ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nauert’in Rusya’ya yönelik suçlamalarını Sputnik’e değerlendiren Prof. Dr. Hasan Ünal “Türkiye-ABD ilişkilerini bozan, Moskova değil; Washington’ın kendisi” dedi. KAFKASSAM Başkanı Oktay ise “PYD hamlesi, ABD’nin Türkiye’yi kendine yaklaştırmak için blöfüydü ancak tutmadı” diye konuştu.
ABD: Rusya, Türkiye ile aramızı bozmaya çalışıyor
ABD, Türkiye’nin PKK’nın kolu olduğu gerekçesiyle “terör örgütü” olarak kabul ettiği YPG’yi de bünyesinde barındıran DSG’ye yönelik yoğun silah yardımı yapması ve Türkiye sınırında DSG’yi barındıran ‘Sınır Güvenlik Gücü’ kuracağını açıklamasının ardından Ankara’nın giriştiği Zeytin Dalı Harekâtı süreciyle ilgili Rusya’yı hedef aldı. Bu süreçte Rusya’yı “Türkiye ve ABD’nin arasını bozmakla” suçlayan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, son gelişmelerinin sorumlusunun DSG’ye silah sevkiyatı yapan Washington değil, Rusya olduğunu söyledi. Nauert “Rusya’nın açıklamaları (Türkiye-ABD ilişkilerine) sadece yardımcı olmamakla kalmıyor, aynı zamanda iki NATO müttefikinin arasını açmaya çalışıyor” ifadesini kullandı. Nauert’in açıklamasının manası ve amacını uzmanlar Sputnik’e değerlendirdi.
‘TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ BOZAN, ABD’NİN KENDİSİ’
Atılım Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hasan Ünal, Sputnik’e yaptığı açıklamasında “Rusya’nın Türkiye ile ABD’nin arasını açtığı filan yok. Türkiye ile ABD’nin arasını bozan, ABD’nin kendisi” dedi. Türk-Amerikan ilişkilerinin, ABD’nin izlediği politikalardan dolayı bozulduğunu ifade eden Ünal “Bence ABD, aynaya bakmayı öğrenmeli. Türkiye ile ABD’nin arasını Rusya bozmuyor, ABD’nin saçma sapan politikaları bozuyor. Bu politikaların başında da ABD’nin Büyük Kürdistan projesi bulunuyor. Büyük Kürdistan projesi ABD’nin en önemli politikası olarak devam ettiği sürece bizim ABD ile herhangi bir şekilde dostluk oluşturmamız mümkün görünmüyor. ABD, ‘Aramızı Rusya açıyor’ gibi bahaneler bulmaya çalışmasınlar, sorunu kendilerinde görmeliler. Çünkü ABD, bölgedeki dört ülkenin, Türkiye’nin, İran’ın, Irak’ın ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozarak bir Kürdistan kurmak istiyor, bunda da kararlılık gösteriyor. Bunun için Türkiye’yi karşınıza almaktan kaçınmıyor. Bunu açıktan yapmak yerine Türkiye’yi idare ederek işi götürebileceklerini zannediyorlar. Ama belli bir noktada Türkiye’nin buna karşı çıkacağı, belli bir noktada silah kullanacağı açık, şu anda onu yaşıyoruz” diye konuştu.
‘TÜRKİYE İLE RUSYA ARASINDA BÜYÜK BİR ÇIKAR BİRLİĞİ VAR’
Şu anda Türkiye ile Rusya arasında büyük bir çıkar birliği var olduğunu ifade eden Ünal “1964’teki Johnson mektubundan sonra Türkiye NATO’da kalmış ama Sovyetler Birliği’yle ilişkilerini olabildiğince geliştirmeye karar vermişti, bunu da 1980’e kadar uygulamıştı. Türkiye’nin o dönemki bütün ağır sanayi yatırımları Sovyet kredisiyle, Sovyet yardımıyla yapılmıştı. Ama o zaman bütün bunlara rağmen Sovyetler Birliği Türkiye için büyük bir tehditti. Ama bugün Rusya’nın Türkiye’ye tehdit olduğunu söyleyebilmek mümkün değil. Türkiye’ye gelen tehditlerin neredeyse tamamı ABD kaynaklı. Dolayısıyla Türkiye ile Rusya arasında büyük bir çıkar uyumu var. Çıkarları uyuşuyorsa iki ülkenin bir araya gelmesi kadar doğal bir şey yok. Ahmet Davutoğlu’nun Türk dış politikasını belirleme sürecinden tasfiye edilmesiyle birlikte Türkiye ile Rusya’nın artan oranda işbirliği yapması kaçınılmazdı, nitekim öyle oluyor şu anda” dedi.
Ünal Türkiye ile Rusya ilişkilerinin yakınlaşmaya devam edeceği öngörüsünde de bulunarak “Ben Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin artan bir oranda iyileşerek devam edeceğini, işbirliğinin sadece ekonomi ve ticaretle sınırlı kalmayıp askeri alana da yayılarak gelişeceğini düşünüyorum. Bunun da iki ülkenin çıkarına olacağını düşünüyorum” diye konuştu.
‘REEL POLİTİK DEVREYE GİRİNCE ABD, PYD’Yİ ‘SATIŞA GETİRDİ’
Türkiye’nin Afrin’e yönelik başlattığı Zeytin Dalı Operasyonu’na yönelik ABD’nin açıklamalarını da yorumlayan Ünal “ABD, daha önce nasıl Barzani’yi sattıysa şimdi de PYD’yi sattı. Çünkü burada reel politik devreye girdiği anda iş değişir. Reel politik nedir; Türkiye’ye Afrin’e girinceye kadar ‘Aman girme, ilişkilerimize zarar verir’ gibi bir sürü laf söylenip psikolojik harekat yapıldı. Ama ne zaman ki Türkiye bunu kabul etmeyeceğini ortaya koyarak Afrin’e müdahale yapacağını gösteriyor, o andan itibaren geri adımlar başlıyor. Önce Tillerson’ın ‘Aslında Türkiye’ye bir açıklama borcumuz var’ açıklamasıyla başladı bu. Daha sonra Pentagon görevlisinin ‘Ordu kurma niyetimiz yok, birlikler oluşturacağız’ açıklaması geldi, birlikler oluşturmayla ordu kurmak arasındaki fark neyse, oysa daha önceki açıklamasında ordu kuruyoruz demişti. Dolayısıyla şu noktaya gelindi; ABD, Türkiye’yi karşısına alıp sadece Ortadoğu’dan sökülüp atılmakla kalmayıp bütün dünyadaki dengeleri değiştirecek bir işe girişmek yerine PYD’yi satışa getirdi, bu da gayet doğal” diye konuştu.
ABD’nin bundan sonra Türkiye’nin Menbiç’e yönelik olası bir operasyonunu engellemeye çalışacağını belirten Ünal “ABD, PYD yoluyla Suriye’de kalmayı planladığı için Türkiye’yi Fırat’ın doğusundaki PYD bölgelerinden uzak tutmaya gayret edecektir. Ama bunun mümkün olması çok zor bir senaryo. Çünkü PYD’nin orada devletleşmesi Türkiye açısından bir beka sorunu” dedi.
‘TÜRKİYE İLE ABD TÜM DIŞ POLİTİKA KONULARINDA GÖRÜŞ AYRILIĞI İÇİNDE’
ABD-Türkiye ilişkilerinin düzelmesi için ABD’nin mevcut Suriye politikasını değiştirmesi gerektiğini ifade eden Ünal “ABD’nin Türkiye ile ilişkilerini toparlayabilmesi için Suriye’den gitmesi lazım. Ama bunu nasıl yapacak, belki suçu Obama’ya yükleyebilirler. Ya da ABD dış politikada hata yapma şampiyonluğunu kimseye bırakmaz; bu yanlışlara devam edecektir. Bunun sonucunda Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler bir daha onarılamayacak hale gelebilir. Ben ABD, ‘Suriye’nin kuzeyinde ordu kuracağız’ açıklaması yaptığında bunu ‘İkinci Johnson Mektubu’ vakası diye değerlendirmiştim, hala aynı görüşteyim. Nasıl ki 1964’te gelen Johnson mektubu Türk-Amerikan ilişkilerine zarar vermiştir, ama Türkiye açısından iyi olmuştur, çünkü Türkiye’nin dış politikasını kendi ulusal politikasına daha uyumlu hale getirmesini sağlamıştı, şimdi de o oluyor. Türkiye ile ABD, sadece PYD ve Suriye konusunda değil, Türkiye açısından önemli olan tüm dış politika konularında tam bir görüş ayrılığı içindedir. Dolayısıyla zaten ABD gibi bir müttefikiniz varsa düşmana ihtiyacınız yok. Ben Türkiye ile ABD ilişkilerinin istikrarlı bir şekilde bozulmaya devam edeceğini düşünüyorum” diye konuştu.
‘ABD TÜRKİYE’Yİ KENDİNE YAKINLAŞTIRMAK İÇİN PYD TEHDİDİNİ MASAYA KOYDU’
Sputnik’e konuşan Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (KAFKASSAM) Başkanı Dr. Hasan Oktay ise yakın zamana kadar YPG’ye silah yardımı yapan ABD’nin, Türkiye’yi yanına çekmeye çalıştığına işaret etti. Oktay “Türkiye, Suriye politikasına ABD ile beraber başladı. (Eski Başbakan) Ahmet Davutoğlu başbakanlıktan ayrıldıktan sonra ve eski ABD Başkanı Barack Obama’nın yerine Donald Trump geldikten sonra Türkiye, Suriye’de politika değişikliğine gitti. ABD ise Türkiye’nin kendisini yalnızlaştırdığı iddiasıyla Türkiye’ye karşı bir koz olarak PYD konusunu masada tuttu. Türkiye ise ABD’nin bu blöfünü gördü ve Afrin’deki PYD’ye yönelik operasyon başlattı. Aslında ABD Türkiye’ye yönelik bir tehdit unsuru yaratarak aslında ülkeyi yanında tutmaya çalışıyordu. Fakat bu kozu işe yaramadı” dedi.
Obama dönemi ve Trump dönemindeki bakış açısı farklarının ABD’nin PYD kozuna sarılmasında etkili olduğuna işaret eden Oktay “Bu tutumu boşa çıkaran Türkiye’nin terör karşısındaki kararlılığı oldu. Zira artan tehdit karşısında Türkiye, PYD’ye karşı operasyon yapma ihtiyacı hissetti. Ancak yarın eğer Türkiye, Rusya yanında yer almayı bırakıp ABD’yi desteklemeye karar verirse; ABD, PYD’yi anında tasfiye edecektir” diye konuştu. Türkiye’nin Suriye konusunda “kördüğümün merkezinde” olduğunu savunan Oktay “Türkiye’nin PYD konusunu ABD ile; Esad’ın geleceğini de Rusya’yla tartışması olası” diye ekledi.
‘ABD, TÜRKİYE-RUSYA YAKINLIĞINDAN RAHATSIZ’
Rusya ve Türkiye’nin ilişkilerinin oldukça iyi seyrettiğine ve ilişkilerin çok daha iyi bir noktaya ilerleyeceğine işaret eden Oktay “Türkiye, bulunduğu konum itibarıyla hem Batı’yla hem de Rusya’yla şu andaki durumun da çok daha ilerisinde iyi bir ilişkiye sahip olmalı. Zira iki ülke, sınırı olmasa da, Karadeniz bağlamında yakın komşular. Türkiye ve Rusya’nın sağlıklı ve soğukkanlı ilerlemesi önemli. 24 Kasım uçak krizinden bu yana iki ülkenin ilişkileri uluslararası ilişkilerin bütün teorilerini altı üst edecek şekilde neredeyse savaş durumundan üst düzey iş birliğine geldi. Önümüzdeki günlerde, Türkiye-Rusya ilişkilerinin, ABD’nin suçlamalarını göz önünde bulundurarak, çok daha iyiye gideceğini söyleyebiliriz. Zira ABD, Rusya-Türkiye ilişkilerinden rahatsız ki böyle bir açıklama yaptı. Bu ilişkilerin daha iyiye gideceğinin, bir diğer göstergesi de Rus basınında çıkan haberlerde Türkiye’ye Afrin operasyonuna yönelik verilen destek. Dolayısıyla iki ülke arasındaki ticaret ilişkileri büyüyebilir ve iki ülke arasındaki ilişkilerin sıcaklığı artabilir” ifadelerini kullandı.
tr.Sputniknews.com