KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Türkiye-ABD İlişkilerinde Fırat Kalkanı Psikolojik Savaşı

Türkiye-ABD İlişkilerinde Fırat Kalkanı Psikolojik Savaşı

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 9 dk okuma süresi
285 0

Türkiye Cumhuriyeti, hem IŞİD hem de PKK/PYD terörüne karşı yaklaşık 10 gün önce Surieye’ye Fırat Kalkanı isimli bir askeri operasyon başlattı. Askeri operasyonda Türkiye bazı grupları karada yönetirken bölgeyi obüs ve tank atışlarının yanı sıra hava harekatıyla kontrol altına almaya çalışıyor. Türkiye ilk önce Cerablus’a girdi ve daha sonra güneye yönelerek PKK/PYD’yi vurmaya başladı. 2013’ten beridir Türkiye ile Batı arasında yaşanan gerilim FETÖ’cü işgal girişimi sonrası Batı’nın aldığı FETÖ yanlısı tavır nedeniyle hat safhaya çıkmıştı. Ancak Türkiye ile Batı arasındaki çatışmaya Fırat Kalkanı Harekatı yeni bir boyut daha kazandırdı.

Batı, Türkiye’nin başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı’nı ilk başta desteklediğini açıkladı. Hatta harekatın ABD ile birlikte planlandığı iddia edildi. Bu süreçte Batı, Türkiye’nin Cerablus’tan batıya doğru hareket edeceğini, Cerablus’un güneyine inmeyeceğini ve PKK/PYD’yi vurmayacağını düşünüyordu. Ancak FETÖ’cü ve NATO’cu askerlerin tasfiye edilmesiyle milli kimliğine tekrar kavuşan TSK, Batı merkezli değil Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarı doğrultusunda hareket etti. Batı’nın Türkiye hakkında tahminlerini boşa çıkararak öncelikle PKK/PYD’yi vurdu ve Cerablus’u kontrol altına aldıktan sonra kentin güneyine doğru ilerlemeye başladı. Edinilen bilgilere göre TSK, en son 10 köyü PKK/PYD’den temizledi, Menbiç kentiyle arasında 11 km mesafe kaldı ve El Bab operasyonu için hazırlanmaya başladı.

Türkiye’nin bu stratejisi karşısında ABD verdiği desteği geri çekti. ABD’nin Ortadoğu ve Orta Asya’daki kuvvetlerinin komutanı yani ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Joseph Votel, Pentagon’da düzenlediği basın toplantısında, açıkça Türkiye’nin Cerablus’un güneyine yönelmesinden ve PKK/PYD’yi vurmasından sonra desteklerini çektiğini söyledi. Ayrıca CENTCOM, Hürriyet gazetesine gönderdiği bir açıklamada Suriye Demokratik Güçlerinin ana omurgasını oluşturan PKK/PYD’ye destek vermeye devam edeceklerini açıkladı. Votel, bölgedeki ABD destekli ayrılıkçı Kürt hareketine verilen desteği meşrulaştırmak için yardımları IŞİD’le mücadele için verildiğini iddia etti.

Votel’in açıklamalarının yanı sıra Amerika’dan Fırat Kalkanı Harekatı’na ilişkin çeşitli açıklamalar yapıldı. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Peter Cook, Türkiye’nin PKK/PYD’yi vurmasını kastederek IŞİD’in olmadığı bölgelerde çatışmaların kabul edilemez olduğunu söyledi. Daha sonra Amerika Savunma Bakanı Ash Carter, Pentagon’da düzenlediği basın toplantısında, Türkiye ile PKK/PYD’nin çatışmasına karşı olduklarını ve Türkiye’nin Cerablus’un güneyine değil batısına doğru hareket etmesi gerektiğini iddia etti. Carter açıklamasında Türkiye Cerablus’un batısına hareket ettiği takdirde destek vereceklerini açıkladı.

Amerika Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Kirby, Türkiye’nin terör örgütü IŞİD’in bulunmadığı (PKK/PYD’nin bulunduğu) bölgelere operasyon düzenlediğini söyledi ve Amerika olarak PKK/PYD’yi desteklemeye devam edeceklerini açıkladı. Son olarak Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Yardımcısı Ben Rhodes, Türkiye’nin Cerablus’un güneyine inmesine ve PKK/PYD’yi vurmasına karşı olduklarını vurguladı. Rhodes, sadece Türkiye’nin sınır bölgesini güvenlik altına almasını beklediklerini ifade etti. Amerika’dan yapılan açıklamaların yanı sıra Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, yaptığı açıklamada Fırat Kalkanı Harekatı’nın Kuzey Suriye’de çatışmaları tırmandıracağını söyledi.

