KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Türkiye’nin Ortadoğu politikası Mısır istihbaratını vurdu!

Türkiye’nin Ortadoğu politikası Mısır istihbaratını vurdu!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 19 dk okuma süresi
600 0

Yeryüzünde kendi halkıyla savaşan istihbarat örgütü görmek isteyen Mısır Muhaberatına baksın! Birinci Dünya Savaşı sonrasında Türk düşmanlarının nerede odaklandığını görmek isteyen Mısır’a baksın! Neden mi? Türklerin Ortadoğu’da nüfuzunu kırmak için, İngilizler, Kahire merkezli Arap Bürosu’nu kurmuşlardı. Türklerin eli armut toplamıyordu, Teşkilatı Mahsusa bakiyesi Mısırlılar üzerinden İngilizlere kan kusturan örgütlenmeleri ve eylemleri gerçekleştirdiler. İngilizlerin Arap Bürosu’nu kurmaktaki amaçları; Güney Afrika’dan Mısır ve Hindistan’a kadar geniş bir coğrafyada, kraliçenin sömürge kolonilerini birbirine bağlamaktı. İngiliz politikaları Dışişleri Bakanlığı (Foreign Office), Bahriye Bakanlığı, Savaş Bakanlığı, Hint Hükümeti ve Mısır’daki sömürge idaresi tarafından yürütüldü. Mısır’da İngiliz Dışişleri’ne bağlı bir Yüksek Komiserlik vardı. İngiliz Savaş Kabinesi’nde Donanma Bakanı olan Churchill, Çanakkale Savaşları’ndaki başarısızlığının bedelini hükümetteki görevinden ayrılmakla ödedi. Sonraki vazifesi, Sykes-Picot haritası hazırlanırken Kahire’ye gidip, İngiliz politikalarını yönetmekti.

İngiliz istihbaratının 1916’da kurduğu Arap Bürosu’nun başarılı olması ile maalesef bugünkü Lübnan, İsrail, Ürdün, Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Mısır ve körfez ülkelerinin yer aldığı geniş bir alanı kaybettik. Bu coğrafyayı Türklerden koparan İngiliz-Hicaz ilişkileri; Arap Bürosu aracılığı ile Kahire ve Cidde istihbarat birimleri üzerinden yürütüldü. Kahire’deki Arap Bürosu, Ortadoğu’daki istihbaratın toplandığı ve analiz edildiği ve bu bilgilerin politikaya dönüştürüldüğü bağımsız bir merkezdi. Pratikte Arap Bürosu, personeli ve operasyon şekilleri ile tek başına karar verebilecek kadar dönemin şartlarına göre eşsiz bir güce sahipti. Personelinin bir kısmı, diğer istihbarat teşekküllerinden ve ikinci derecede önemli birimlerden devşirilmişti. Mühendislerden (özellikle jeolog), gazetecilerden ve arkeologlardan, askeri rütbe taşıyan pek çok sivilden, akademi dünyasından ve elit İngiliz üniversitelerinin mezunlarından oluşturulmuştu. İngilizlerin Mısır istihbaratı üzerindeki etkileri Amerikalılar bölgeye gelinceye kadar kesintisiz sürdü. Dolayısıyla Mısır istihbaratının güvenlik konseptini, politikalarını ve çalışma ilkelerini İngilizler belirledi.

Günümüzde Mısır’da; Mısır Genel İstihbarat Başkanlığı (Al-Mukhabarat al-‘Ammah), Idarat al-Mukhabarat al-Harbyya wa al-Istitla (Askeri İstihbarat ve Keşif Dairesi) ve Al-amn al-Watani (Genel Anayurt Güvenliği) olmak üzere üç önemli istihbarat örgütü bulunuyor. İç güvenlik üç istihbarat örgütünün sorumluluğundadır.(1) Mısır istihbarat servisinin kurulmasını 1954’te Cemal Abdül Nasır ve Zakaria Mohieddin (Zekariya Muhiddin) gerçekleştirdi. Muhyiddin, Hür Subaylar içinden Cemal Abdül Nasır’dan sonra içişleri bakanlığı yapmış ikinci isimdi. Mısır Muhaberatı’nın varlığının temel felsefesi, Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA’e (rakip değil) paralellik arz etmesidir. Zira Hür Subaylar’ın 1952 devrimi öncesinden itibaren ABD ile CIA’nin adamları üzerinden görüştükleri göz önüne alındığında Cemal Abdül Nasır ve arkadaşları böyle önemli bir kuruma mutlaka ihtiyaç olduğu kanaatine vardılar. Birbiriyle ilintili birçok nedenden ötürü 1952 devrimi hükümetlerinin, Mısır halkına, milli istihbaratın öncelikle ‘görevlendirmek ve ortaya çıkarmak’ gibi en önemli iki ayağıyla ilgilendiği düşüncesini vermesi doğaldı. Yani istihbarat organları, Mısır’a hizmet edecek Mısırlı veya yabancı casusları görevlendirirler ve aynı zamanda Mısırlı veya Mısırlı olmayan casusları ortaya çıkarırlar.
Bununla birlikte Mısırlılar, Muhaberat’ın sadece çalışma hayatlarında değil gündelik hayatlarında da var olduğu konusunda neredeyse hemfikirler. Mısırlıların böyle bir kanaate varması, teşkilatın gücünden ve en ünlü başkanlarından (zalim kişiliğiyle tanınan) Salah Nasır dönemindeki nüfuzuna dair duyumlarından kaynaklanıyordu. Teşkilata çeşitli sorumluluklar isnat edilmesinin de bu kanaatte payı oldu. Çoğu darbe komplosunu ortaya çıkarması veya sözgelimi 1965’te Müslümanlar Kardeşler (İhvan) cemaatiyle savaştaki belirgin rolü en önemli sorumluluklardandı. Mısır Muhaberatı’nın tek hedefinin İhvan olduğunun kanıtı, aynı teşkilatın cumhurbaşkanı Enver Sedat ve başka isimlerin öldürüldüğü 1981’deki darbe girişimini ortaya çıkaramamasıdır. Zira bu darbe girişimi İhvan dışında bir grup tarafından yapıldı ve Muhaberat’ın tek görevi İhvan’ı takip etmekti.(2)
Nasır ayrıca, askeri istihbarat teşkilatını kurmuş ve Kemal Ur’u başkanlığına getirmişti. Enver Sedat bu kurumu tamamen ortadan kaldırmış, Hüsnü Mübarek ise iktidara gelmesinden kısa süre sonra tekrar etkinleştirmişti. Salah Nasır 1957’den 1967’ye kadar Genel İstihbarat Dairesi (GİD) Müdürlüğünü yürüttü. Nasır’ın gözetimi altında, kendi binasına taşındı ve Radyo, Bilgisayar, Sahtecilik ve Kara Operasyonları için ayrı ayrı bölümleri kuruldu. Teşkilatın masraflarını karşılamak için, Nasır bir cephe örgütü olarak, görünürde bir ithalat-ihracat firması olan Al Nasr Şirketini faaliyete geçirdi. Bağımsızlıklarını kazanan Cezayir, Güney Yemen ve çok sayıda Arap ve Afrika ülkelerine yardımcı oldu. Mısır Dışişleri Bakanlığı dışişlerinde resmen sorumlu olmasına rağmen; Genel İstihbarat Dairesi; Cemal Abdül Nasır’ın anti-emperyalist politikalarının bir parçası olarak birçok Arap ve Afrika ülkesinde bağımsızlık hareketlerini destekledi.
1993’den Ocak 2011’e GID başkanı olan Tümgeneral Ömer Süleyman, çeşitli vesilelerle İsrail, ABD ve Gazze’ye eski Mısır Devlet Başkanı Mübarek tarafından delege olarak gönderildi. Mursi iktidara gelmeden önce eylemlerin artması üzerine Hüsnü Mübarek Mısır İstihbarat Örgütünün (EGIS) başkanı ve CIA’nın tescilli istihbarat elemanı Ömer Süleyman’ı başkan yardımcılığına getirmişti. Ömer Süleyman ortak istihbarat çalışmaları yürüttüğü İsrail ve Amerika için iyi bir tercihti.(3) Ömer Süleyman Mısır Başkan Yardımcısı olarak atandı ve ardından Mübarek Mısır devrimi sırasında istifa etmek zorunda kaldı, eski cumhurbaşkanı istifasından sonra 31 Ocak 2011’de Tümgeneral Murad Muwafi, GID direktörü ilan edildi. Daha sonra Muhammed Raafat Shehata görevi devraldı. General Muhammed Ahmed Fareed El-Tohami yerine, Muhammed Morsi tarafından Muhammed Raafat Shehata, Mısır istihbarat teşkilatının başkanı olarak atandı.

