Filiz Aker olarak bilinen eski mankenin kütükteki isminin Fatma Kıraraz olması bir karartma olabilir mi? Filiz Aker’in aile erkeklerinin ‘Bayer’ soyadını taşımaları, Filiz Aker’in hem ismi hem de soyadının neden farklı olduğunu anlaşılmaz kılıyor. Eğer kızlık soyadını taşısaydı ‘Kıraraz’ değil ‘Bayer’ soyadını kullanması gerekecekti. Dolayısıyla ‘Kıraraz’ soyadının evliliğinden bakiye olduğu ortaya çıkıyor. Nitekim Filiz Aker’in yeğeni, abisinin kızı Dilek Bayer, “Halanız kaç kez evlendi” sorusuna “İlk eşi Yavuz Bey’di. Aydın Bey ise hayat arkadaşıydı” cevabını veriyor. Muhtemelen bu iki isimden birisinin soyadını taşıyor olmalıydı.
Cinayetle ilgili ilk yazımda cinayette üçüncü şahıs olabileceğini gündeme taşımış, ikincisinde ise bu cinayette CIA parmağı olabileceğini belirtmiştim. İtiraf ediyorum; ne alâka? diyenlerin sayısı hayli fazlaydı. Hatta bazı gazetelerde bu iddiayı yalanlayan sipariş haberler yaptırıldı.
Şimdi her ikisi de toprağın altında olan maktullerin iş ve sosyal ilişkileri, görüşmeleri, arkadaşları mercek altında. Sosyal medya kılı kırk yaran performans gösteriyor. Bu nedenle kısa sürede kamuoyunun bilmediği bir şey kalmayacak gibi.
Fatma ‘Kıraraz’/Filiz Aker’in ailesi aslen Yozgat Boğazlıyanlı. Bayer ailesi 9 kardeş. Kardeşlerden Emrullah Bayer annelerini öldürmüş. Aile adeta suç makinesi. Adam kaçırma, uyuşturucu, cinayet, gasp, suikast ne ararsanız var. Acımasız bir yapıları mevcut. Ölüme aşina oldukları kesin. Kimi tanıyorlarsa ölüyor. Filiz Aker’in ağabeyi Sümer Bayer’in söylediklerine göre; üç kardeşi kısa zaman aralıklarında ölmüş. Kardeşlerden Sadullah Bayer 2002 yılında öldürülmüş. 1987 yılında Yunanistan Devlet Başkanı papanderu’ya suikast girişimde adı geçenler listesinde olan diğer kardeş Cemil Bayer kalp yetmezliğinden ölmüş. Annelerini öldürdüğü bilinen Emrullah Bayer’de 1991 yılında kalp yetmezliği sonucu 40 yaşında vefat etmiş.
Cemil Bayer’in suikast girişiminden sonra çok yaşamaması, 1993’de kalp yetmezliğinden hayatını kaybetmesi, konuşmaması için ebediyen susturulmuş olabileceğini akla getiriyor. Aile bireylerinin ya ateşli silahlarla can vermesi ya da kalp krizinden ölmesiyle hayatlarını kaybetmesi çok düşündürücü değil mi?
Cemil Bayer’in bizzat abisinin açıkladığı Papandreu’ya suikast girişimiyle ilgili Türk basınında herhangi bir haberin olmaması dikkat çekici. Sadece 13 Mayıs 1986 tarihli Milliyet gazetesinde ATİNA MİLLİYET BÜROSU’ndan gönderilen haberde ‘Atina’da,silahlı 3 kişi yakalandı’ bilgisi verilmişti. Papandreu’ya saldırı korkusuyla Yunanistan güvenlik güçlerinin teyakkuza geçtiği kaydedilmişti. Bir diğer ayrıntı, yakalanan üç kişinin Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu’ya suikast kuşkusuyla yakalandıklarıydı.
19.01.2000 tarihli Hürriyet gazetesinde ‘Papandreu’nun kafasına silah dayandığı gece’ başlığıyla verilen söyleşide, o tarihte Yunanistan Dışişleri Bakanı statüsüyle Ankarayı ziyaret eden İsmail Cem’in sirtaki arkadaşı George (Yorgo) Papandreu, babası Yunanistan eski Başbakanlarından Andreas Papandreu’ya düzenlenen üç suikast girişimleriyle ilgili,
‘‘İlk suikast girişimi İsveç’e gittikten kısa bir süre sonra oldu. Kaldığımız evi kundakladılar. Kendimizi zor dışarı attık. İkinci girişimi de yine Stockholm’de yaşadık. Cuntaya karşı babamın kurduğu PAK örgütünün ofisindeydik. Binayı ateşe verdiler. Son anda itfaiye ekipleri bizi kurtardı. Daha sonra Kanada’da silahlı bir kişinin babamın peşinde olduğunu öğrendik. Polis gerekli tedbirleri alınca suikasti atlattık.’’ bilgisini vermiş ancak 1986’da Atina’da suikast silahlarıyla yakalanan üç kişiden söz etmemişti. Şimdi daha iyi anlaşılıyor ki Andreas Papandreu’ya Mayıs 1986’da suikast suçlamasıyla Atina’da tutuklanan üç kişiden biri Vatan Şaşmaz’ı öldürdüğü iddia edilen Fatma Kıraraz yani sahne adıyla Filiz Aker’in ağabeylerinden Cemil Bayer’dir. Bir Türkün yer aldığı suikast timinin yakalandığı günlerde Yunanistan’da 17 Kasım terör örgütü (N17)Türk diplomatlarına yönelik saldırılarda bulunuyordu. N17 terör örgütü Batı Avrupa’da terör faaliyetlerinin yaygın olduğu 1970’li yıllarda ortaya çıkmıştı. Bu dönem Avrupa’da Marksist ideolojiye dayanan terör faaliyetleri, devlet destekli gerçekleştirilen suikastler, adam kaçırma olayları ve bombalama eylemleri nin yaygın olduğu bir dönemdi. Örgütün temel felsefesi Marks’ın “eğer şiddet değişimin gerçekleştirilmesi için en etkili ve temel bir araç ise ve şiddet olmadan devrim başarılı olamayacaksa, şiddet makul ve meşru görülebilir” felsefesine dayanıyordu. ABD’i kendine düşman olarak gören örgüt , Yunanistan’ın NATO’ya katılmasına karşıydı. Örgüt Amerika’nın Yunanistan topraklarındaki üslerinin kaldırılmasını istiyor, Türkiye’nin Kıbrıs’taki askeri varlığını kaldırılmasını savunuyordu.Yunanistan’da orta ve üst sınıfın varlığını istemeyen örgüt, AB ile sıkı ilişkiler kurulmasına da karşı çıkıyordu. Marksist-Leninist ideolojiyi benimseyen örgüt, emperyalizm, kapitalizm, Amerika , Avrupa Birliği ve NATO karşıtı söylemleriyle tanınıyordu. 1986- 1987 Ege Denizi Kıta Sahanlığı Bunalımı ve DAVOS Sürecinin yaşandığı yıllardı. Andreas Papandreu Başbakan olduğu dönemde karısından boşanıp kendisinden 40 yaş küçük bir hostesle evlenmişti. Papandreu, içte ve dışta sürekli Türk tehdidini ön plana çıkararak kamuoyunun dikkatini iç sıkıntılardan çok dışarıya yöneltmeye uğraşan bir siyaset izliyordu.
Vatan Şaşmaz ve Filiz Aker cinayetinin daha çok bilinmeyeni var, bu hamur daha çok su kaldırır deyiminde olduğu gibi bu cinayetten daha çok senaryo daha çok komplo teorisi çıkar.
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com