Amerika’dan yapılan bunca açıklama üzerine Türk Dışişleri Bakanlığı da karşı bir açıklama yaptı. Açıklamada Fırat Kalkanı Harekatı’nın amacının belli olduğu, terörün Türkiye için tehdit olmaktan çıkarılacağı ve ABD’den PKK/PYD Fırat’ın doğusuna çekileceğine dair sözlerini tutmasını beklendiği vurgulandı. Yani bu açıklama ile Türkiye, “güneye ineceğiz, PKK/PYD terör örgütünü vurmaya devam edeceğiz, koridoru kurdurmayacağız ve Suriye’nin bölünmesine karşıyız” mesajını veriyordu.

Türkiye ile ABD arasında bir nevi diplomatik ve psikolojik harp süreci başladı. Bu sefer ABD, Türkiye üzerinde baskı kurabilmek için uluslararası medyaya Türkiye ile PKK/PYD’nin “çatışmazlık anlaşması” yaptığını ve her iki tarafın bu konuda garanti verdiğini servis etti. CENTCOM yetkilisi Albay John Thomas’ın açıklamalarında dayandırılan iddiaya Türkiye’den yalanlama geldi. Reuters’a konuşan Türk yetkililer iddiaların yalan olduğunu söyledi.

Amerikalı yetkililerin açıklamalarında dikkat çeken bir diğer nokta ise “Türkiye ve PKK/PYD ile beraber çalışmak istiyoruz” ve “PKK/PYD Fırat’ın doğusuna çekildi” sözleridir. Türk askeri yetkililerden yapılan açıklamada hem Amerikalıların bu açıklamalarının art niyetli olduğu hem de çatışmasızlık iddialarına karşı Türkiye’nin terör gruplarıyla bir araya gelmeyeceğini vurgulandı. Yani ABD’nin Türkiye ile PKK/PYD’yi yan yana getirme planları suya düştü. ABD’lilerin PKK/PYD’nin Fırat’ın doğusuna geçtiğine dair iddiaların ise bir saldırıyla yalan olduğu ortaya çıktı. “Fırat’ın doğusuna geçtiler” açıklamalarının yapıldığı saatlerde PKK/PYD, NATO silahları ile bir Türk tankına saldırdı ve 3 asker yaralandı. Ayrıca Türk tarafı PKK/PYD’nin nasıl silahlandığı konusunda çeşitli ihtimaller üzerinde durmakta. Örnek olarak Türk güvenlik kaynakları, Cerablus’ta Türk askerine yapılan saldırılarda NATO ülkelerine ait silahların ve mühimmatların kullanıldığı açıkladı.

Türk siyasi karar alıcılardan yapılan açıklamaya göre Türkiye, Cerablus’tan Azez’e uzanan 90 km’lik hattı IŞİD’ten temizledikten sonra bölgede 40 km güneye inecek. Bu sayede Türkiye hem Amerikancı-İsrailci koridoru engelleyecek hem de PKK/PYD’ye karşı sınır ötesinde de mücadele edecek. Ayrıca bu adımla Suriye’nin geleceğinde de söz sahibi olacak. Bu ise Batı’nın planlarına darbe vurulması demektir. Konuya ilişkin ileriye dönük kesin bir öngörüde bulunmak zordur. Çünkü her şey 4 Eylül’de Erdoğan-Obama görüşmesinden sonra netleşeceğe benzemektedir. Ayrıca Fırat Kalkanı Hareketi’ne ilişkin Rusya-İran-Suriye hattında olumsuz mesajlar gelmeye başladı. Bu Türkiye’nin Cerablus’a operasyon yapmasından öte operasyonda kullandığı militanların kimliğinin sorun yarattığını düşünüyorum. Ancak 3 Eylül’de Erdoğan-Putin ile görüşecek. Putin’in desteğini arkasına alan Erdoğan’ın Obama karşısında daha güçlü durabileceğini söylemek yerinde bir tespit olacaktır. Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekatı’nın gidişatında 3-4 Eylül tarihleri arasında yapılacak görüşmeler belirleyici olacaktır.

Operasyona dair ihtimaller ise Türkiye ya dediği gibi 90*40 km’lik bir bölgeyi kontrol edecek ya sadece sınır hattını güvenlik altına alacak ya da Suriye topraklarından geri çekilecek ve grupları dışarıdan destekleyecek. Ancak ilk seçenek dışındaki diğer iki seçenek bölgedeki tansiyonun düşmesinde kısa dönemli bir etki yaratsa da uzun vadede Türkiye’nin başına daha büyük sorunlar açacaktır. Türkiye, 90*40 planını uygularsa eğer kısa vadede bazı sıkıntılı süreçler yaşasa da orta vadeli birçok sorunu çözmüş olacaktır.

Amerika Araştırmaları ve Terör Uzmanı Emrah Kaya/ Kafkassam

Facebook- Twitter: @emrhky0407

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir