Türk ordusu İdlib’e girmeden çok önce yeni bir terör örgütü kuruldu. Her şeyden önce bu iddia Suriye’de serbest gazetecilik yaparken 2012’de El Nusra tarafından rehin alınan ve Katar’ın arabuluculuğu ile Ağustos 2014’te fidye verilerek bırakılan ABD’li gazeteci Theo Padnos’a ait. Theo Padnos, Suriye’nin İdlib kentinde ikinci bir IŞİD’in kurulduğunu, Suriye ordusunun Halep, Humus, Dera ve Şam kırsalında yenilgiye uğrattığı milislerin yeni örgütün içinde yer aldığını söylüyor. Fetih el Şam (eski adı El Nusra Cephesi) tarafından 2012-2014 yılları arasında Suriye’de esir tutulan ABD’li gazeteci Theo Padnos, Suriye’nin Türkiye sınırındaki İdlib kentinde yeni bir IŞİD kurulduğunu belirtiyor. Padnos’a göre, Suriye’nin farklı bölgelerindeki militanlar ülkenin kuzeybatısında toplandı ve ikinci bir IŞİD kurdu. Batılı ülkelerin sahada olan bitene göz yumduğunu savunan Padnos, “Batı basınının Suriye krizini aktarımının yetersiz ve önyargılı olduğunu, Suriye’den servis edilen haberlerin çoğunun yalan ya da bir kanıta dayanmadığını, bölgede ikinci bir IŞİD’in doğuşunun da görmezden gelindiğini kaydediyor.(1)

Buna benzer bir bilginin yeniden gündeme gelmesine ne demeli? Almanya’da seçilen ilk yabancı ve Türk toplumunun seçilen ilk Türk milletvekili Sevim Çelebi ile evli, Türkiye’de çalışan Alman gazeteci Jürgen Gottschlich; sol çizgide yayın yapan Berlin merkezli, die tageszeitung Verlagsgenossenschaft eG, kısa adı taz olan Tageszeitung’ gazetesinde yayınladığı “Die Arbeit geht erst richtig los” başlıklı makalesinde “Tıpkı Irak’ta Kürtler ile Şii merkezi hükümetin, petrol açısından zengin Kerkük için mücadele etmesi gibi, Suriye’de de bir tarafta Esad’ın birlikleri, Rusya ve İran, diğer taraftaysa ABD ve Kürtler, Suriye’nin petrol vilayeti Deyrizor için çarpışabilir. IŞİD birlikleri mağlup edildi ama Suriye’de ve Irak’ta örgütün güçlenmesini sağlayan koşullar hala mevcut: Sünniler her iki ülkede de kendilerini siyasi ve ekonomik olarak baskı altında hissediyor. ABD ile İran arasındaki küçük sıcak çatışmalar, kalıcı bir savaş sonrası düzenin oluşmasını engelliyor. Bu iki ülke Suriye’nin istikrarsız bir ölüm hattı olarak kalmasının ve nihayetinde bir sonraki terör örgütünün yoktan var olmasının nedeni olacaktır.” tezini ileri sürüyor.(2) Bence Peter Theophilus Eaton Padnos ve bir Türk’le evli Alman gazeteci Jürgen Gottschlich’ın Suriye merkezli yeni bir terör örgütü iması üzerinde ivedilikle durulmalıdır.

