmasına rağmen Kursk’taki operasyonlar başlangıçta uluslararası dünyada şok etkisi yaratsa da Rusya’yı Ukrayna topraklarındaki operasyonlarını değiştirmeye zorlamadı. Üstelik Ukrayna’nın Kursk sahnesinde başarılı olduğu da söylenemez.
Rus birliklerinin şu anda Ukrayna’nın doğusunda önemli ilerlemeler kaydetmesi ve Kiev’in bunu sekteye uğratmakta zorlanması da bu fikrin devamı niteliğinde. Ancak Ukrayna yaşadığı sorunlara rağmen Rusya’nın Pokrovsk’a yönelik manevralarını kısmen değiştirmeyi başararak savaşı sürdürme kabiliyetini kaybetmediğini gösterdi.
Ancak Ukrayna’nın askeri platformlarda Rusya’ya karşı karşılaştırmalı bir üstünlüğü yok ki bu da Batı’nın “Ukrayna’nın kırmızı çizgisi” temasıyla bağdaşmıyor.
Bu çelişkileri kendi lehlerine çevirmek için ABD, İngiltere ve Fransa, füzelerinin Rusya’nın derinliklerine vurulmasına izin verdi.
Bu faktör, Ukrayna’nın Batı kararlarına göre hareket etmek zorunda kaldığını bir kez daha gösterdi.
Rusya, Dinyeper’i yeni tip orta menzilli füzelerle vurarak savaşta yeni silahların kullanılmasına başvurdu ve rakiplerine Ukrayna’yı desteklemenin tehlikeli sonuçlarını göstermeye çalıştı.
Bu, Rusya ile Batı arasında olası büyük çaplı bir gerilimin hikayesinde yeni bir sayfa. Rusya ve Batı böylece birbirlerine karşı pratik askeri eyleme geçmeden önce “temel kontroller” yürütüyorlar.
Rusya’nın ne kadar tehditkar olursa olsun ABD ve İngiltere füzelerinin savaş açısından ne anlama geleceğini çok iyi bildiğini unutmayalım.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, konuşmasında aslında Moskova’ya karşı alınacak yeni karşı tedbirleri savaş alanında füzelerle telafi etmek için Batı’yı gizli görüşmelere davet ediyor.
Her ne kadar Rusya’nın Ukrayna karşısında askeri avantajları kıyaslanamaz derecede güçlü olsa da, bu faktör Batı’yı da Moskova’yla anlaşma yapma konusunda istekli kılıyor.
Bu bağlamda, Rusya’nın yenilenen Nükleer Doktrini ve Batı’nın Ukrayna’ya izin vermesi de dahil olmak üzere mevcut nükleer söylemleri, savaş alanında ortaya çıkabilecek eğilimleri gelecekteki Donald Trump yönetimi ile müzakerelerin belirleyici bir aşaması olarak nitelendiriyor.
Akşin Kerimov