Temmuz 2013 yılında, 2012 -2013 Mısır Protestoları sonucunda, Mohamed Raafat Shehata geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur tarafından görevden alındı ve yerine General Mohamed Ahmed Fareed atandı. Sisi döneminde Mısır istihbarat birimlerinin İsrail istihbaratı ile Mübarek döneminde olduğundan daha fazla işbirliği yaptığı biliniyor. Darbeci Sisi ve kadrosu; Hamas’ı İhvan’ın Filistin kolu olarak gördüğünden MOSSAD işbirliğini ön planda tuttu.(4) Ancak bir türlü dikiş tutturamadılar. 31 Aralık 2015’te Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi son bir yılda 22 üst düzey istihbarat şefini emekliye sevk etti. Görevden alınanlar arasında İstihbarat başkanlığı için adı geçen Ahmed Hasan Seyyid Abdülhamid ve kurumda en üst rütbeli konumunda olan Usame Cabir Muhammed Abdullah, İbrahim Salahaddin Muhammed Carhi ve Hişam Muhammed Ebu Halil’in de isimlerinin yer alması dikkat çekti.

Emekliye sevk edilenlerden İzzettin Abdurrahman Fevzi’nin ise sağlık nedenleriyle görevine son verildi. Geçen 30 Ekim’2015’te Sina’da yere çakılan ve 224 kişinin öldüğü Rus yolcu uçağının istihbarat zaafı nedeniyle düşürüldüğü ileri sürülmüştü. Devlet Başkanı Sisi’nin genel müdür konumundaki 12 istihbaratçıyı bu sebeple görevlerinden aldığı ileri sürüldü. Ayrıca görevden almalara sebep olan diğer bir konunun ise yaklaşan ‘Tahrir Devrimi’nin 5. yıldönümü gösterileri olduğu belirtildi. İhvan-Müslimin (Müslüman Kardeşler) taraftarları ile sol ve liberal gençlerden oluşan 6 Nisan Hareketi üyelerinin eylem yapacaklarını sosyal paylaşım ağından duyurmasını engellenememesini de istihbaratçıların başını yaktığı gelen haberler arasında. Öte yandan Cumhurbaşkanı Sisi, askeri müdahalenin ardından göreve geldiği 2013 yılında da yaklaşık 20 üst rütbeli askerin görevine son vermişti.(5)

Ortadoğu’nun kilit ülkelerinden Mısır, 26-28 Mart tarihlerinde gerçekleştirilecek devlet başkanlığı seçimleri öncesinde önemli siyasi gelişmelere sahne oluyor. Terör örgütü DEAŞ’ın özellikle Sina Yarımadası’ndaki düzenlediği saldırılar ve buna karşı ordunun operasyonları sürerken, Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el Sisi 21 Aralık 2014’ten beri bu pozisyonda olan istihbarat şefi Halid Fevzi’yi görevden aldı, yerine Başkanlık Ofisi Müdürü General Abbas Kamil’i getirdi. Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’, Özel Kalem Müdürü Abbas Kamil’i Genel İstihbarat Servisi’nin başına geçici olarak ataması, görev değişikliğinin ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Mısır’ı da kapsayan Ortadoğu turundan hemen önce gerçekleşmesi dikkat çekti. Mısır istihbarat kuruluşu Genel İstihbarat Servisi’nin bu ülkenin Washington yönetimi ile ilişkilerinde önemli bir kanal olduğundan Halid Fevzi’nin bu süreci iyi idare edemediği yorumları yapılıyor. Eğer iddialar doğru ise bazı Amerikalı yetkililer, Halid Fevzi ile çalışmakta zorlanmış. Fevzi özellikle yabancı yardım kuruluşlarına karşı sert ve şüpheci tutumu ile dikkat çekmiş.

Fevzi için; “Değişken, komplocu ve ABD-karşıtı şüpheleri olan biriydi. 2011’deki ayaklanmanın iç sorunlardan ziyade dışarıdan bir komplonun sonucu olarak meydana geldiğine inanıyordu” değerlendirmeleri yapılıyor. Yerine geçici olarak atanan Abbas Kâmil daha ılımlı bir isim olarak tanınıyor. Cumhurbaşkanı Sisi’nin özellikle dış politikada önemli zorluklarla karşı karşıya olmasının faturasının Fevziye çıkarılmasında, Nil Nehri’ne yapılmakta olan büyük bir baraj inşasından ötürü Mısır ile Etiyopya arasında yaşanan anlaşmazlık etkili oldu. Mısırlı uzmanlar, Etiyopya’nın barajının nehir suyundaki Mısır’ın payını azaltacağını savunuyordu. Bir diğer konu da; istihbarat şefinin tasfiyesinin New York Times’ın 7 Ocak’ta yayınladığı ABD hükümetinin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasının Mısır’daki yansımaları ile ilgili haberi sonrası Mısır’da başlatılan soruşturmaya denk gelmesi. New York Times, Mısır hükümetinden kimliği belli olmayan bir kaynağın sağladığı tapeleri haber yapmıştı. Bu tapelerde bir Mısırlı istihbarat yetkilisi ülkedeki önde gelen televizyon sunucularını telefonla arayarak, “Kamuoyuna açık bir şekilde İsrail’i kınayacağız, ama bizce Kudüs meselesi çok önemli değil, izleyicilerinizi buna ikna edin. Ramallah’ın Kudüs’ten ne farkı var” dediği iddia edilmişti. Görevden alınan 61 yaşındaki Halid Fevzi, tümgeneral rütbesindeydi ve 1991’deki Körfez Savaşı’nda bölgede konuşlandırılmış Mısır birliklerinde görev yapmıştı.(6)

Halid Fevzi Aralık 2014’te istihbaratın başına geçmişti. General Fevzi, birkaç yıldır Genel İstihbarat Servisi’nin üzerinde çalıştığı Filistin uzlaşısı dosyasında aktif rol oynamış, bir kaç ay önce de Ramallah’taki Filistin Yönetimi ile Gazze’deki Hamas arasındaki sorunların giderilmesi için çalışmıştı. Ancak gözlemcilere göre Kahire Anlaşması’nın imzalanmasından aylar sonra bugün uzlaşının halen sağlanamaması General Fevzi’nin görevden alınmasının ardında yatan sebep olabilir. Fevzi’nin yerine atanan Başkanlık Ofisi Müdürü Abbas Kamil, daha önce Sisi’nin Askeri İstihbarat Müdürlüğü görevini sürdürdüğü sırada onun yardımcılığını yaptı. Daha sonra Sisi’nin Mursi hükümetinde Savunma Bakanı olarak görev yaptığı dönemde de büro müdürlüğü görevini üstlendi. Kamil, Sisi’nin Cumhurbaşkanı olmasının ardından Başkanlık Ofisi Müdürü görevine getirilene kadar onun arkasında birkaç kez göründü.

Özellikle Cumhurbaşkanı Sisi’ye çok yakın olduğu için Mısır’ın güçlü isimlerinden bilinen Kamil’in ilk ortaya çıkışı ise Sisi’nin yemini töreni sırasında oldu. Halid Fevzi’nin görevden alınma kararı, geçen ekim ayında Genelkurmay Başkanı Mahmud Hicazi’nin görevden alınmasının ardından Mısır’da yaşanan ve hassas noktalardaki güvenlik birimlerine yönelik yapılan yakın tarihli en büyük değişiklik. Fevzi’nin görevden alınma kararından günler önce ABD merkezli New York Times gazetesi Kudüs ve cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi konularda medyanın haberlerinin yönlendirilmesi konusunda bazı güvenlik birimleri arasında geçen telefon konuşmalarının sızdırıldığından bahsetmişti. Basında özellikle medya yönetimi dosyasında güvenlik birimleri arasında çatışmalar olduğuna dair doğrulanmamış haberler de çıkmıştı.(7)

Fevzi yaklaşık 4 yıl görevde kaldı. Halid Fevzi 1954’te kurulan Mısır İstihbarat Teşkilatı’nın 20’nci başkanıydı. Ülkede 25 Ocak Devrimi sonrasında teşkilatın başına getirilen üç isim (Murad Muvafi, Muhammed Refet Şahate, Muhammed Ferid Tuhami) bir yıldan fazla görevde kalmayı başaramamıştı. Teşkilatın başında yaklaşık 4 yıl kalmayı başaran Fevzi’nin yerine getirilen Cumhurbaşkanı Sisi’nin Özel Kalem Müdürü Kamil, başkanlığa geçici olarak atanan ikinci kişi olarak tarihe geçti. Fevzi’nin başkanlığı döneminde İstihbarat Teşkilatı, biri içeride, diğerleri dış ilişkilerde 4 önemli konuda başarılı sonuçlar aldı. Binlerce dar gelirli aileye erzak dağıtımındaki çalışmaları, teşkilatın içerideki kayda değer başarısı olarak gösterildi. Mısır’ın Filistin’deki Fetih ve Hamas hareketleri arasındaki uzlaşı görüşmelerine ev sahipliği yapması ve uzlaşı anlaşmasında imzaların atılması teşkilatın dış ilişkilerdeki başarı hanesine yazıldı.
Ancak anlaşma tam olarak hayata geçirilemedi. Mısır İstihbaratı, Filistin uzlaşı görüşmelerinin dışında Hamas ile ikili konularda da görüşmeler yaptı. Bu temaslar sonucunda Hamas, Gazze ile Mısır sınırında 100 metre genişliğinde bir tampon bölge oluşturmayı kabul etti ve bu yönde çalışmalara başladı. Mısır İstihbarat Teşkilatı’nın dış ilişkilerdeki üçüncü başarısı olarak, Suriye’deki “Ceyşul İslam”, “Ceyş Ebabil” ve “Eknaf Beytulmakdis” adlı üç grubun Mısır’ın ev sahipliği ve Rusya’nın garantörlüğünde Şam’ın güneyindeki bölgede ateşkes sağlamaya yönelik 12 Ekim 2017’de anlaşmaya varması gösterildi.(8) Tüm bunlar Fevzi’yi başkanlıkta tutmaya yetmedi.
Mısır istihbaratı, Suudi Arabistan’ın desteğine, CIA ve MOSSAD’ın yönlendirmesine rağmen Ortadoğu ve Afrika’da Türkiye’nin önünü kesemedi. Türkiye; tüm engellemelere karşın Katar, Somali ve Sudan’da askeri üsler açtı. Hatta zaman zaman Mısır’da Türk casusu oldukları gerekçesiyle yoğun tutuklama kampanyasına rağmen gözle görülür bir delil ortaya koyamadılar. İslam dünyasında yıldızı parlayan ülke, firavun geleneğini sürdüren Mısır değil, her kıtada İslam’ın bayraktarlığını yapan Türkiye oldu. Dolayısıyla Sisi faturayı istihbaratına çıkardı. Kim ne derse desin, yükselen değer Türkiye’nin Ortadoğu politikası, Mısır istihbaratını vurdu! Sonuç ortada!
Bakınız:
1- https://fas.org/irp/world/egypt/index.html
2- Muhammed Cevadi/5 Ekim 2014 / http://www.aljazeera.com.tr/gorus/arap-baharinda-istihbaratin-rolu
3- https://odatv.com/misirin-kurtlarla-dansi-1002111200.html
4- http://misirbulteni.com/richard-falk-misir-ve-israil-istihbarati-isbirligi-icinde/
5- https://www.sondakika.com/haber/haber-misir-istihbaratinda-12-baskan-yardimcisi-gorevden-8020309/
6- http://www.hurriyet.com.tr/misirda-taslar-oynadi-40715987
7- https://turkish.aawsat.com/2018/01/article55373239/misirda-yeni-istihbarat-baskani
8- http://www.memleket.com.tr/misir-istihbarat-teskilatindaki-gorev-degisikliginin-sebepleri-1309829h.htm
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir