KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Rum’un gasp stratejisi!

Rum’un gasp stratejisi!

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 4 dk okuma süresi
322 0

Gasp, bir malı sahibinin izni olmadan hile ve zor kullanarak alma anlamında kullanılmaktadır. Bu bağlamda bir şahıs için gasp suçuna yatkınlık nasıl bir özellik ise, toplumlar için de öyledir. Rum tarafı sözde ilan ettiği münhasır ekonomik bölgeler ile ilgili olarak sözünü ettiğim gasp stratejisini uygulamaya çalışmaktadır. Gasp stratejisinin temeli Perikles(MÖ 495-429) stratejisine dayanmaktadır.
Perikles stratejisi özetle, rakibinin politik ve askeri yönden zayıf olduğu zamanı sabırla bekleyerek, onu güçsüz düşürecek ortamı yaratmak suretiyle, sıcak savaşa başvurmadan, büyük ve güçlü devletlerin desteklerini alarak dolaylı yollardan sonuca varmayı hedef alan bir anlayışa sahiptir.
Yunan çeteleri Osmanlının gerileme döneminde Perikles stratejisini uygulayarak Balkanlarda gasp ettikleri toprakları Çarlık Rusya, Fransa ve İngiltere’nin himayesinde masa başı oyunlar sayesinde Londra antlaşması(1830) ile meşrulaştırarak Yunanistan’ı kurmadı mı?
Lozan’a göre İngiltere Kıbrıs’tan ayrılacağında Ada’nın eski sahibine bırakılması gerekiyordu. Ancak, Kıbrıs tarihinde hiçbir zaman Ada yönetiminde yer almayan Rumların önce NATO üyesi ülkelerin baskıları sonucu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı olmasına, ardından da 1963’de Kıbrıs Cumhuriyeti’ni gasp ederek üniter Rum devletine dönüştürmesine müsaade edilmedi mi?
Şimdi çıkıp birileri bunlar çok eskide kaldı diyebilir! Tarih tekerrürden ibarettir. Geçmişi bilmeyen geleceğe yön veremez. Çok değil daha 2 ay önce Kıbrıs müzakerelerinin kesintiye uğradığı bir dönemde Ege’de Türkiye’ye ait adalara Yunanistan, ’’Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı’’ seviyesinde gaspçı saldırılarda bulunmadı mı? Eskiler boşuna ’’huylu huyundan vazgeçmez’’ dememiştir!
Türk tarafı hidrokarbon konusunun gündeme geldiği ilk günden itibaren müzakereleri göz önünde bulundurarak yapıcı bir şekilde konuya yaklaşarak Kıbrıs Türk ve Rum tarafları arasında ortak araştırma, ortak değerlendirme ve ortak kazanımlar sağlama görüşünü ortaya koyarak bu durumun bulunacak çözüme katkı sağlayacağı görüşünü defalarca ifade etmiştir.
Ancak Rum tarafı bu iyi niyetli yaklaşımı daima görmezlikten gelerek, 1963’de Kıbrıs Cumhuriyeti’ni nasıl gasp etmişse bu kez de 2003’den bu yana münhasır ekonomik bölgeleri gasp ederek meşruiyet kazandırma yolunu tercih etmiştir!
Yaşanan bu gelişmeler karşısında KKTC ve Türkiye’de Doğu Akdeniz’deki hak, menfaat ve çıkarlarını koruyabilmek adına harekete geçmek durumunda kalmıştır! Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması ve TPAO ile imzalanan anlaşmalara dayanılarak Barbaros Hayrettin Paşa gemisi yeniden arama, navtex ilan etme vb faaliyetlerine başlamıştır. Birileri her ne kadar BHP Gemisinin müzik yayınlarından rahatsız olmuş olsa da anlaşılan o ki Rum’un önce gasp edip, ardından meşruiyet kazandırma stratejisi bu kez tutmamıştır!

Gökhan Güler
Kaynak: Milliyet Gazetesi

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir