Türkiye’nin Güney Kafkasya’da Azerbaycanla birlikte büyüyen rolü, İran için alarm zillerini çaldırdığı, Azerbaycan sınırına askeri yığınak yapmasıyla görünür hale getirmiştir.

Rusya’yı güvenlik partneri olarak gören İran, Kafkasya’da artan Türk etkisini kabullenmekte zorlanmaktadır.

İslami Devrim Muhafızlarına yakın İran da çıkan Civan gazetesi, Dağlık Karabağ çatışmasında Türkiye’nin rolünü incelediği analizde “Türkiye bölgede Rusya’nın etkisini azaltmaya çalışıyor, jeopolitik, ekonomik ve enerji alanında çıkarlar hedefliyor” ifadesini kullanıp devam etmişti:

“Türkiye’nin yaklaşımı, “İran’ın jeopolitik çıkarlarını yeni bir koridor kurarak ihlal etmek akıllıca bir yaklaşım değil. İran, Türkiye ve Azerbaycan tarafından yapılan bu girişimlere tolerans göstermeyecektir ve bu koridoru kabul etmeyecektir.” Diyerek Azerbaycan’ın kendi askeri mücaselesiyle elde ettiği Zengezur koridorunu engellemeye yönelik olduğu açıktır.

İran’da Meclis açılışında konuşan Milletvekili Mahmut Ahmedi Bighaş ise, Türkiye’nin bölgedeki siyasi haritayı değiştirdiğini, NATO, İsrail ve ABD’nin Hazar Denizi’ne ulaşmasının yolunu açtığını ileri sürmüştür.

Türkiye Azerbaycan’ın 1991 tarihinde BM sunduğu sınırları, kuruluşunda kabul edilen toprakları, Ermeni işgali altındaki işgalden kurtulmasına destek vermiştir. Bunun amacı bölgeye kalıcı barış gelmesi için ülkelerin sınırlarını güvenlik altına alınmasıdır.

İran’ın attığı adımlar, bölge barışına ve iç barışına kurşun sıkmaktır. İran Azerbaycan’ın 44 günlük Dağlık Karabağ zaferini hazmetmesi gerekerektiği açıktır.

Bu konuda, insanı merkeze almayan, sınırlara saygılı olmayan yaklaşımlar, ülkelere ve bölge barışına çok ciddi zarar verme potansiyeli taşımaktadır.

Abdullah BUKSUR İnsan Hakları Experti