Elçibey’in mirası ve Pezeşkiyan’ın seçimi: “Bunları senin namusun için söylüyorum gardaş…”
Mayis Alizade Independent Türkçe için Bütün Azerbaycan Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Akil Samedbeyli ile konuştu
Bütün Azerbaycan Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Akil Samedbeyli
Mesud Pezeşkiyan’ın kendi milli kökenini ön plana çıkararak İran Cumhurbaşkanı seçilmesi çok farklı açılardan değerlendirilse de coğrafyadaki sadece Türkleri değil, diğer etnik kimlikleri de kendi haklarını aramaya yönlendirmesi en önemli gelişme sayılmalı.
1979 İslam Devrimi’nden sonra yaşanan bu gelişmeyi ilk sayanların süreçleri iyi takip etmedikleri görünüyor.
Çünkü İran Azerbaycanı’nda milli uyanışı Mesud Pezeşkiyan’dan 32 yıl önce Ebulfez Elçibey’in Bakü merkezli Azerbaycan Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı seçilmesi tetiklemişti.
Türk Birliği idealini hiçbir zaman saklamayan ve bu nedenle “hayalcilikle” suçlanan Elçibey’in ilk hedefi, günümüz İran coğrafyasındaki Azerbaycan Türklerinin kendi haklarını alması ve ardından bağımsızlık kazanmasıydı.
İyi hatırlıyorum, cumhurbaşkanı olduğu sıralarda kendisini ziyarete gelen İran İslam Cumhuriyeti’nin Bakü büyükelçisi, kendisine karşı “Devletimizi çok fazla ve acımasızca eleştiriyorsunuz” diye hoşnutsuzluk ifade edince, Elçibey, menşece İran Azerbaycanı’nın Zencan kentinden olan büyükelçiye, “Zencanlı gardaşım, ben cumhurbaşkanıyım, bağımsız devlet yönetiyorum, hiçbir bakımdan sıkıntım yoktur. Söylediklerimin tamamını sen ve senin gibi milyonlarca kardeşimin namusu için söylüyorum” demişti.
Haziran 1993-Ekim 1997 arasında doğduğu köyde bulunan Ebulfez Elçibey’in İran’ın Azerbaycan bölgelerindeki milli haklar uğruna verilen mücadeleye desteği, 1995 yılında yapılan parlamento seçimlerinde dilbilimci Mahmud Ali Çehregani’nin 650 bin oy almasına neden olmuştu.
Köyünde “Bütün Azerbaycan Yolunda” isimli kitabını da kaleme alan Ebulfez Elçibey’in kurduğu Bütün Azerbaycan Birliği Örgütü, günümüzde de etkisini korumakta ve Mesud Pezeşkiyan’ın İran Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra gelişen süreçte önemini artırıyor.
Independent Türkçe için, Bütün Azerbaycan Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Akil Samedbeyli ile Ebulfez Elçibey’in İran Azerbaycanı’nın geleceğiyle ilgili görüşlerine dair konuştuk.
Bütün Azerbaycan Birliği ne zaman, hangi amaçla ve kim tarafından kuruldu?
Esasında Bütün Azerbaycan Birliği’nin temelleri Azerbaycan Bağımsızlık Hareketi lideri, 1992 yılında Azerbaycan’ın bağımsızlık tarihindeki ilk ve son şeffaf seçimde yüzde 59 oyla iktidara gelen ve yürüttüğü tam bağımsız siyaset, tavizsiz petrol politikası ve Türk ülkeleri işbirliği dünya bakışı yüzünden Haziran 1993’te iç ve dış güçlerin işbirliği sonucunda koltuğundan indirilince Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Ordubad İl’in Keleki köyündeki baba evine çekilerek çalışmalarını oradaki mütevazı evinde yürüten rahmetli liderimiz Ebulfez Elçibey tarafından o köy evinde atıldı.
“Bütün Azerbaycan Yolunda” kitabı o köyde kaleme alındığı gibi, Ekim 1997’de köyünden Bakü’ye dönen Elçibey’in ilk işi Bütün Azerbaycan Birliği’ni kurmak oldu.
Amaç, 10 Şubat 1828’de imzalanan Türkmançay Antlaşması’yla ikiye parçalanmış Azerbaycan topraklarını birleştirmek ve 50 milyonluk Azerbaycan Türkünü aynı devletin çatısı altına çekmekti.
1945-46 yıllarında İran’ın Azerbaycan bölgelerinde mevcut olan Azerbaycan Ulusal Devleti’nden sonra oranın ahalisi ilk kez birleşerek son seçimde Mesud Pezeşkiyan’a oy verdi. Ebulfez Elçibey’in Bütün Azerbaycan projesinde bu aşama da mevcut, yanılmıyorsam. Yani, seçimde bölge ahalisinin kendinden olan adaya oy vermesi. Bu konuda ne demek istersiniz?
İran topraklarında 50 milyon Türk kökenli insan var. Bu bakımdan İran aslında Türklerin ana yurdu sayılıyor. Bu nedenle Sayın Pezeşkiyan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi, Ebulfez Elçibey’in yere attığı tohumların yeşermesidir.
Muhterem liderimiz Elçibey, İran isimli halklar hapishanesinin bu aşamadan geçeceğini öngörmüştü. Ancak kendisinin nihai amacı önce tam bağımsız Güney Azerbaycan Devleti, ardından Türkiye, Güney Azerbaycan ve Bakü merkezli Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bir federasyon çatısı altında birleşmesiydi.
İran’da bu gün Türklük bilincinin bu kadar yüksek olmasının ve Türkiye ile İran Türklüğünün birbirine bu kadar yaklaşmasının müsebbibi de Ebulfez Elçibey’dir.
Aslında İran’ın mevcut sisteminin adamı olan Mesud Pezeşkiyan’ın cumhurbaşkanı seçilmesindeki en büyük etken de Türklük bilincinin ilerlemesidir. Rahmetli Elçibey’in bu noktadaki hizmetlerini kimse inkar edemez.
Rusya Federasyonu, Güney Kafkasya’daki pozisyonunu yeniden güçlendirmeye çalışırken Azerbaycan’dan bu girişimlere karşı ciddi tepkiler ortaya koymak, iktidarın emrindeki medya ve yorumcular methiye dizme yarışına girmişler. Bu konudaki değerlendirmeniz?
Haziran 1992’de Ebulfez Elçibey yemin ederek görevine başladığında Azerbaycan Merkez Bankası Başkanı “Devlet 4 aydan bu yana maaşları ödeyemiyor” şeklinde açıklama yapmıştı.
Yeni devlet kurulması gerekirken topraklarımızdaki ayrılıkçı Ermeni güçlerin Rusya ve Ermenistan’ın desteğiyle saldırıları aralıksız sürüyordu. Bağımsız milli devleti kuracak sayıda nitelikli kadro yoktu.
Cumhurbaşkanı Elçibey’in çalışmalarını yakından takip eden Rusya Federasyonu Bakü Büyükelçisi Valter Şoniya, Aralık 1992’de Moskova’ya şu mealde bir rapor göndermişti:
Elçibey’in üç sene daha iktidarda kalması durumunda Türkiye ordusu gibi bir ordu kurulacak, ülke tam bağımsız duruma gelecek, ekonomisi güçlenecek, çevresindeki ülkelere örnek olacak ve böylece Rusya Güney Kafkasya’yı kaybedecektir. Acil önlemlerin alınması gerekir.
Nitekim 25 Mayıs 1993’te Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey’in kararlı çalışmaları sonucunda son Rus askeri de Azerbaycan topraklarından çıkmıştı.
Elçibey’in bir darbeyle devrilmesinde Rusya elinden gelen her şeyi yaparken, Sovyet istihbarat generali Haydar Aliyev de Moskova’nın desteğini alarak bu fırsatı kendi lehine kullandı.
Kıyaslamak gerekirse, Elçibey’in Cumhurbaşkanlığı döneminde Bakü’de Rusça eğitim veren okul sayısı 3’e inmişken, şimdi o sayı 330’u geçti ve bu yetmiyormuş gibi Rusça eğitim veren birkaç üniversite de mevcut. Mevcut
Devlet Başkanı Aliyev, Rusça eğitim veren okul ve üniversitelerde yaklaşık 1 milyon öğrencinin olmasından gururla bahsediyor.
Rusya’nın Azerbaycan’da bu denli etkili olmasının nedeni Aliyev ailesinin mazisinin Rus derin devletiyle sıkı bağlarıdır. Azerbaycan televizyonlarında Rusya’ya dizilen methiyelerin kökenini de orada aramak gerekir.
31 Ekim 1992’de TBMM’deki konuşmasında Cumhurbaşkanı Elçibey, “Biz bir milletin kurduğu iki devletiz, onun için aramızda işbirliğini değil kardeşlik bağlarını daha da güçlendirmek söz konusu olmalı” demişti. Geldiğimiz nokta tatmin edici mi?
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin sağlıklı temeli de Ebulfez Elçibey’in tarafından atıldı. 1992 sonbaharında dünya devi petrol şirketleri Azerbaycan petrolü için geldiklerinde Elçibey’in öne sürdüğü koşullardan biri de bu işin içinde mutlaka Türkiye’nin olmasıydı.
Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin seyrinin memnuniyet verici olmasına rağmen, yapılacak sayısız işin olmasına dair gerçeği de görmezden gelemeyiz.
Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin gelişmesi, İran-Azerbaycan ilişkilerinin geleceğini nasıl etkileyecek?
Moskova ile Tahran, bize karşı her zaman birlikte hareket etti. Rusların beyin takımı, İran’da ne kadar Türk’ün yaşadığı gerçeğini bizden önce biliyor.
Bir anlığına Güney ve Kuzey Azerbaycan’ın birleştiğini ve 50 milyonluk bir Türk Devleti’nin kurulduğunu hayal edin. Bu durumda Rusya’nın Güney Kafkasya’da etkisi söz konusu olabilir mi? Veya Rusya’nın Azerbaycan üzerindeki etkisini her geçen gün artırır mı?
Bunun imkansız olduğunu çok iyi bildikleri gibi, hatta Rusya sınırları içindeki Türk kenti Derbent’in de günün birinde Azerbaycan sınırları içine girme konusu gündeme gelebilir.
Rusya, tüm bunları çok iyi biliyor. Halihazırdaki gelişmelerde Tahran rejimi, İran Fars devletini kurtarmak için uğraşıyor.
Türkiye’de oluşturulmuş “İran dağılırsa Türkiye de parçalanır” şeklindeki algının tamamen yanlış ve maksatlı olduğu apaçık.
Tahran rejimi, öncelikle İran topraklarındaki 50 milyon Türkün ana dildeki eğitim hakkını tanımalı.
Vatandaşının en basit hakkını tanımayan bir rejimin ayakta kalma durumu giderek zorlaşacaktır. Onun için bu gidişatı herkesin çok iyi okuması gerekir.
Tahran-Moskova işbirliğini geliştirme çabalarının kökeninde işte bu endişe yatmaktadır.
Mayis Alizade
https://www.indyturk.com/node/747052