KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Manşet Üstü
  4. »
  5. Petrol savaşları yeniden başladı!

Petrol savaşları yeniden başladı!

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 12 dk okuma süresi
347 0

Petrol savaşları yeniden başladı!
ömür
Petrol ve altın fiyatlarındaki dalgalanmalar tüm dünyada dengeleri etkiliyor. Her ikisi de çoğu ülkenin yaşadığı ekonomik sıkıntıların kaynağı. Bu nedenle altın fiyatı petrol gibi ekonomide belirleyici bir unsur. Petrol üretimi kadar tüketimi de gelişmişlik göstergesi. Enerji borsasında fiyat belirleyen küresel odak, enerji kaynaklarının denetimini elinde tutan güçtür. Coğrafi keşiflerin temel motivasyonu da yeni ticaret yollarının aranmasıyla ilgiliydi. Osmanlı İmparatorluğu’nun Çin’den Avrupa’ya uzanan kadim ‘İpek Yolu’nda kontrolü sağlaması, Avrupalı tüccar devletleri yeni yol arayışlarına sevk etmişti. Buhar makinesinin icadı ve Endüstri Devrimiyle birlikte her şey makineleştiğinden savaşta ve barışta ham madde kaynaklarının kontrol altında tutulması gerekiyordu.
Birinci Dünya savaşından sonra sanayi ve Avrupalı ulusların sömürgeci politikalarının sürdürülebilirliği açısından Petrol en önemli enerji kaynağı olarak dünyanın gündemine oturdu. Bu yeni süreçle birlikte o dönem için yeni bir enerji kaynağı olan petrol jeostratejik bir karakter kazandı. Nitekim bu yeni enerji kaynağının ne kadar önemli olduğunu, İngiltere Başbakanlarından Churchill 1926’da Avam Kamarası konuşmasında, “Bir damla petrol bir damla kandan daha kıymetlidir” ifadesiyle belirtiyordu. Bkz. Raif Karadağ, Petrol Fırtınası, Divan Yayınları, 5. Bsk İstanbul 1991
Merhum Raif Karadağ’ın kaleme aldığı Petrol Fırtınası’nı okuyanlar, bu olayların perde arkasını anlayabileceklerdir. Raif Karadağ’ın bu eseri onun hayatına mâl olmuştu.1973 senesinde dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı’yla görüşmek üzere Ankara’ya gelen yazar, kaldığı otel odasında ölü bulunmuştu. Petrol Fırtınası, dönemin küresel kraliyetçilerini rahatsız edecek nitelikte bir eserdi. İngilizlerin desteği ile Irak Kralı olan Faysal’ın (Şerif Hüseyin’in büyük oğlu) zehirlenerek öldürüldüğünden söz ediyordu.
Günümüzde Ortadoğu’da yaşanan kanlı çatışmaların arka planında Churchill’e atfedilen “Bir damla petrol bir damla kandan daha kıymetlidir” sözünün olduğunu söylemek hiçte yanıltıcı sayılmaz. Petrolün istihsali bölge haritalarını yeniden çizdirdi, ilmesine, kukla yönetimlerin iktidara taşınmasını sağladı. Petrol 19. Yüzyılın sonundan itibaren sömürgeciliğin can suyuydu. Şimdide öyle. Ancak kan ve gözyaşı üstünde yeni kurulan sömürge kolonileri, petrole rağmen ekonomik gelişmelerini tamamlayamadı. Özellikle petrol üreticisi körfez ülkeleri şatafata rağmen büyük bir ekonomik krizin pençesinde. Bütçe açıkları her geçen gün çığ gibi büyüyor. Petrol fiyatının düşmesi sosyal ve ekonomik sorunlara yol açtığı gibi ülkeler arası anlaşmazlıkları da tetikliyor.
Körfez ülkelerinin bütçe açığını kapatmak için 2020’ye kadar 390 milyar dolar borçlanmaya ihtiyacı var. Ana gelir kaynağı petrol olan altı Körfez ülkesinin (Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Bahreyn, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri) bütçesi 2014’te 160 milyar dolar açık verdi. Bütçe açığının 2015-2016 zaman aralığında 318 milyar dolara ulaşması söz konusu. . Rekor seviyedeki petrol üretimini dondurmayı konuşmak üzere zaman zaman bir araya gelen büyük petrol üreticileri, ortak bir anlaşmayı desteklediklerini söylese de üretim verileri uzlaşma beklentilerini düşürüyor. Evdeki pazarlık piyasaya uymuyor.
Ham petrol eskiden varillere (İngilizce: barrel) doldurulduğu için bu birim günümüze kadar değişmedi. Bir varil, 159 litreye eşit kabul ediliyor. Sömürgeciler tarafından bir damla kandan daha değerli kabul edilen bu kara yağın fiyatı, temel birimi varil petrol üzerinden belirleniyor. Hidrolik kırma metodunun maliyeti oldukça yüksek. Dolayısıyla petrol ucuzlayınca bu yöntem kâr yerine zarar getiriyor. Petrolün ucuzlamasından bütün ihracatçı ülkeler etkileniyor. Petroldeki ucuzluk, Suudi Arabistan ve diğer klasik petrol ihracatçısı ülkelerle, öncelikle pahalı hidrolik kırma yöntemiyle üretimi arttıran ABD arasındaki kıran kırana rekabetten kaynaklanıyor. Körfez ülkelerinin arzı arttırıp, dampingli fiyatlarla yeni rakiplerini piyasadan kovmaya çalıştığı sürpriz değil. Ancak başı çeken ve üst akıl rolü üstlenen Riyad’ın hesabı şimdiye kadar tutmadı.
Petrol İhraç Eden Devletler (OPEC) karteli dünya ekonomisi açısından önemli rol oynar. Viyana’daki OPEC merkezi her gün kartelin ‘sepet fiyatını’ belirler. Aralarında Suudi Arabistan, Kuveyt ve Nijerya’nın da bulunduğu kartel üyeleri kendi fiyatlarını merkeze bildirir ve merkez de 13 üyenin fiyatlarından ortalama bir fiyat çıkarır. Bir gün gecikmeli açıklandığından, OPEC ortalaması piyasadaki güncel fiyat hareketlerini yansıtmaz. IMF’in hesaplamalarına göre Suudi Arabistan’ın devlet bütçesini dengeleyebilmesi için varil fiyatının en az 82 dolar olması gerekiyor. Günümüzde ise varil fiyatı 40 doların altında seyrediyor. Suudi Arabistan’ın petrol üretimini dondurmak için İran’ın da benzer bir adım atması koşulunu dillendirmesi ekonomik sıkıntılarından kaynaklı.
Petrolün ucuzlamasında Suudi Arabistan yönetiminin sorumluluk payı büyük. ‘Suudi Arabistan petrolü silah olarak kullanmak istedi ama başarılı olamadı. Bölgenin hâkimiyeti için Suudi Arabistan ile çekişen İran, nükleer programından dolayı uygulanan yaptırımlar kalkmasıyla OPEC üyeleri arasındaki pazarlıklarda Riyad’ı kendine rakip görüyor ve çatışmaktan kaçınmıyor. İran petrolünü piyasadan silmek için Suudi Arabistan varil fiyatının sürekli düşmesine rağmen OPEC kartelinin petrol üretimini kısmasına kesinlikle karşı çıkıyor. Riyad petrolü ucuzlatıp ABD’deki rakiplerini piyasadan kovmayı hedefliyor. Uzun yıllardır ambargo nedeniyle petrolünü satamayan İran bu nedenle ısrarla üretimin düşürülmesini istiyor ancak OPEC’teki ortaklarına söz geçiremiyor.
Yaptırım yükünden kurtulan İran’ın amacı OPEC’teki eski konumuna kavuşmak. Yaptırımlar yürürlüğe girmeden önce İran günde 4 milyon varil ham petrol üretmekteydi. Günümüzde üretimin 800 bin varile çıkması bile önemli bir artış anlamına geliyor. Ancak diğer ihracatçı ülkeler arzı kısmadıkları takdirde fazladan çıkarılan her bir varil, petrol fiyatını düşürüyor. OPEC’in diğer ağır topu ise İran’ın hasmı olan Suudi Arabistan. Riyad yönetimi Tahran’ın baskısına boyun eğmek niyetinde görünmüyor. Ancak petrolün ucuzlamasından o da zararlı çıkıyor. Bu durumda İran ile Suudi Arabistan arasındaki bölgesel anlaşmazlığın bütün Petrol İhraç Eden Devletler Teşkilatı OPEC’i istikrarsızlığa sürüklemesinden endişe ediliyor.

Irak, Suudi Arabistan’ın ardından en büyük ikinci üretici durumunda. OPEC’in ikinci büyük petrol üreticisi Irak’ın mart ayı ham petrol üretimi günlük 4,55 milyon varile ulaştı. Bir önceki ayın üretimi ise 4,46 milyon varil seviyesindeydi. Dünyanın en büyük beşinci petrol rezervine sahip Irak’ta ocak üretimi de 4,43 milyon varil ölçülmüştü. Irak ocak ayında ham petrol üretimini ilk kez günde dört milyon varile çıkararak rekor kırdı ama ülkenin ekonomik durumu hiç şimdiki kadar kötü olmamıştı. Tek başına petrol gelirleriyle sürdürülebilir kalkınma olmuyor. Petrolün ucuzlaması ihracatçı Afrika ülkelerini sıkıntıya soktu. Bütçe gelirleri düşüyor, enflasyon artıyor, yabancı yatırımlar azalıyor. Ucuzluk bazı Afrika ülkelerinin ise işine yarıyor.

Rusya cephesinde de durum farklı değil. Örgüte üye olmayıp, en fazla petrol üreten ve ihraç eden ülke ise Rusya. Ham petrolün varil fiyatı son olarak 40 doları aşmıştı. Petro fiyatları; Suudi Arabistan, Katar, Venezuela ve Rusya’nın Şubat ayı ortasında vardığı anlaşmanın ardından yaklaşık yüzde 25 artmış durumda. Dört ülke, petrol üreticisi diğer ülkelerin de desteği halinde, üretim düzeyinin Ocak ayı seviyesinde tutulmasını kararlaştırmıştı. Mart ayı verilerine bakıldığında Rusya, günlük 10,9 milyon varillik arzla 30 yılın en yüksek üretim seviyesinde. Eski Sovyet ülkesi, en son 1987 yılında günlük 11,47 milyon varil seviyesine ulaşmıştı.

Irak Petrol Bakanlığı sözcüsü Asım Cihad, 23 Mart’ta yaptığı açıklamada dört ülke arasında varılan anlaşmayı desteklediğini söylemiş ancak petrol üretimini donduracaklarına dair herhangi bir açıklama yapmamıştı. Bu nedenle NEW OPEC ve OPEC dışı ülkelerin gelecek pazar günü Doha’da düzenleyecekleri toplantının küresel petrol piyasasına denge getirmesi oldukça zor. Katılımcı ülkelerin petrol üretimlerini ocak ayı seviyelerinde dondurma kararı alması durumunda, küresel petrol piyasasında arz talep dengesinin oluşması nasıl olacak merak konusu. Çünkü OPEC ülkeleri ve Rusya’nın petrol üretimlerinin hala yüksek olduğu ortada.

Petrol savaşı kıran kırana ve acımasız geçiyor. Kartel yeni aktörlerin savaşa girmesine taraf değil. Türkiye’nin bölgesel aktör olarak belirleyici pozisyonda saf tutması kartel için oyun bozucu olduğu kadar sinir bozucuda. Irak ve Suriye’deki gelişmeler Türkiye’nin rolünü belirginleştirdiği gibi Türkiye’yi devre dışı bırakmak isteyen kartelinde hıncını kamçılıyor. Türkiye’nin Irak ve Suriye’de müdahil olmasının önüne geçmek için terörün tırmandırılması söz konusu. Neden mi? Kuzey Irak Kürtleri olsun Suriye Kürtleri olsun önümüzdeki yıllarda Türkiye Kürtlerinin de rızasını alarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile entegrasyonun olabilirliğini pratik edeceklerde onun için!
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir