KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Türkiye insani yardım casusluğunu durdurdu!

Türkiye insani yardım casusluğunu durdurdu!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 13 dk okuma süresi
291 0

Size aktardığım satırlar bir yıl öncesinden, benimle birlikte tarihe tanıklık ediyorsunuz. Dolayısıyla bazı bilgileri zihninizde güncelleyiniz. Türkiye’nin Suriye’ye açılan 10 sınır kapısı mevcut. Bunlardan Gaziantep Karkamış’ta bulunan ve (o dönem) IŞİD denetimindeki Cerablus’a açılan kapı, Hatay Reyhanlı Cilvegözü’nden muhaliflerin denetimindeki Bab el-Hava’ya açılan kapı, Kilis Öncüpınar’dan muhaliflerin elinde bulunan Azez’e açılan kapı, yine devam eden Suriye İç Savaşı’nda Türkmenlere yardım götürmek amacıyla 08.02.2013’te faaliyete geçen, 214/ 217 nolu karayollarının kullanıldığı Kilis Elbeyli ilçesi dâhilindeki geçici açık Çobanbey sınır kapısı, Mardin Nusaybin’den PYD kontrolündeki Kamışlı’ya açılan kapı ve Şanlıurfa Akçakale’den PYD denetimindeki Telabyad’a açılan kapı halen açıktır ve faaliyettedir. Mardin Şenyurt’tan Derbesiye açılan sınır kapısı kapalı gözüküyor.

Şanlıurfa Ceylanpınar’dan, 1 Ocak 2014’te PYD’nin Cezire Kantonu’na bağlı Resulayn’ açılan sınır kapısı ile Şanlıurfa Mürşitpınar’dan PYD Kantonu Ayn el Arap yani Kobani’ye açılan sınır kapısı protokole göre sadece dini bayramlarda açılıyor. Diğer günlerde açık olup olmadığı tam bilinemiyor. Bu saydığım sınır kapıları yakınlarında CIA destekli bazı insani yardım kuruluşlarının devasa tesisleri yer alıyor. Bu tesislere bölgede görevli yetkililerin müdahale etmediği, bu örgütlerin tamamıyla denetimsiz bir faaliyet icra ettiği söylentisi yaygın. Zaten ABD ve Avrupa basınında bölgedeki istihbaratçı yoğunluğu ile ilgili birçok haber yer almıştı. Örneğin 10 Şubat 2014 tarihli Times gazetesi manşetinde, 900 kilometreden uzun Türkiye-Suriye sınırının ABD, İngiltere ve Avrupa’ya yönelik büyük bir güvenlik tehdidi olarak adı geçen ülkeler tarafından görüldüğünü, bu nedenle sınırın CIA, MI6 ve diğer Avrupalı istihbarat servislerinin ajanlarıyla dolu olduğunu belirtmişti. Buna benzer yüzlerce haber servisi yapılmıştı.

ABD’nin, paravan insani yardım kuruluşları aracılığıyla şimdiye kadar Suriye içinde irtibatlı olduğu kuruluşlara veya muhalif örgütlere 1 milyar dolar üzerinde insani yardım adı altında lojistik destekte bulunduğu iddia ediliyor. Washington’da kurulan Suriye Destek Grubu üzerinden Suriyeli muhaliflere aktarılmak üzere İncirlik Hava Üssü’ne gönderilen yardımlar, önce İncirlik üssüne indiriliyor buradan da Reyhanlı’daki Cilvegözü sınır kapısı veya Kilis’teki Öncüpınar güzergâhı üzerinden Suriye içlerine aktarılıyor. Suriyeli ABD patentli sözde muhalif örgütlere gönderilen lojistik malzeme genellikle Delaware Eyaletindeki Dover Hava Üssü’nden C-17 tipi bir askeri kargo ucalarıyla İncirlik Üssü’ne gönderiliyor. New York-New Jersey’e yakın Dover Üssü, ABD’nin yurt dışında ölen askerlerin cenazelerinin getirildiği ana üs. Amerikan kamuoyunda Dover Hava Üssü oldukça kötü bir şöhrete sahip.