Theo Padnos’ın rehin tutulduğu süreçte serbest bırakılması için ABDli yetkililerin performansına bakılırsa asla sıradan bir gazeteci değil ve çok önemli bir istihbaratçı. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, ABD’nin rehin tutulan vatandaşları için bütün diplomatik, istihbari ve askeri araçları kullandığını söylemişti. Asıl adı Peter Theophilus Eaton Padnos. Haber ve analizlerinde kısaca Theo Padnos imzasını kullanıyor. Fransızca, Arapça, Almanca ve Rusça biliyor. Suriye’de kaçırılmadan önce Yemen’in Damac kentinde Sünni’lere ait 10 öğrencisi bulunan Darul Hadis Mektebinde kısa bir sürede olsa dini bir eğitim aldığı özgeçmişinde mevcut. Yemen’de bulunduğu yıllarda “Undercover Müslüman (Gizli Müslüman Ajanlar” “A Journey Into Yemen/Yemen’e yolculuk” kitaplarını yayınladı. Müslüman olduğunu ilan etti. Theo Padnos’ın Yemen’deki görevinin ardından bir sonraki yerleşim tercihinin, Türkiye’nin Suriye sınırındaki, 7 Temmuz 1939’da kurulan Hatay ilinin merkezi Antakya olması dikkat çekici. Kaçırılma öyküsü de ikamet tercihi kadar ilginç. Washington Post’a çalışan serbest gazeteci Austin Tice de 2012 yılında Suriye’de kaybolmuştu.

Kendi ifadesiyle Undercover Müslüman olan, Fransızca, Arapça, Almanca ve Rusça bilen Peter Theophilus Eaton Padnos, Austin Tice’ın peşine düşmek için kendi istihbarat teşkilatının ayarladığı kaçakçılarla sınırdan yasal olmayan geçiş gerçekleştiriyor ve El Nusra tarafından kaçırılıyor. Ancak bazı kaynaklar Curtis’in (Peter Theophilus Eaton Padnos) Suriye’ye giderken Türkiye’de kaçırıldığını iddia etmişti.(3) Bu iddia Türkiye’nin kendi sahasında istihbarat örgütlerinin faaliyetlerini çok iyi izlediğini gösteriyor. Austin Tice halen kayıp ve Suriye yönetimi ile ABDli yetkililer arasında diplomatik görüşmelere konu olabiliyor. CIA Direktörü Mike Pompeo’nun, 2012’de Suriye’de kaybolan ABD’li gazeteci Austin Tice’ın serbest bırakılması için Suriye istihbaratının başındaki Ali Memlük ile gizli bir görüşme yaptığı biliniyor. Austin Tice’ın kurtarılması ABD ile Suriye arasında yeni bir sürecin başlamasında milat kabul edilecek. Senaryoya göre Tice planlandığı gibi ülkesine döndüğünde ABD Başkanı Donald Trump, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı arayacak ve böylelikle Suriye yönetimini üstü örtülü şekilde meşru gördüğünü kamuoyuna ilan etmiş olacak.(4)

CIA Direktörü Mike Pompeo ile Suriye Ulusal Güvenlik Bürosu’nun başkanı Ali Memlük diyaloğu yakın bir zamanda ABD’nin Suriye politikasının değişeceğinin sinyali olarak yorumlanabilir. Mayıs 2015’te İngiliz Daily Telegraph gazetesi, Suriye’nin üst düzey istihbarat yetkililerinden Ali Memlük’ün, “aracılar vasıtasıyla Türk istihbaratıyla iletişime geçip darbe planı yapma” şüphesiyle ev hapsine atıldığını yazmış, Suriye’de, “Türkiye’deki Milli Güvenlik Kurulu’na (MGK) benzer bir yapı olan Ulusal Güvenlik Bürosu’nun başkanı” Ali Memlük’ün Sünni olduğu, Şii İran Devrim Muhafızları’yla, Lübnan’daki Hizbullah’ın gücü elinde bulundurmalarına karşı çıktığı belirtilmişti.(5)

Bakınız:
1- 13.03.2017 / https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201703131027608159-turkiye-siniribda-idlib-yeni-bir-isid-kuruluyor/
2- https://www.eurotopics.net/tr/187873/teroer-oerguetue-isid-in-kalesi-rakka-duestue
3- 25.8.2014. http://www.rudaw.net/mobile/turkish/world/25082014
4- https://tr.sputniknews.com/abd/201706271029039954-new-york-times-cia-suriye-gizli-gorusme/
5- http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/05/150510_suriye_istihbarat_telegraph

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39