KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. NATO’nun IŞİD maskesiyle Türkiye operasyonu!

NATO’nun IŞİD maskesiyle Türkiye operasyonu!

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 10 dk okuma süresi
383 0

NATO’nun IŞİD maskesiyle Türkiye operasyonu!
ömür
Türkiye CIA patentli selefi terörün ve küresel emperyalizmin kıskacında. ABDnin radikal İslamcıların teröründen rahatsız olduğu söylenemez. Hatta işine geldiği düşünülebilir. Enver Altaylı’nın yazdığı CIA’nın Türk casusu Ruzi Nazar’ın hayat hikâyesi, bizler için önemli mesajlar içeriyor. Ruzi Nazar, Afganistan’da ortaya çıkan Taliban ve El Kaide hareketinin, CIA ve Suudi Arabistan ikilisinin projesi olduğunu anlatır. Türkistan havzasının İslam anlayışı ile taban tabana zıtlığını vurgular. Haksızda sayılmaz. İşte bu CIA genetiğini taşıyan sözde radikal dinci İslamcı terör, Türkiye’de iş başında. Bu söylediklerimi lütfen kaydedin ve aklınızdan çıkarmayın.
İstanbul Atatürk Havalimanı terör saldırısını gerçekleştiren canlı bombaların eylem tarzı ve etnik kökenlerinden dolayı IŞİD mensubu oldukları, her ne kadar Başbakan ve İçişleri Bakanınca IŞİD (DAİŞ) tarafından söylense de bu terör eylemi kesinlikle Türkiye düşmanı küresel odakların işi. Hatta Gladyo işi. 10 Ekim 2015’teki Ankara Tren Garında benzer bir terör saldırısı yaşandığında bu eylemin bir NATO operasyonu ve Ankara bombasının Türkiye’yi işgal etmek isteyen küresel güçlerin NATO’nun planının bir parçası olduğunu yazmıştım. Gladyo, özel olarak NATO cephe gerisi direniş organizasyonun İtalyan kolunu belirtse de bazen “Gladyo operasyonu” NATO’nun bütün cephe gerisi (stay-behind) operasyonlarının gayri resmi adı olarak kullanılır ve bazen “Süper NATO” adıyla da anılır. (Bkz. http://fikrikadim.com/2015/10/10/ankara-bombasi-natonun-isgal-plani-mi/)
Son terör saldırısının faillerinin kör göze parmak türünden IŞİDli çıkması bir aldatmaca. Bu kim ne derse desin GLADYO eylemidir. Çünkü merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söyler yani çingenenin merdi, kendini överken hırsızlığını söyler deyişinde olduğu gibi ABDli ve ABli yetkililer açıklamalarıyla bu durumu itiraf ediyor. Mesela Heinrich Böll vakfının İstanbul temsilcisi Kristian Brakel; Türkiye’nin uzun süre cihatçıların Suriye’deki faaliyetlerine seyirci kaldığını, Türk yetkililerce asıl tehlikenin PKK’dan kaynaklandığı, PKK’nın gerçek terör örgütü olduğu söylendiğini, oysa IŞİDi hâlâ baskıcı Esad rejiminin sonucu ve kendilerini savunmaya çalışan Sünniler olarak gördüklerini söylüyor, üstü örtülü şekilde Türkiye yönetiminin IŞİDle işbirliğine gönderme yapıyor.
Bu eylemi IŞİDin yaptığını düşünmemizi isteyen bir başka isimde Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA Direktörü John Brennan. CIA Direktörü İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki terör saldırısının IŞİD’e dair emareler taşıdığını belirterek, örgütün Türk hükümetine mesaj verdiğini, örgütün Türkiye’de, diğer ülkelerdekinin aksine, düzenledikleri saldırıları üstlenmeyerek, Türk hükümetine hem bir mesaj gönderdiğini hem de ülkede cihatçı toplamanın engellenmemesine çaba sarf ettiğini söyledi. Brennan, IŞİD’in saldırılarının çoğunun örgütün Suriye ve Irak’taki dış operasyonlar hücresi tarafından organize edildiğini belirtti. CIA Direktörü John Brennan, DAEŞ’in 30 kadar silahlı mensubunu Türkiye’ye gönderdiğini iddia etti.
Financial Times gazetesinin uluslararası ilişkiler editörü David Gardner, Türk yetkililerin saldırının arkasında IŞİD’in olduğunu söylemelerine rağmen, Gardner örgütün saldırının sorumluluğunu üstlenmediğini hatırlatıyor. Bununla da kalmıyor, istihbarat birimlerini “sakat” olarak nitelediği Türkiye’nin cihatçı tehditle baş edebilmek için dış yardıma ihtiyacı olduğunu, Türkiye’de görevden alınan istihbarat yetkililerinin, ülkenin bağışıklık sistemini zayıflattığını gündeme taşıyor. ‘İslam Devleti’nin Yükselişi’ kitabının yazarı, Britanyalı gazeteci Patrick Cockburn’ göre, ‘Lübnan, Türkiye ve Ürdün’deki son bir haftada içinde yaşanan saldırılar, IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) tarafından, örgütün sahada karşı karşıya olduğu baskıya bir cevap olarak gerçekleştirilmiş.’
Eski başkanlardan Bill Clinton, George W. Bush ve Başkan Barack Obama döneminde de bir süre öncesine kadar, Amerika Dışişleri Bakanlığı’nda kıdemli danışman olarak görev yapan Columbia Üniversitesi Barış ve İnsan Hakları Bölüm Başkanı Profesör David Phillips, Erdoğan’ın şimdiye kadar izlediği yanlış politikaların sonrasında IŞİD terörünün Türkiye’yi de vurduğu savundu, “Bu korkunç terör saldırısı Türkiye’nin şimdiye kadar bölgede uyguladığı başarısız politikaların bir sonucu olduğunu” belirten Phillips, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye lideri Beşar Esat ile mücadele adına radikal İslamcı gruplara destek verip bu grupları kendi kontrolü altına almak istediğini ancak bu politikasının ters tepip Türkiye’yi vurduğunu söylüyor. Amaç Türkiye’nin küresel sistem tarafından kulağının çekildiği imajını vermek.
Yukarıya alıntıladığım bu açıklamalardan ortaya çıkan; IŞİDin İstanbul’daki saldırıyı üstlenmemiş olduğu gerçeğidir. İsrail ve Rusya ile sorunlarını çözen Türkiye’nin küresel emperyalizmin yörüngesinden çıkması, İstanbul’daki terör saldırısına yol açtı. Havalimanı saldırganlarından biri olan Rus uyruklu Çeçen Osman Vadinov ile Tacik uyruklu iki canlı bombaların etnik kökenleri, Türkiye ile Rusya arasındaki yakınlaşmayı hedef aldığını net şekilde gösteriyor. Rus uyruklu Çeçen Osman Vadinov’un, IŞİD’in Suriye’deki üssü Rakka’dan gelerek Türkiye’ye giriş yapmış olması, IŞİD’i olağan şüpheli kategorisine sokuyor. Ayrıca İstanbul’daki saldırının DAEŞ’in, hilafet ilan edişinin 2.yılına denk getirilmesi bu terör eylemini IŞİD’in yaptığı algısını oluşturmaya yönelik bir algı operasyonu olduğunun bir başka güçlü kanıtı.

MOSSAD kabul edelim veya etmeyelim dünyanın en büyük istihbarat örgütlerinden. Eğer IŞİD bu saldırıyı gerçekleştirmiş olsaydı, MOSSADın bu bilgiyi çoktan Türkiye’deki muadili MİTe çoktan ulaştırmış olması gerekirdi. Bu tür bir bilgi Türkiye İsrail anlaşmasına yönelik kamuoyunda oluşan pürüzlerin giderilmesinde enformatik bir işlev üstelenebilirdi. IŞİD bu eylemi yapmış olamaz. Çünkü İsrail askeri istihbarat şefi Halevi, ABD’nin başını çektiği uluslararası koalisyonun DAEŞ’le mücadelesini desteklemediklerini açıklamıştı. Halevi, “İsrail, Suriye’deki durumun DAEŞ’in yenilmesiyle sona ermesini istemiyor. Süper güçlerin bölgeden çekilerek İsrail’i Hizbullah ve İran’ın karşısında yalnız bırakması İsrail’i güç bir duruma sokar. Bu nedenle de kendimizi böyle bir pozisyonun içinde bulmamak için elimizden geleni yapmak zorundayız.” ifadelerini kullanmıştı. Eski İsrail Savunma Bakanı Moşe Ya’alon da ocak ayında yaptığı bir konuşmada İran karşısında DAEŞ’i tercih edeceklerini, çünkü İran ve onun desteklediği grupların İsrail için tehdit oluşturduğunu söylemişti. (Bkz. http://www.kafkassam.com/baskanin-adamlari-ingiltere-ile-israili-savastiriyor.html)
Oyun belli! Türkiye’yi kendi sınırları içerinde durmaya zorlamak, Suriye ve Irak’ta üstünlük kurmasının önünü kesmek. Dünkü yazımda Amerikan ordusunun Musul’da operasyona hazırlandığını kaydetmiştim. Irak Başbakanı Haydar El-İbadi, Türkiye’ye Musul uyarısında bulunurken, eski başbakan Maliki de Atatürk Havalimanı’ndaki saldırının ‘doğal bir sonuç’ olduğunu söyledi. Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, Türkiye’nin müdahalesi, Musul’da güç bulundurması ya da güç göndermesi halinde IŞİD’e yönelik savaşın dışında daha büyük bir savaşın çıkabileceğini söyledi. Ne demek istiyorlar anladınız mı? Başka bir bilgi; Rus uçağı düşürüldüğünden beri Suriye sınırında uçuş yapamayan Türkiye’nin, sınıra S-400 füzeleri yerleştiren Rusya ile yeni bir askeri gerginlik yaşamaması için, iki tarafında da Suriye politikalarının “yakınlaşması” ve karşılıklı “taviz adımları” atılması beklentisi diplomatik çevrelerde yükseliyor. Jeopolitik dengelerin iki tarafa da artık bunu dayattığı ve bir “uzlaşma noktası” bulunması gerektiği vurgulanıyor.(Bkz. http://turkrus.com/236649-yeni-donemin-kilidi-suriye-xh.aspx)
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir