PUTİN İN 3. DÜNYA SAVAŞINI ÇIKARACAĞINA DAİR SAĞLAM KANITLAR VAR
Putin in suriyede istediğini elde etmesine izin vererek Obama bölgede ciddi anlamda tehlikeli bir durum yarattı.
Rusya ile Tr arasındaki ilşkiler, geçtiğimiz Kasım bir Turk jetinin Rus bombardıman uçağını vurması ve pilotun öldürülmesinden beri kasvetli bir halde. Bu durum ankara ve moskova arasındaki herkesi ilgilendirecek (endişelendirecek) bir sözlü savaş başlattı ki bahsedilen ülkelerin ilki birkaç bin nükleer silaha sahip, ikincisi ise bir NATO üyesi.
Kremlinin ankaraya karşı propagandası gittikçe artarak, yüzleşme ötesi bir zemin hazırlıyor. Geçen hafta yine burada anlattığım üzere, rus medyası geçtiğimiz sonbaharda sina yarımadasında metrojet 9268 uçağının ışid tarafından düşürüldüğünü iddia etmişti – neredeyse hepsi rus 224 masumun ölümüne yol açan bir vahşet – oldukça makul bir iddia. Ancak kremlin aniden rota değiştirdi ve iddiasını destekleyen hiçbir kanıt olmamasına rağmen Türk ultranasyonalistleri (terrörist!!?) toplu katliamla suçlamakta.
Yüzyıllar boyunca defalarca savaşmış bu iki eski düşman ülke, rusya ve türkiye arasındaki ilişkilerin hangi yönde ilerleyeceği , kremlin in bu hafta Türkiye ye yakın bölgelerde gerçekleştirdiği büyük ölçekli sürpriz askeri tatbikatları duyurmasıyla netleşti. Birlikler tam teçhizat hazır hale getirildi , sıcak savaştan bir önceki evre, ve rus savunma bakanı sergei shoygu nun tv deki duyurusu “ güneydoğu stratejik istikametimizdeki askeri hazırlığımızı denetlemeye sürpriz bir şekilde başladık. “
Bu istikamet Türkiye olmalı. Bu beklenmedik tatbikatlar rusyanın doğu Ukrayna daki çokta gizli olmayan savaşına dahil olan güney askeri bölge ve donanmanın karadeniz filosunu kapsamakta. Ancak aynı zamanda ukraynanın yakınında bile olmayan hazar denizi filosonu da kapsamakta.
‘Türkiye’nin, sınırından 80 km uzaklıkta bulunan 2 milyon nüfuslu antik bir kentin yerle bir edilmesine kayıtsız kalması pek olası değil.’
Bu da Kremlin basınında sıkça yer alan ani tatbikatların Rusya değil Türkiye ile ilgili olduğunu gösteriyor. Söz konusu durumsa, Kremlin tarafından desteklenen Beşer Esad rejiminin, muhaliflerini hem Rusya hem de İran’dan aldığı büyük çaplı askeri yardım sayesinde yavaş yavaş bastırdığı Suriye’de yaşananlara dayanıyor. Rejim güçleri, Suriye’nin en büyük şehri Halep’i kuşatma altına alıyor. Hâlihazırda 50,000 sivil şehri panik içerisinde terk etmiş durumda.
Rus ordusu sivil zayiatı önemsiyor gibi görünmüyor. Putin’in hava kuvvetleri geçen ay yaklaşık 700 Suriyeli sivilin ölümüne neden oldu (karşılaştırmak gerekirse; IŞİD Ocak ayında 100’den az Suriyeli sivil öldürmüştü) ve Rus güçlerinin, 1994-95 yıllarında Çeçenistan’ın başkenti Grozni’de sadece altı haftada çoğu sivil yaklaşık 35,000 Çeçeni öldürdüğü göz önüne alınırsa, Halep sakinlerinin olabildiğince uzaklaşmaları akıllıca olacaktır.
Bu bağlamda, Halep’e düzenlenecek kanlı bir kuşatma sonucu dünyanın göz ardı edemeyeceği bir insanlık krizinin yaşanacağı da kesin. Türkiye’nin de sınırından 80 km uzaklıkta bulunan 2 milyon nüfuslu antik bir kentin yerle bir edilmesine kayıtsız kalması pek olası değil.
Bu, deneyimli analistlerin tam da gerçekleşmesinden korktuğu senaryo. Moskova ve Ankara arasındaki savaş tohumlarının yavaşça ekilmesini izleyenler arasında olan Pentagon çevrelerinde de bu ünlü video klipteki replik artık sıradan addediliyor. Üzücü bir şekilde, tecrübeli Rus analistleri de aynı şekilde düşünüyor.
Pavel Felgenhauer bugün “Rusya büyük bir savaş hazırlığı içerisine girmiş durumda” başlıklı makalesini yayınladı ve ülkenin güneybatısında yapılan ani tatbikatların, Rusya’nın, Türkiye’ye karşı, aynı zamanda şayet Ankara savunmaya geçer ve Atlantik İttifakına üye tüm ülkelerin Türkiye’ye yardım etmesini şart koşan 5. Madde kapsamındaki kolektif savunma hakkını kullanabilirse NATO’ya da karşı sıcak savaşa girmek için kullandığı bir bahane olduğunu ileri süren ikna edici bir durum dile getirdi.
‘Obama’nın, Amerika Birleşik Devleti’nin Rusya’nın yapmasına müsamaha gösteremeyeceği bazı “kırmızı çizgilerinin” olması gerektiği kesin – peki ama nerede bu kırmızı çizgiler? Ben bilmiyorsam, eminim Kremlin de bilmiyordur.’
New York Times’ın Kremlin hakkında vurdumduymaz bir alaycılıkla dile getirdiği gibi, “Doğu ve Batı arasındaki gerilim artarken, Savunma Bakanlığı, üç yılı aşkın bir süredir beklenmedik tatbikatlar düzenliyor. Söz konusu tatbikatlar Ukrayna ve Suriye’deki çatışmaların zaman zaman arttığı sırada yapıldı.” Öyle ki, Moskova’da geniş çaplı askeri tatbikatların bir saldırı mahiyetinde kullanılması alışılagelmiş bir durum. Aynı yöntem Sovyet Rusya’nın Ağustos 1968’deki Çekoslovakya işgali sırasında da kullanılmıştı. Bu durum NATO’nun, Moskova ne zaman kendi bölgesine yakın bir yerde askeri tatbikat yapsa diken üstünde hissetmesinin sebebini de açıklıyor. Nitekim bu haftaki ani tatbikatlar da kaçınılmaz bir şekilde Soğuk Savaş paniğine yol açtı.
Felgenhauer, endişe verici olsa da gerçekçi bir senaryo kurguluyor. İsyancı güçler Halep’i Stalingrad gibi savunurken, Rus yardımı alan Suriye ordusu da harap edici bir ateş gücü kullanarak, 1992-95’deki Saraybosna kuşatmasını gölgede bırakacak ve yıllardır görülmemiş bir insanlık kâbusu, bir trajedi haline gelecek uzun süreli bir kuşatma başlatacak. Buna istinaden Türkiye’nin kuşatmayı kaldırmak için, uluslararası bir yetkiyle dahi olsa, yapacağı her türlü manevra da anında topyekûn bir savaş başlatacaktır.
Felgenhauer her kelimenin altını çizerek şöyle diyor: “Rusya, Türkiye’ye karşı büyük bir savaş hazırlığı içerisinde, güçlerini ve kaynaklarını konuşlandırmaya başladı.” Putin, müşterisi Esad rejiminin kanlı iç savaşını öncelikle Halep’in kuzeyinde kazanmasına izin vermeye karar kılmış durumda ve onları durdurmak amacıyla Türkiye veya NATO’nun atacağı her türlü adıma karşılık vermeye hazır. Şu ana kadar Obama, yitirilen masum hayatları önemsemeksizin Rusya’nın Suriye’de istediğini yapmasına izin verdi. Yani Kremlin’in bu durumun değişeceğini düşünmesi için hiçbir sebep yok.
Felgenhauer, akıllıca yürütülen diplomasi sayesinde nükleer savaşın bitmesiyle mutlu sona eren ve Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği’nin endişe verici biçimde büyük bir savaşın eşiğine geldikleri Ekim 1973’teki Yom Kippur Savaşına meşum bir emsal olarak atıfta bulunuyor. Yani kafası karışmış görünen Obama hükümetinin diplomasiye karşı vurdumduymaz kalacağını düşünmek için bir sebep yok.
Peki, kim bu Pavel Felgenhauer? Ne yazık ki, birilerinin bodrum katında yaşayan tüylü terlikleriyle ortaya durmadan komplo teorileri atan adamlardan değil. Kendisi, ülke ordusuyla sağlam bağlantıları bulunan Rusya’nın en önemli savunma analistlerinden birisi. Rusya ordusunu ve Putin rejimini sıkça eleştiren Felgenhauer’ın, analizini, belki de gerçeklerin pek hoş karşılanmadığı Rusya yerine bir Ukrayna haber dergisi olan Novoe Vremya’da (New Times) yayınladığının da altını çizmek gerekir. Tahminleriyse çoğu zaman doğru çıkıyor. (Örnek olarak Rusya’nın Ağustos 2008’deki Gürcistan işgalini, gerçekleşmesinden iki ay önce tahmin etmesi gösterilebilir.)
‘NATO’nun öncelikli kaygısı şu anda bu: Yıllardır süren güçsüzlük ve sendelemeden sonra, Obama hükümeti kendini saldırgan Rusya’nın eylemleriyle köşeye sıkışmış halde bulabilir.’
Peki, Felgenhauer’ın tetikte olmasına neden olan kehanet gerçekleşir mi? Birçok Batılı analist kendisiyle aynı fikri paylaşıyor. Putin’in Suriye’de istediğini elde etmesine izin vererek, Obama bölgede ciddi anlamda tehlikeli bir durum yarattı. Eylül 2013’te o zamanki Beyaz Saray yönetimi, Suriye’ye ilişkin kötü şöhretli “kırmızı çizgisinden” vazgeçerek, benim o sırada konu hakkında uyarıda bulunduğum ve Suriye’deki korkunç olayları engelleme gücünden yoksun Obama yönetiminin de yavaş yavaş idrak etmeye başlamış olduğu gibi, Amerikan politikasını Putin’in eline vermişti.
Açıkça “Bir Saraybosna vakası da biz mi yaşayacağız?” diye soran deneyimli bir NATO yetkilisi sözlerine şu şekilde devam etti: “Obama’nın, Amerika Birleşik Devletinin Rusya’nın yapmasına müsamaha gösteremeyeceği bazı “kırmızı çizgilerinin” olması gerektiği kesin – peki ama nerede bu kırmızı çizgiler? Ben bilmiyorsam, eminim Kremlin de bilmiyordur.”
NATO’nun
[16/02 12:04 PM] sezgin: öncelikli kaygısı şu anda da bu: Yıllardır süren güçsüzlük ve sendelemeden sonra, Obama hükümeti kendini saldırgan Rusya’nın eylemleriyle köşeye sıkışmış halde bulabilir. Bilhassa Türkiye’den gelebilecek sert tepkilerle, bu durum Halep çevresinde tarihi ölçekte bir kâbus yaratabilir. Beyaz Saray her ne kadar Suriye’nin kardeş kavgasına hiçbir askeri müdahalede bulunmayacağına dair kesin konuşmuş olsa da, bundan tam beş yıl önce, şu anda Halep’in üstünde gezinen Rus toplarının ve hava güçlerinin korku salan tahribatından çok daha küçük bir insanlık tehdidi teşkil eden Bingazi’deki olası kıyımı engellemek amacıyla Obama’nın NATO’nun Libya’da savaşmasına öncülük ettiğini de hatırlatmakta fayda var.
Ruslar, Halep’teki sivillerin ölümüne yol açan ve hastanenin de bombalandığı dünkü hava saldırılarının aslında Amerikan Hava Kuvvetleri A-10 tarafından gerçekleştirildiğine ve bunun Pentagon’un Moskova’ya yüklemeye çalıştığı bir savaş suçu olduğuna yönelik Savunma Bakanlığının basın aracılığıyla yaptığı iddialarıyla bahsi yükseltiyor. Ancak, Amerikan istihbaratı söz konusu saldırının Rus Hava Kuvvetleri tarafından ika edildiğinden emin: “Elimizde Rus pilotların saldırı esnasında yaptıkları telsiz konuşmaları var.” şeklinde açıklamada bulunan bir Pentagon yetkilisi “Her zamanki gibi Ruslar yalan söylüyor” diyerek sözlerine devam etti. Ajanların kasten yanlış bilgilendirme olarak isimlendirdiği tam da bu dürüst olmayan Kremlin propagandası, Obama yönetiminin, benim de bu yazıda açıklamış olduğum gibi, nafile bir uğraş içerisinde Kremlin’i mutlu kılmak için karşı çıktığı şeydi.
Bunun yerine Putin, Obama hakkındaki hükmünü vererek bahsini iki katına çıkardı ve Suriye’deki müşterisini kurtardı. Rusya, Suriye’yi aldı ve tıpkı Halep’in talihsiz sakinleri gibi NATO ile Batı bu sonuç karşısında kalakaldı. Rusları iyi tanıyan emekli bir Amerikalı General, “Kremlin’in Suriye’nin kumandasını eline aldığı ve bırakmaya niyetinin olmadığı şu durumda umarım Obama geri çekilme kararı almaz.” şeklinde konuştu.
Beyaz Saray’ın Suriye’deki Ruslara karışma ihtimali düşük olsa da, Ankara’nın, güney sınırındaki Kremlin’in her istediğini yapmasına aynı şekilde göz yumacağına dair kesin konuşmak mümkün değil ve NATO tam da bu nedenle Doğu Akdeniz ülkeleri için 3. Dünya Savaşı’na girmek zorunda kalabilir. Tabii bu durumda daha soğukkanlı olanlar da üstün gelebilir. Nitekim aklı başında herkes de böyle olmasını ummalıdır.