11 Eylül saldırılarında ölen bazı kişilerin cesetlerinin bu askeri üste yakıldıktan sonra küllerinin çöpe gönderilmesi Amerika medyasında çok tartışılmıştı. Daha sonra da Irak ve Afganistan’da öldürülen bazı Amerikan askerlerinin, Delaware eyaletinde aynı zamanda hayvan ölülerini yakmak için kullanılan bir krematoryumda yakıldığı ortaya çıktı. Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon, 2001’den beri uygulanmakta olan bu işlemin durdurulduğunu duyurmuştu. Pentagon, Delawere eyaletindeki Dover Hava Gücü Üssü’nün bulunduğu Dover kentindeki krematoryumda olay açığa çıkana kadar en az 200 askerin yakıldığını açıklamıştı. Bu hava üssünün bulunduğu Delawere eyalet ismi, Türkçede kullanılan alavere dalavere deyimini ne kadar çok andırıyor değil mi? adında dahi meymenet yok! (Bkz. 13 Şubat 2016 / http://www.kafkassam.com/cia-yardimlari-ve-natonun-abdye-suriye-postasi.html )

Meydanı boş sanıp cirit atan insani yardım ajanlarına kötü haberi, İngiliz Times gazetesi veriyor. Gazete Türkiye’nin artan tasfiyeler kapsamında mültecilere yardım eden bazı uluslararası kuruluşları ülkeden uzaklaştırdığını yazdı. Bu ifadeden anladığım, mevcut hükümet işi sıkı tutuyor ve sahadaki denetimi sağlıyor. İnsani yardımcı casusların paçaları tutuşmuş! Times’ın Türkiye muhabiri Hannah Lucinda Smith’in Alanya’dan gönderdiği haber, kısmen İngiliz hükümeti tarafından finanse edilen bir yardım kuruluşunun Türkiye’deki faaliyetlerine son vermeye zorlandığı bilgisi ile başlıyor.

Söz konusu yardım kuruluşu, ABD merkezli International Medical Corps IMC’nin Gaziantep’teki büroları 20 Nisan’da basıldı. Yardım kuruluşunun aralarında bir İngiltere bir de İrlanda vatandaşının bulunduğu dört personeli sınır dışı edildi. Suriyeli 11 çalışan ise bir gözetim merkezine kondu, kendilerine ülkelerine geri gönderilebilecekleri söylendi. Haberde yetkililerin tüm IMC personelinin Türkiye’de izinsiz çalıştıklarını söyledikleri belirtiliyor. Haberde Gaziantep’in 6 yıldan uzun süredir Suriye’nin kuzeyinde faaliyet gösteren yardım kuruluşları için önemli bir merkeze dönüştüğü, hükümetin başta sınır bölgesinde bu kuruluşları dikkate almadığı son dönemde ise onlara kayıt olma ve personeli için çalışma izni alma koşulu getirdiği belirtiliyor.

IMC, Türkiye’deki faaliyetlerine 2012 yılında başlamıştı. Yardım kuruluşu, geçen yıl yaklaşık 85 bin Suriyeliye tıbbi ve sosyal hizmetler verdiğini açıklamıştı. Times, Gaziantep merkezli bir diğer Amerikan yardım kuruluşu Mercy Corps’un faaliyetlerinin de Mart ayında durdurulduğunu hatırlatıyor. Bazı Avrupalı yardım kuruluşlarının da aynı muameleye maruz kaldıkları, bazı yardım kuruluşlarının çalışanlarının artık operasyonların genişleyebileceği korkusu ile evden çalıştıkları yazıyor haberde. Times’a konuşan Suriyeli bir yardım kuruluşu çalışanı ise şöyle konuşuyor: “Gaziantep, sivil toplum kuruluşlarında çalışanları için büyük bir hapishaneye dönüşüyor. Kimse ne olup bittiğini bilmiyor.” Bazı Avrupalı yardım kuruluşlarının da aynı muameleye maruz kaldıkları, bazı yardım kuruluşlarının çalışanlarının artık operasyonların genişleyebileceği korkusu ile evden çalıştıkları yazıyor haberde. Times’a konuşan Suriyeli bir yardım kuruluşu çalışanı ise şöyle konuşuyor: “Gaziantep, sivil toplum kuruluşlarında çalışanları için büyük bir hapishaneye dönüşüyor. Kimse ne olup bittiğini bilmiyor.” (Bkz. http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-39788995 )

Kim bu İngiliz Times gazetesinin Türkiye muhabiri Hannah Lucinda Smith? Ortadoğu’daki çatışma ve toplumsal olaylarla ilgilenen sözde serbest çalışan bir gazeteci ve fotoğrafçı. Suriye’den rapor yayınlıyor ve 2013’ün başından bu güne savaşın bölgede yayılma riskini ve genişleme üzerindeki etkisini araştırıyor. Daha öncede Kosova, Brezilya ve İngiltere’den haber dosyaları hazırlayan Hannah Lucinda Smith, İstanbul’da yaşıyor. DHKP-C, PKK ve diğer yasadışı örgütlerle ilgileniyor. Gazetesine yazdığı haber başlıkları, “Ürkek Avrupa’nın gaddar ortağı” gibi provakatif bir mesaj taşıyor. Ön ismi Hannah, İncil’de geçiyor ve İbranice kökenli, ABD’de Kuzey Dakota’da bir köy adı. (Bkz. http://eng.majalla.com/author/hannah-smith)

Hannah Lucinda Smit’in sözünü ettiği International Medical Corps /Uluslararası Tıbbi Kolordu Uluslararası Sağlık Kuruluşu/ IMC olarak da bilinir. Gönüllü doktorlar ve hemşireler tarafından kurulmuş küresel bir insani yardım kâr amacı gütmeyen kuruluştur. Organizasyon, daha önce bulunmadığı yerlerde kendine güvenen, kendi kendine yeten tıbbi hizmetler ve altyapı yaratmak amacıyla afet rahatlığı sağlıyor, yetersiz bölgelere sağlık hizmeti sunarken, klinik kuruyor ve yerel sağlık çalışanlarını eğitiyor. Uluslararası Tıp Birliği, Afrika, Asya ve Orta Doğu’da bulunan 30 ülkede, savaş, çatışma, doğal felaket, açlık ve yoksullukla karşı karşıya kalan nüfusa yardımcı olmakta ve sürdürülebilir kalkınmanın temelini atmaktadır. Programları, Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID), USAID Uluslararası Afet Yardım Ofisi, Avrupa Komisyonu İnsani Yardım Departmanı (ECHO), Birleşmiş Milletler, Bill ve Melinda Gates gibi kamu ve özel kaynaklardan finanse edilmektedir Vakıf ve AmeriCares. International Medical Corps, Washington, DC, Londra, İngiltere ve Hırvatistan’daki Split’te bulunan diğer ofisleri ile Los Angeles’ta bulunuyor. Şu anda 30 ülkede 7.800’den fazla çalışanı ve binlerce gönüllü istihdam ediyorlar. (Bkz. https://internationalmedicalcorps.org/mission )

Times’ın, faaliyetlerinin Mart ayında durdurulduğunu haber verdiği Gaziantep merkezli bir diğer Amerikan yardım kuruluşu Mercy Corps; 1979’dan itibaren sahnede. Onunda yardım amacı IMC gibi. Mağdur toplulukların krizi fırsata dönüştürmesine yardım ettikleri iddiasındalar. Suriye’deki faaliyetleri IMC’den daha eskiye dayanıyor. Mercy Corps, çocuklara oyun alanları ve temiz su sağlamak için güvenli yerler inşa ediyor ve mültecilerin Suriye’de başlayan iç savaştan kaçmalarına yardımcı oluyor. Mercy Corps, toplumları felaketlerden kurtarmak, bunları daha güçlü toplumlara evirmek ve kendi yoksulluk çözümlerini bulmalarını sağlamak için 40’dan fazla ülkede çalışıyor. Ajans, Amerika’nın en etkili ve etkili hayır kurumlarından biri olarak biliniyor. Devasa bütçesi var. Son beş yılda, bütçesi kaynaklarından yüzde 87’den fazlası, dünyanın en zorlu bölgelerinde yardıma muhtaç ailelerin krizi fırsata dönüştürmelerine yardımcı olan programlara doğrudan tahsis edilmiştir. (Bkz. https://www.mercycorps.org/about-us/our-history )

Bu IMC, Mercy Corps ve diğer sözde yardım örgütleri, insani yardım kuruluşu kisvesiyle uluslararası bir kimlikleri olduğundan ayrıca merkezlerinin bulunduğu İngiltere ve ABD gibi ülkelerin diplomatik dokunulmazlık zırhlarına büründüklerinden, sınırdan casusların geçmesine kolaylıkla yardımcı olabildikleri gibi, kendi kontrolleri altındaki terörist gruplara her türlü lojistik desteğin yanı sıra militan kadroları da temin edebiliyorlardı. İşleri eskisi gibi kolay olmayacak. Türk istihbaratı bunların sahadaki hain faaliyetlerini biliyordu, belgelendirdi ve gerekeni yaptı. Bu ecnebi gizli servislerin kendilerini sakladığı sözde insani yardım kuruluşlarının defterlerinin dürülmesi, Türkiye’nin Suriye’de bunların arkasındaki devletlerle işbirliğini dondurduğu anlamına geliyor. Bu Suriye’de yeni bir operasyon anlamına geliyor. Bense konuyu bir yıl öncesinden gündeme taşımanın haklı gururunu yaşıyorum.

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir