KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. ULUSLARARASI HUKUKTA DEVLETLERİN SİLAH KULLANABİLECEĞİ HALLER, GÜVENLİK KONSEYİ VE NATO

ULUSLARARASI HUKUKTA DEVLETLERİN SİLAH KULLANABİLECEĞİ HALLER, GÜVENLİK KONSEYİ VE NATO

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 13 dk okuma süresi
341 0

Üçüncü Bölüm
BM Andlaşmasının kuvvet kullanma yasağına getirdiği dört istisna vardır; Güvenlik Konseyi çalışmaya başlayana kadar geçerli olan istisnalar, II.Dünya Savaşı’nda düşman olan devletlere karşı girişilecek eylemler, Meşru Savunma, Güvenlik Konseyi kararıyla uygulanan zorlama önlemleri. Bunlardan ilk ikisi hiç başvurulmamış ve bundan sonra da başvurulmayacak olan istisnalar. Meşru savunmaya diğer iki yazıda değinmeye çalışmıştık ( https://kafkassam.com/uluslararasi-hukukta-devletlerin-silah-kullanabilecegi-haller.html ve https://kafkassam.com/uluslararasi-hukukta-devletlerin-silah-kullanabilecegi-haller-self-help.html ) . Zorlama önlemlerini de bu yazıda açıklamaya çalışacağız.
BM’nin kurumsal yapısı ve çalışma usülleri kolektif barış ve güvenlik anlayışı ile savaş sonrası dünyanın siyasi gerekçelerine göre düzenlenmiştir. Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından başlıca sorumlu organdır. Bu hususun sağlanması için Andlaşma md.24’te Konseye devletler adına yetki kullanma hakkı tanımıştır. BM Andlaşması md. 24/1 “Birleşmiş Milletler’in üyeleri, örgütün hızlı ve etkili hareket etmesini sağlamak için uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında başlıca sorumluluğu Güvenlik Konseyi’ne bırakırlar ve bu sorumluluk gereğince görevlerini yerine getirirken Güvenlik Konseyi’nin kendi adlarına hareket ettiğini kabul ederler. Konseyin barış ve güvenliğin korunması hususunda yetkisi münhasırdır; bir başka organ, kuruluş veya devletle paylaşmaz. BM’nin alanına giren her türlü konuyu tartışma, karar alma yetkisine sahip olan Genel Kurul, Konseyin el koyduğu anlaşmazlık veya durumu tartışamaz, karar alamaz. Güvenlik Konseyi fevkalade yetkilerle donatılmış bir organ olup meşrû savunmada dahi Konseyin olaya ilişkin karar alması halinde devletin maşrû savunma hakkı sona ermektedir. BM’nin Güvenlik Konseyine bu kadar önem atfetmesinin sebebi barışa ve güvenliğe verdiği önemdir. Ancak yazıldığı dönemin şartları ve uluslararası sistemin gerçekleri dolayısıyla BM Andlaşması, büyük devletlere ayrıcalık tanımaktan kaçınamamış; ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa’ya daimi üyelik ve veto hakkı tanımıştır.

Bozulan Barış ve Güvenlik Ortamının Güvenlik Konseyi Tarafından Tekrar Tesis Edilmesi
BM Andlaşmasının VII. Bölümü (md.39-41) , barışa yönelik tehdit, barışın bozulması veya saldırı eylemleri durumlarında Örgütün başvurabileceği önlemleri belirler. 39. Maddeye göre, Güvenlik Konseyi barışın tehdit edildiğini, bozulduğunu ya da bir saldırı eyleminin gerçekleştiğini saptar ve uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için tavsiyede bulunur ya da 41 ve 42. maddeler uyarınca hangi önlemlerin alınacağına karar verir. Bu maddelere göre Güvenlik Konseyi uluslararası sorunları çözmek için temel olarak uygulayabileceği 3 yöntemin olduğu görülmektedir. Bunlar diplomatik yaptırımlar, ekonomik yaptırımlar ve askeri yaptırımlardır. Burada dikkat edilmesi gereken husus Güvenlik Konseyi, md 39’a göre saptamada bulunduktan sonra tavsiye kararı veya zorlayıcı karar almak için ikinci bir oylama daha yapacak olmasıdır. Yani saptama kararı çıkmış olsa bile tavsiye ve zorlayıcı kararı almak zorunda değildir, daimi üyeler veto haklarını kullanabilirler. Daimi üyelerin kendilerinin veya müttefiklerinin taraf olduğu olaylarda veto hakkını kullanmaktan çekinmemesi barışın bozulduğuna ilişkin karar sayısının bile hayli az olmasına neden olmuştur.
Diplomatik Yaptırımlar: Diplomasi uluslararası ilişkilerde bir dış politika aracı olduğundan taraflara uzlaşma için çağrı yapmaktan, diplomatik ilişkilerin askıya alınması veya teşkilattan çıkarmaya kadar birçok yöntem uygulanabilmektedir.
Ekonomik Yaptırımlar: Diplomatik yaptırımların çoğu kez prestij kaybettirmekten ileri gidememesi ekonomik yaptırımlara daha sık başvurulmasını gerektirmiştir. Ekonomik yaptırımların en önemlisi sorun çıkaran devlet ya da devletlere ekonomik ambargo uygulamasıdır. Ancak burada da güçlü devletler ambargoyu delmekte sakınca görmemekte ve yaşanan yolsuzluklar örgüte olan güveni sarsmaktadır.
Askeri Yaptırımlar: Askeri yaptırımlar; silah ambargosu ve askeri müdahaleyi içerir. Silah ambargosu kararları da rahatça delinen yaptırım kararlarındandır. Hali hazırda Dünyada silah ihracatında ilk sıraları Güvenlik Konseyi daimi üyeleri tutmaktadır. BM anlaşmasının 42’nci maddesi uluslararası sorunların çözümünde ekonomik ve sosyal yaptırımların sonuç vermemesi durumunda kara, hava ve deniz kuvvetleri aracılığıyla askeri güç kullanımına izin vermektedir. Fakat sözleşmede belirtilen antlaşmalar çoğunlukla gerçekleştirilemediği için Güvenlik Konseyinin bu güne kadar uyguladığı askeri önlemlerin hiçbirisini 42’nci maddeye dayandırmak mümkün olmamıştır. Bundan sonra da md. 42’ye dayandırma ihtimali yoktur.
Güvenlik Konseyinden askeri müdahale kararı çıkması halinde Konseyin kendine ait askeri birliklerinin olmayışı sorunu ortaya çıkacaktır, zira andlaşmada belirtilen diğer andlaşmalar yapılamadığı için Örgütün askeri kuvvetleri mevcut değildir. Bu sorun üye devletlerden askeri yardımla aşılmaya çalışılsa da kuvvetler aidiyet konusunda ikilik yaşayacakları için tartışmalar halen devam etmektedir. Veto engelini aşabilen sınırlı sayıdaki olayda da md. 39’dan kaynaklanan devletlere kuvvet kullanma yetkisi verme yetkisini geliştirmiştir.
Vetolar dolayısıylar Güvenlik Konseyi hareketsiz kaldığında Genel Kurulu devreye sokan 3 Kasım 1950 tarihli 377 A sayılı “Barış İçin Birlik Kararı” ve yine hazır bir Birleşmiş Milletler gücünün oluşturulamamasından kaynaklanan boşluğu doldurmak için üye devletin rızasıyla işlev görecek barış gücü uygulamaları BM Andlaşması’nda öngörülmeyen ve fakat meşruiyeti artık tartışmalı olmayan uygulamalar haline gelmiştir. Ancak Güvenlik Konseyi hareketsizlik vb. kararlardan birisini alırsa ortada bir karar olacağı için bu yola başvurulamaz. Zaten bu yola da yalnızca onu ortaya çıkaran 1950 Kore krizinde başvurulabilmiş ve ilerleyen zamanda ABD ve Rusya aynı safta olmadıkça Genel Kurulun da barışın korunması için yapabileceği bir şey olmadığı anlaşılmıştır.
BM tarafından yapılan askeri harekâtların çoğunu barış operasyonları oluşturmaktadır. 1956’da Genel Kurul tarafından Süveyş krizi sonrası ateşkesi gözetmek amacıyla kurulan BM barış gücü operasyonları ihtiyaçtan doğmuş ad hoc buluşlardandır. Aslında Andlaşmada yer almamaktadır ama Andlaşmada öngörülen ortak güvenlik sisteminin hızla ve daha tam olarak kurulmadan çökmesi, bu ortak güvenlikten çok farklı yolun ortaya çıkmasına neden olmuştur. BM’nin tanımına göre barış gücü, çatışma ve savaşlardan olumsuz etkilenmiş ülkelere sürdürülebilir barış ortamına dönmeleri doğrultusunda yapılan yardım ve destek faaliyetlerinin tümüdür. Sanılanın aksine sıcak bir çatışma bölgesine gidip çatışmayı durdurmaya çalışmak barış gücünün öncelikli amacı değildir. Barış gücü görevleri daha çok sıcak çatışmanın durmasından ve ateşkes ilanından sonra Genel Kurul veya Güvenlik Konseyi kararıyla devreye girer. Zira Bosna’da henüz ateşkes ilan edilmemişken barış güçlerinin ülkeye girmesi ve faaliyete başlamasından dolayı büyük acılar ve kayıplar yaşanmıştır. BM kuvvetleri kendilerine doğrudan bir saldırı olmadığı ve çatışmayı durdurma emri almadıkları için olaylara müdahale etmemişler, silahsızlandırılan Boşnak halkı Sırplarca katledilmiştir.

BM Andlaşması madde 24 gereğince Birleşmiş Milletler’in üyeleri, örgütün hızlı ve etkili hareket etmesini sağlamak için uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında başlıca sorumluluğu Güvenlik Konseyi’ne bırakmak zorunda kalmışlardır ancak kınamaktan veya durum tespitinden öteye gitmeyen çoğu Konsey kararı da vetolar dolayısıyla hayli geç çıkmaktadır. Dünyanın gözü önünde yaşanan bir çok insanlık dramında Güvenlik Konseyinin doğrudan askeri müdahale kararı bir yana barışın bozulduğu kararı alması için bile yılların geçmesi ve acıların dayanılmaz boyutlara ulaşması gerekmiştir. Soğuk Savaş dönemi boyunca başını kumdan çıkartmayan Güvenlik Konseyi 1990’da Kuveyt’i işgal eden Irak’a karşı barışa zorlama operasyonu gerçekleştirilmiştir. Güvenlik Konseyinin bu hareketi uluslararası hukuk bakımından ve kendisine yüklenen misyon bakımından son derece uygun olmuştur. Ancak daha sonraki dönemlerde yaşanan olaylar karşısında daimi üyelerin kendi aralarında gösterdikleri çıkar çatışmaları nedeniyle benzer durumlarda bu tarz bir eylemde bulunamaması ya da Somali’ye düzenlenen operasyon gibi başarısızlık yaşanması konseyin prestijine zarar vermiştir. Bunun yanında 1999 yılında NATO’nun Kosova’ya BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan müdahale etmesi ve 2003 yılında ABD öncülüğündeki çok uluslu gücün Irak’a askeri müdahalesi sadece Güvenlik Konseyi’nin değil BM’nin de varlık ve meşruiyet sorunu ile yüz yüze kaldığının göstergesi olmuştur.
Ömer Gök
——————————————————
KAYNAKÇA
ASLAN, M.Yasin, Savaş Hukukunun Temel Prensipleri, TBB Dergisi, Y.2008, S.79, Ss.235-274
AYTOĞU, Çağatay Oğuzhan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararları Doğrultusunda İnsani Müdahale, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2016.
ÇAĞIRAN, Mehmet Emin, Uluslararası Örgütler, Turhan Kitabevi, Ankara, 2013
DURAN, Hasan, Yeni Bir Müdahale Şekli “İnsanî Müdahale” SDÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Y.2001, C.6, S.1, Ss.87-94.
KESKİN, Funda, Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanma: Savaş, Karışma ve Birleşmiş Milletler, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları, Ankara, 1998
KILINÇ, Doğan, Self Determinasyon İlkesinin Azınlıklar Açısından Değerlendirilmesi, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Y.2008, C. XII, Sa. 1-2, Ss.949-982
KÜTÜKÇÜ, M. Akif, Uluslararası Hukukta Self Determinasyon Hakkı ve Türk Cumhuriyetleri, Selçuk Üniversitesi SBED, Y.2004 S.12
PAZARCI, Hüseyin, Uluslararası Hukuk, Gözden Geçirilmiş 12. Baskı, Ankara, 2013
ŞÖHRET, Mesut, BM Güvenlik Konseyinin Uluslararası Güvenlik Sorunlarının Çözümünde Rolü Ve BM Teşkilatının Geleceği, http://www.bilgesam.org/Images/Dokumanlar/0-199-2014091015guvenlik-14.pdf
TAŞDEMİR, Fatma, Uluslararası Terörizme Karşı Devletlerin Ülkeleri Dışında Münferiden Kuvvete Başvurma Yetkisi, Doktora Tezi, Ankara, 2005

TOSUN, Fatih, Uluslararası Hukuk’ta “Kuvvet Kullanma ve Karışma” Kavramlarının Değişen Anlamı, Güvenlik Stratejileri Dergisi, Y.2009, S.09, Ss.89-118

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir