KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Jeopolitiği

Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Jeopolitiği

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
368 0

1996 ve 1997 yıllarında Orta Asya ülkeleri ve Rusya ile Çin arasında sınır güvenliği ve sınırlarda konuşlandırılmış silahların azaltılmasıyla ilgili yapılan anlaşmayla “Şanghay Beşlisi” olarak kurulan diyalog platformu günümüze kadar Avrasya kıtasının tamamına yayıldı. 2001’de Şanghay İşbirliği Örgütü ismini alan örgüt, terör, aşırıcılık ve ayrılıkçılıkla mücadele gibi üç temel hedef belirledi. Şanghay İşbirliği Örgütü güvenlik örgütü olmanın yanında bir de jeopolitik özelliğe de sahiptir. O da bu örgüt kendinde dünyanın en büyük kıtasında dünyanın en büyük devletlerini bir araya getiriyor olmasıdır. 2016 Taşkent Zirvesiyle Hindistan ve Pakistan’ın da başvurularının kabul edilmesiyle örgütün sınırları Avrupa’dan Pasifike, Kuzey Kutbundan Hint Okyanusu’na kadar genişlemiştir.

Şanghay İşbirliği Örgütü kendi bünyesinde dünyanın Büyük Güçlerini barındırmaktadır. Rusya, dünyanın en geniş topraklarına ve en zengin yer altı kaynaklarına sahiptir. ABD ile birlikte en büyük nükleer güçtür. Ayrıca dünyanın en güçlü ordularından birine ve silah teknolojisine sahiptir. Çin, dünyanın en büyük nüfusuna, ABD’den sonra ikinci büyük ekonomiye ve silahlı kuvvetlere sahiptir. Hindistan, Çin’e yakın bir nüfusa, dünyanın üçüncü ekonomik gücüne, nükleer silahlara ve giderek modernize olan orduya sahiptir.

Zbigniew Brzezinski, 1997 yılında yayınladığı ünlü “Büyük Satranç Tahtası” kitabında, Avrasya Kıtasının birleşmesi ABD’nin dünya hâkimiyetinin sonunu getireceğini vurgulamıştır. Eğer ABD bu hâkimiyetini sürdürmek istiyorsa, Avrasya Kıtasında herhangi bir gücün kıtanın tamamında etkin bir güç haline gelmesine izin vermemesi gerektiği önerisinde bulunur. O dönem, Rusya’nın parçalanması önemli stratejilerinden biriydi. Daha sonra ise, Rusya’nın tekrar toparlanmasıyla Brzezinski, Rusya’nın, Avrasya’dan kopararak Batı’ya dâhil edilmesi gerektiğini öne sürer. Türkiye’nin de Rusya’yla birlikte Batı’ya daha sıkı entegre olmasını önerir. Brzezinski’in strateji değişikliğine gitmesinin arkasında yatan çaba Çin’in hızla yükselişini dengelemektir.

Brzezinski’nin teorisi, jeopolitik teorinin en önemli kurucularından biri olan Halford Mackinder’e dayanmaktadır. Mackinder, Avrasya’ya hâkim olanın dünya adasına, dolayısıyla da dünyaya hâkim olacağını söyler.

Günümüzde ise, tek başına ne Rusya, ne Çin, ne de Hindistan ABD gücüne meydan okuyabilir. Ancak bu ülkelerin bir araya gelmesiyle ve potansiyellerini birleştirmesiyle ABD’nin gücünü dengeleyecek bir güç ortaya çıkmış olur. Böylelikle klasik jeopolitik teori gerçekleri yansıtmaya başlar. Ancak diğer taraftan ise realist teorinin esaslarından biri olan egemenlik ve egemen devletler arasındaki güç mücadelesi devreye girmektedir. Somut bir değişle, Avrasya kıtasında Şanghay İşbirliği Örgütü çerçevesinde bir araya gelen bu Büyük Güçlerin kendi çıkarları söz konusudur. Dolayısıyla bunlar arasında da bir rekabet var ve her biri bir araya geldikleri Şanghay İşbirliği Örgütü’nü kendi lehine kullanmaya kalkmaktadır. Çin Şanghay İşbirliği Örgütü üzerinde Avrasya kıtasında ticari hegemonyasını yaymaya çalışmaktadır. Ayrıca ABD ile de sıkı ticari ilişkileri söz konusu ve Avrupa pazarında da gözü var. Rusya ise, örgütü daha çok ortak güvenlik mekanizması olarak kullanmaya çalışmaktadır. Örgüt üzerinden Çin’le karşı karşıya gelmekten kaçınmanın yanında bir de Çin’i frenlemeyi hedeflemektedir. Hindistan ise, değişen dünya düzeni ve Avrasya’daki gelişmelerde kendisinin de göz sahibi olması gerektiğini düşünerek Çin’in etkisini sınırlamaya çalışmaktadır. Böylelikle hem rekabet halinde olduğu Pakistan’ın öne geçmesini engellemeyi hem de Rusya’yla işbirliğini artırmayı amaçlamaktadır. Örgüte dâhil olan diğer küçük devletler ise, büyük güçlerin olanaklarından faydalanmayı hedeflemektedirler.

Klasik jeopolitik teori tanımıyla Rusya, Avrasya kıtasının, ya da Mackinder’in tanımıyla, Hartland’ın kendisidir. Örgüte üye olan Hindistan, Pakistan, Çin, üyelik için başvuran İran dahi, jeopolitik kuramcılardan Nicholas J. Spykmen’ın değimiyle “kenar kuşak” ya da “Rimland”dır. Yine klasik jeopolitik teoriye göre, deniz gücü olan ABD ile kara gücü olan Rusya arasındaki mücadele Rimland üzerinde olacaktır. Fakat günümüzde ise, daha çok Rimland, yani “kenar kuşak”ın Hartland üzerinde etkisini artırmaya çalıştığını görüyoruz.

Sadece Çin değil, Hindistan’ın yanında Türkiye ve İran gibi bölgesel güçler de Avrasya kıtasında aktif oyuncu olmaya çalışmaktadırlar. Deniz gücü olan ABD ikili strateji izlemektedir: biri “kenar kuşak” üzerinde mücadelesini sürdürmesi, diğeri ise, Avrasya kıtasında güç dengesinin dengeleyicisi olmaya çalışmasıdır. Özellikle de Çin’i dengelemek için diğer güçleri güçlendirmektedir. Böylece Şanghay İşbirliği Örgütü üyeleri içinde Çin’in yükselişinden endişe duyan Büyük Güçler güç yarışına ve güç arayışına gireceklerdir.

Bazı güç unsurları bakımında diğer Avrasya kıtasındaki ülkelerden daha zayıf olan Rusya’nın stratejisi ise, “kenar kuşak” ülkeleriyle yakın ortaklıklar kurarak bu ülkeler üzerinde hakimiyet kuramazsa da, bu ülkeleri ABD’den uzaklaştırmak ve ABD etkisi azaltmaktır. Sabir Askeroğlu

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir