KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. ahlaksız saptırmanın dayanılmaz ağırlığı

ahlaksız saptırmanın dayanılmaz ağırlığı

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
227 0

her geleneksel yapıya, halkın değerlerinden söz eden her kişiye, akparti’ye yakın her gördüklerine koyun, çomar ve benzeri suçlamaları yapan kesime mensup kişiler hakikat aynasının karşısına geçip de kendi cehaletlerine, akılsızlıklarına bakmadan gördükleri her habere, her yazıya; doğruluğunu veya mahiyetini teyit etmeden, araştırmadan sorgulamadan, üzerinde düşünmeden sazan gibi atlıyorlar.
cehaletten öte yalancılık ve saptırmacılık ile bir algı oluşturmaya çalışan bir takım kimselerin yazdıklarını normal bir akıl ve vicdan sahibi bir insan olmanın bir gereği olarak haberin gerçekliği nedir diye sorgulamadan uyduruk ya da abartma haberlerin veya yorumların üzerine atlayıp oradan muhteşem kültürel(!), sosyolojik(!), siyasi(!), felsefi(!), bilimsel(!) vasaire vesaire sonuçlar çıkarmak kendilerini çok zeki, fazla ileri ve pek eğitimli gören bu sınıfın insanlarının pek tabii hali.
“muzahrafat kanalı” hürriyet gazetesinin melis alphan adlı “müsvedde yazarı”nın güya istatistiki verilerle çıkarımlar yaptığı yazısında bir istatistiki sonuç yayınlamış yakın bir zamanda.
“hokkabaz” türkiye kadın dernekleri federasyonu’nun 2014 tarihinde açıkladığı bir sonuca göre türk insanının yüzde kırkının ensest olduğu ve ensestliğin ülkemizde, ‘kutsal aile’ mitini korumak için toplumsal bir konsensüs içinde çok sıklıkla görmezden gelindiğinden bahsetmiş ve satır arasında da ensesti “sosyal çevreden uzaklaşıp içe kapanan toplumdaki muhafazakârlığa” bağlamış.
şeytanın da fısıldamasıyla insanın ilk aklına gelen; türk halkını tanımlamaktan çok uzak olan bu araştırmayla ilgili verilerden hiç bahsetmeden sadece yüzde kırk diye bir orandan bahseden bu dernek çalışanları ile mine alphan’ ın büyük ihtimal böyle talihsiz bir tecrübeler yaşadığı…
ama, bu ihtimalden daha öte bir kaziye-i muhkime gibi görünen hakikat; hiçbir somut veriye dayanmayan bilimsel kisveli ve algıya yönelik sözde bir araştırmaya dayanarak ülkemizde en az bozulmuş aile kurumu üzerinde bir istifham, bir şüphe oluşturmak maksatlı bir yazıdan hareketle hem seküler batıcı sınıfın temsilcisi murat başoğlu adlı bir ünlünün sapıklığını sınıf kardeşliği adına perdelemek hem de hakir gördükleri halkın değerlerini aşağılamak olduğudur.
ensest ilişkiye sebeb gösterilerek kendisine sığınılan kavram olan “muhafazakârlık”ın arkasındaki asıl hedef islami değerlerdir. oysa islami değerlerin kural ve değerlerinde bunu
destekleyecek bir düşüncenin olmasını bir yana bırakın ensestlik islam’da en büyük günahlardan biri olarak görülür.
aile; toplumumuzun mihenk taşıdır ve bizim toplumumuzda;
anne ayakları altında cenneti taşıyan mukaddes bir varlık,
baba ailesine kol kanat geren bir şefkat ve diğerkâmlık abidesi,
çocuklar ise cennet kokusudur.
nineler ve dedeler tonton ve pamuk meleklerdir.
amca, baba yarısı
dayı, sırtını dayayacağın bir dayanak
teyze, anne yarısı
hala ikinci annedir.
yeğenler ise öz evlatlardır.
elbette bırakın yüzde kırkı olsa olsa binde binde biri bile bulmayacak ensest ilişkiler vuku bulduğunda sadece mağdur şahıs açısından değil bütün aile için utanç verici bu vak’a maalasef gizlenilmektedir.
çünkü, ensestlik toplumumuzda yüzde kırkı bulacak kadar meşrulaşan bir vaka olmaktan çok çok ötede kabulü mümkün olamayacak kadar seyrek rastlanılan bir hadisedir.
ensest ilişkiler cehalet ve değerlerin tükendiği ortamlarda veya tamamen bireysel ahlaksızlığın dibini bulmuş şahsiyetlerde ortaya çıkabilmektedir.
bunun yanında ensestligin neşvu nema bulacağı asıl ortam muhafazakâr veya islami değerlerin yaşanıldığı kesimlerin düşünce sistemi değil batıcı seküler materyalist düşünce sistemidir ki bu düşünce sisteminin mitolojisinde ensestliğe meşruluk kazandıran hikayeler ve güya bilimsel çıkarımlar bulunmaktadır.
zeusun eşinin kendi öz kızkardeşi olması,
yine zeusun kendi öz kızıyla sevişmesi,
babasını öldürüp kendi öz annesiyle evlenen oedipus gibi batı uygarlığının hafızasında yaşayan ensestliği aydınlanma çağının bilim adami sigmund freud bilimsel bir gerçeklik olarak sunmuştur.
bütün bunların ışığında müslüman toplumlarda bugün bir çok temel değerin aşınmışlığı gerçekliğine rağmen en az aşınan ve en çok korunan değer aile olup aile içi ilişkilerin yüzde kırk olarak ifade edilmesi dünyanın düz olduğunun iddia edilmesinden bin defa daha fazla safsata ve kepazeliktir.
ne “hokkabaz” türkiye kadın dernekleri federasyonunu ne “muzahrafat kanalı” hürriyet gazetesi ne de mezkur gazeteninmelis alphan adlı “müsvedde yazarı” bin defa özür dilemiş olsaydı bile bu ahlaksız saptırmanın dayanılmaz ağırlığını hafifletmiş olamazlardı.
ama özür dilemek bir yana mezkur yazar ve onun düşünce familyası insanların hukuklarını arama hakkı olan dava açma hakkını dava açma tehdidi tanımlamaktadırlar ki
bin defa yazıklar olsun.
ufuk doruk

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir