KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. ABDÜLAZİZ’İN ÖLÜMÜ MESELESİ

ABDÜLAZİZ’İN ÖLÜMÜ MESELESİ

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 3 dk okuma süresi
330 0

Sultan Abdulaziz’in ölümü vakasını tarihin belki hiçbir zaman halledilemeyecek bir takım muammaları arasına dâhil eden İsmail Hami Danişmend bu fikrini altmış yıl kadar önce yazmıştı. Bu muammanın üzerinden geçen yaklaşık bir buçuk asra rağmen ölüm vakası üzerine tartışmalar bugün de devam ediyor. Peki, tartışma ne üzerinde yapılıyor? En başından beri kanaatler üzerinden. Bugünlerde söylenmiş hiçbir söz, bulunmuş hiçbir yeni vesika yoktur ki Abdülaziz’in ölüm biçimi konusunda tatmin edici açıklama getirsin, fakat ortaya çıkan veya medya aracılığıyla dolaşıma sokulan bir fotoğraf, bir kanlı gömlek tartışmayı yeniden alevlendirebiliyor. Tartışma daha çok medya vasıtasıyla popüler tarihçiler tarafından yapılıyor.Şu soru sorulmalı Sultan Abdülaziz’in biyografisi üzerine tek bir akademik araştırmamız var mı? Tabii bu biyografi içinde bir şahsiyet olduğuna dair bizi şüpheye düşürmeyecek kadar sağlıklı olmalı ki biz meseleyi anlamak için sağlam bir mevzi bulalım. Hal’ vakasının bir askeri darbe olduğu konusunda itiraz edecek kimse olduğunu sanmıyorum. Adı darbe değildir, ama yapısal olarak 1960 askeri darbesiyle benzerlik gösterir ve darbe adıyla ilk kavramsallaştırma benim bildiğim kadarıyla Yılmaz Öztuna’nındır. Buyurun bakalım, vakanın anlatıldığı ilk dönem metinleriyle bugüne kadar yazılmışlar arasındaki fark nedir, yeni olarak ne vardır. Hiçbirşey. Sadece intihar ve katli içeren iki kanaatin dönemlere göre hâkimiyeti vardır. Ölüm vakası üzerine ciddi vesikaların kullanıldığı tek çalışma Uzunçarşılı’ya aittir ki, o Yıldız Mahkemesi üzerine yaptığı bu çalışma sonrası Abdülaziz’in intihar ettiği kanaatine ulaşmıştır. Ben ölüm vakası üzerinden tarihçilerin yeni, orijinal bir şey söyleyebileceğini sanmıyorum, nitekim yok da. Bizim teklifimiz adli tıp meselelerine hâkim tıp tarihçilerin modern tıbbın teknolojik imkânlarını da kullanarak yeni otopsi de dâhil ölüm vakasına açıklık getirmesi. Bir tarihçinin “makasla intihar olur mu, iki elini kesebilir mi, itikadı sağlamdı” diye mahalle dedikodusu ağzıyla yapacağı yorumların benim için hiç bir anlamı yok. Bu konuda TTK’nın düzenlediği sempozyumda aynı teklifimizi sunmuştuk. Tarihçilerin birçok konuda olduğu gibi özellikle bu tür konularda profesyonel yardıma ihtiyaçları var. Bundan kaçınılmamalı yoksa içinde bulunduğumuz asırda da bu konunun tartışılmaya devam ettiğini görebiliriz.

Ahmet Özcan

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir