ABD’in 1991 yılında Soğuk Savaş Döneminin sona ermesi ile birlikte dünyanın tek hakim ve belirleyici gücü olma yaklaşımı, Obama’nın yanlış politikaları ve küreselleşme kuramının Avrupa ve Amerika’yı da vurması neticesinde; Totoliter Rusya Federasyonu ve Totoliter Çin Halk Cumhuriyeti’nin küresel anlamda yükselmesine ve yayılmasına neden olmuştur.
Bu iki totoliter devletinin yayılması o kadar tehlikeli boyuta ulaşmaştır ki Avrupa ve Amerika kıtasını dahi tehdit eder konuma gelmiştir.
Bu gelişmeler neticesinde Birleşik Krallık harekete geçerek AB sarmalından kurtulmuş ve küresel anlamda yeniden aktör olarak sahaya dönmüştür.
Ancak Birleşik Krallığın tek başına bir küresel belirleyici aktör olamayacağı da aşikardır.
Bu nedenle ABD ile hareket etmesi gayet doğaldır.
ABD ise Trump ile birlikte 19.yüzyılda olduğu gibi yalnızca ABD menfaatlerine odaklanarak, Obama döneminde kaybettiklerini yeniden elde etme mücadelesine girişmiştir.
Ancak ABD artık bir küresel güç olarak sadece kendi kıtası üzerinden kaybettiklerini geri kazanamayacağı da ortadadır.
Bu nedenle Birleşik Krallığın politikaları çerçevesinde hareket ettiği görülmektedir.
Bu çerçevede gerek Kara Hakimiyet Teorisi, gerek Deniz Hakimiyet Teorisi, gerek Hava Hakimiyet Teorisi gerekse Kenar Kuşak Teorisi açısından dünyanın kontrolünde önemli bir merkez olan Türkiye’nin kazanılması önemlidir.
ABD’nin son adımlarını böyle okumak lazım.
Türkiye içinde bu ciddi bir evredir.
Bu süreçte gereksiz ABD’ye karşı muzaffer edaları, yada şüphe ve vehimleri bir tarafa bırakabilir ve dış politikada tek belirleyici olanın ÇIKAR olduğu gerçeğini görürsek ve radikal sol yada Radikal İslamcı akımların rüzgarından uzak durursak ciddi kazançlar elde edebiliriz.
Bakın Kuzey Suriye ve Kuzey Irak meselesi en acil ulusal güvenlik sorunumuz ve burada bizi zora sokacak Rusya ve İran gibi Totoliter yapılardır.
Umarım bu gerçeği görerek ve elbette çok yönlü politikalarla Türkiye’nin çıkarları duygusal tepkilerin ötesinde elde edilir.
Türkiye; sadece ve sadece kendi çıkarlarına odaklanmalıdır.
Selçuk Duman