KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Türk Milliyetçiliğinin Öznesi ve Yönetim Becerisi!

Türk Milliyetçiliğinin Öznesi ve Yönetim Becerisi!

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 8 dk okuma süresi
276 0

Türk milliyetçiliği düşüncesinin sistematiğini oluşturan Ziya Gökalp Türk Milliyetçiliğini tanımlarken milletin işlevini ve toplumsal yapıdaki önemini açıkça ortaya koymuştur.
Türk Milliyetçiliğin merkezini teşkil eden husus milletin kendisidir, Milletleşme ise, kişiden şahsiyet, şahsiyetlerden topluluk, topluluklardan toplum, toplumlardan ise millet meydana gelir. Bu milleti meydana getiren itici gücün adı da Türk Milliyetçiliğidir.
Türk Milliyetçiliğidir her insanın kişisel olarak bulunduğu katkıları ile profesyonel yetenekleri değerlendirir, gelişmiş bir toplumsal düzeni kurma ülküsü çok dinamiktir. Türk Milliyetçiliği kayırmacılığı, aymazlığı, gayri milliliği ve yandaş anlayışını reddeder. Yandaşlık ve Kayırmacılık ve sosyal reddediş gelişmemiş ülkelerin düzenidir..

Türk Milliyetçiliğinin öznesi Ülkücülüktür, Türk Milliyetçiliğinin siyasal alanda temsili MHP’dir. Birilerinin hoşuna gitse de gitmese de durum budur. Tarihten bugüne Türklüğün var oluş iradesine katkı sunmuş her kişi, kurum, devlet, hadise MHP´nin genetik kodlarına işlenmiş ve bu durum semboller ve olaylara karşı alınan tavırlar aracılığıyla da bilahare görünür kılınmıştır.
Ülkücü Hareket, son 50 yılda Türk Milleti adına en çok bedeli ödemiş ve nice elli yıllarda da bedel ödemeye namzet harekettir. “Bedel ödeme” misyonu Ülkücülüğün reaksiyoner bir yapı değil, aksiyoner bir davasıdır ve “bedel ödeme” misyonu milleti için yapılan her uğraşı muhtevasında barındırır.
Bununla beraber, Türk Milliyetçililerinin sosyal bilimler alanında yeteri kadar entelektüel alt yapısı da vardır. Örneğin, sosyal bilimlerin babası olarak kabul edilen Türk Milliyetçiliğinin ve Atatürk’ün fikir ustası Ziya Gökalp hala sosyoloji alanında geçilememiştir.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket´in siyasi hayatı boyunca üstlendiği bütün sorumluluklar kriz dönemlerine denk gelmektedir. MHP bu üstlendiği bu rolleri devamlı surette siyasi ve toplumsal kırılmaları önleme ve iç ve dış güvenliği milletten aldığı yetki doğrultusunda giderme yönünde uygulamıştır. MHP´nin temsil ettiği milliyetçilik toplumu bir bütün olarak görmektir, MHP etnik temelli anlayışı ve etnik taassubu reddeder.
Türk milliyetçiliği; toplumsal kırılmalara sebebiyet verecek her türlü sosyal, ekonomik, etnik, mezhepsel yarılmalara karşı Türk siyasetini devamlı surette bütünleştirici bir çerçevede şekillendirmiştir.
Türk milliyetçiliğinin devamlı bir imdat valfi hükmünde hatırlanması onun manevi bir dinamik olmasından değil aynı zamanda da varlık sebebinden ileri gelir.
Mutlakiyet-Meşrutiyet-Cumhuriyet-Çok Partili Sistem çizgisi doğrultusunda Türk milliyetçiliği her zaman bu siyasi modellerde can simidi hüviyeti taşımıştır.
15 Temmuz sonrası süreçte de, MHP ve Yöneticileri, yeni bir yönetim modeli teşekkülünün oluşturulması, hem de Türk Milliyetçiliğini yeniden ayaklar altından başlar üstüne alınmasını sağlamışlardır.15 Temmuz´da sözde küresel imparator ABD başarısız olmuştur, Bu sebepledir ki, MHP kendini ve fikrini milli çıkarlarımız uğruna devlet için seferber etmiştir. Milliyetçilik fikriyle donanmış ve Ülkücü Hareket´in rehberliğinde ortaya çıkan bu seferberlik hali kişisel çıkarların ve parti menfaatlerinin çok ötesinde bir anlam dünyasına sahiptir.
Mesele bu seferberlik haline rehber olan Ülkücü Hareket mensuplarının bu anlam dünyasını kavrayabilme ve buna göre hareket edebilme meselesidir.
Tarihsel süreç, kırmızı alarm durumu yeşile döndüğünde ülkücülerin düzen tarafından tekrar kenara itildiğini göstermiştir. Bu kenara itilme durumu Ülkücüler nazarında devamlı surette bir “fedakarlık” olarak tanımlanmış ve bu yüksek tevekkül kimsenin görmediği bir şeref nişanesi olarak gururla taşınmıştır. Ancak gelecek vermek kadar adilane almayı da mecbur kılmaktadır..
Ülkücü Hareket devamlı mertler için köprü olmuş, mertlerle beraber namertlerin de üzerinden geçmesini ise “devletimiz, milletimiz sağ olsun” diyerek yüksek bir dava şuuruyla karşılamışlardır. Artık yönetim şahsiyetli mert ve net değişim ihtiyacından Ülkücüler ve Liyakatlı insanlar vazife başında olmalıdır. Ölmek yerine yaşamak, Ülkücülerinde hakkıdır.
Mazi-hal-ati kurgusunda, maziden hale bakılınca durum genellikle böyledir. Fakat ati artık böyle olmamalıdır. Türk Milliyetçiliğinin özel adı olan Ülkücülük ve onun taşıyıcısı olan bireyler Türk Milliyetçiliğinin bugün geldiği noktayı kişisel siyasi hırslara heba etmemeli ve Ülkücü dünya görüşünü popüler ve konjönktürel bir siyasi nesne olmaktan çıkarıp olması gerektiği gibi yegane özne konumuna getirmelidirler.
Bunun için gereken şey ilk olarak Ülkücü dünya görüşünden yoksun, temel dayanağı Yılışıklık, menfaat beklentisi, milliyetçiliği mevsimsel romantizmle algılayan kişi ve kurumlar ulvi fedakarlığımızın içini boşaltamaya çalışacaklardır. Kısaca hiç kimse bizim bugünde gelecekte de terbiye ve sabrımızı test etmesin.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket milli meseleler de kendi adına kar-zarar hesabı yapmaz, alacak-verecek ilişkisi içerisinde bulunmaz. Devletimiz adına kazanç olan her şey Türk milliyetçileri için de kazançtır. MHP milliyetçiliği romantizmden ve bir imdat valfi pozisyonundan çok ötelere taşımak iddiası üzerine varlığını konumlandırmalı, muhteviyatı itibariyle bir siyasi parti üstünde aksiyonunu korumalıdır.
“Türk Milliyetçisiyiz, Anayasal kurum ve kurallara saygılıyız, Toplumcuyuz, Milli Gelenekçiyiz, Şuurlu Demokrasiye Taraftarız, Ahlakçıyız, Bilimciyiz, Teknikçiyiz”
Türk Devleti millî kodlarını, millî kültürünü korumak mecburiyetindedir. Türk Milletinin her alanda başarılı olmasının yegane yolu, bilimsel eğitimdir. Gençlerimiz ile ilgili öncelik vermemiz gereken en önemli husus, şüphesiz modern eğitimdir, gelecekte eğitimli fertler çok fazla değer kazanacaktır.

Dolayısıyla milliyetçilik eğitim, yönetim ve bu sosyal kurumlarla alakalı bir ispattır. Milliyetçiliğin siyasal temsil noktası olan MHP´nin siyasette ve devlet yönetiminde aktif ve başarılı olması gerekmektedir. Zira Ülkücüler, çağın idrakine uygun yöntemlerle, münevver ilim adamları ile ülkesini yönetmeye hazırdır.
Fahri Yağlı
(Yazar-Öğretim Görevlisi)

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir