Kafkasya tarihinin büyük bir kısmı hüzün ve gözyaşı ile doludur. 28 Mayıs 1945 yine böyle hüzün ve gözyaşı dolu günlerimizden biridir. ‘DRAU FACİASI’ diye tarihe geçen bu soykırım, maalesef dünyada yeterince bilinmemektedir.
İkinci Dünya Savaşında Alman orduları Rusya’ya savaş açınca doğal olarak Kafkasya’nın bir kısmı savaş alanı oldu. İkinci Dünya Savaşı, Kafkasya toplumuna çift yönlü bir dram yaşattı.
Alman ordusunun yenilmesi üzerine 1943 yılında gerek Alman işgal bölgesinde kalan bazı Kafkasyalı rejim ve Rusya muhalifleri, gerekse Alman ordusuna esir düşen bazı Kafkasyalılar Alman ordusuyla birlikte Kafkasya’yı terk etmek zorunda kalmıştı.
Kafkasya’nın farklı bölgelerinden olan 7000 civarında, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan mülteciler Stalin’in zulmünden kurtulmak için kendilerini sözde hür Avrupa’ya atmışlardı.
Mülteci grubu Avusturya’da Carinthia’nın Ober Drauburg vadisine sürüldüler.
Bu bölge Avusturya İtalya sınırında Drau Nehrinin aktığı bir vadiydi. Vadi boyunca 7000 Kafkasyalı mülteci dağınık vaziyette çadırlarda ya da ormandan kestikleri ağaçlardan yaptıkları derme çatma barakalarda yaşıyorlardı. Savaşın bitiminden sonra bu bölge İngiliz kontrolünde kalmıştı. Mülteciler bu kampta örgütlü bir yaşam sürüyorlardı. Kampta kalan mültecilerin lideri General Sultan Kılıç Giray idi. Kılıç Giray 11 Mayıs 1918 yılında kurulan Kafkasya Cumhuriyeti ordularında komutanlık yapmış önemli bir vatanseverdi.
1896 yılında Kafkasya’da doğan Kılıç Giray, Kafkasya Cumhuriyeti Ruslar tarafından yıkılınca ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Türk vatandaşı idi.
Yalta Anlaşması sonucu, Avrupa’ya kaçan Rus vatandaşı mültecilerin geri iade edilmesi gerekiyordu. Hiç bir mülteci İngilizlerden Kafkasyalıları Ruslara teslim etmek gibi bir tavır beklemiyordu. Çünkü herkes biliyordu ki, Stalin esir düşen, her ne sebeple olursa olsun düşmanla iş birliği yapan, Ruslara karşı direniş hareketindekilerin bulundukları yerde öldürülmeleri emrini vermişti.
Ancak İngilizler, Ruslarla ters düşmektense 7000 Kafkasyalıyı feda etmeyi tercih ettiler.
28 Mayıs’ta kampa gelen emir gereği 7000 mülteci Rus otoritelerine teslim edilecekti! Bu karar önce General Sultan Kılıç Giray’a ‘Komutan, siz şu anda Rus vatandaşı olmadığınız için serbestsiniz. Ancak kampta bulunan mültecileri teslim etmek zorundayız, lütfen zorluk çıkarmayınız’ diye sözlerini bitirdiğinde Kılıç Giray’ın cevabı İngiliz komutanı için çok şaşırtıcı olmuştur:
‘Bu insanlar benim soydaşlarım, ben onlarla kader birliği yaptım. Sonu ölümde olsa ben onları terk edemem. Onların önünde ben gideceğim.’
İngilizler aralarında Kılıç Giray’ın da dahil olduğu Kafkas asıllı subayları bir araca bindirerek Ruslara teslim ettiler.
Daha sonra ise mülteciler getirilen kamyonlara zorla bindirilip karşıda bekleyen Ruslara teslim edilmeye başlandı. Daha önceden de olduğu gibi Ruslar geleni hemen kurşuna diziyorlardı. Bu nedenle Rus’lara bu zevki tattırmamak için kendilerini çocuklarıyla birlikte Drau Nehrinin azgın sularına atmaya başladılar. 28 Mayıs sabahında başlayan teslim edilme işlemi akşama kadar sürdü. Binlerce insan kendini ırmağa atarak ölümü tercih etti.
Manzara o kadar korkunçtu ki, bazı İngiliz askerleri bile bu manzaraya isyan ediyordu. İngiliz askerlerinin göz yumması sonucu bazı mülteciler ormana kaçıyordu. Kaçabilen mülteci sayısı çok azdı. Bunlar da o zamanlar genç ve çoğunlukla aileleri yanlarında olmayan bekar insanlardı.
Drau’dan kurtulan insanlardan birkaç tanesi ile yüz yüze konuşma imkanı buldum. Bunlardan biri 2004 yılında vefat eden Musa Ramazan amca, diğeri de halen Amerika’da yaşayan Natho Kadir amcadır. Yine halen İstanbul Tuzla’da KASEV isimli huzurevinde (Tel: 0.216. 493 57 21) kalan 101 yaşındaki Sefer Aymergen’dir. Görüşmek isteyenler için yaşını göz önüne alarak soru sormalarını rica ederim. Yine Basketbolcu Mehmet Okur’un anneannesi de bu katliamlardan kurtulanlardandır.
Rus otoritelerine teslim edilen Kafkasyalı mültecilerden ne yazık ki, vatanına dönebilen olmadı. Hemen oracıkta kurşuna dizildiler. Böylece, İkinci Dünya Savaşında zalim Stalin tarafından yok edilen mazlumlar arasına 7000 Kafkasyalı Müslüman da dahil oldu.
Ruslar, General Kılıç Giray ve arkadaşlarını Moskova’da kurdukları göstermelik mahkemede yargılayarak kurşuna dizdiler.
‘Batı Avrupa Müslümanları Cemiyeti’ 28 Mayıs 1960 tarihinde oraya bir anıt dikmişti.
Anıtta Almanca şu ibare yazılıdır:
‘Burada 1945 yılının 28 Mayısında 7000 Kafkasyalı, kadınları ve çocuklarıyla Sovyet otoritelerine teslim edildiler ve İslamiyet’e olan sadakatleri ile Kafkasya’nın istiklali ideallerine kurban gittiler.’
Hepsine Allah rahmet eylesin.
