KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Musul Operasyonu: “Topyekûn Muamma”dan “Topyekûn Savaş”a…

Musul Operasyonu: “Topyekûn Muamma”dan “Topyekûn Savaş”a…

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
343 0

Musul’a yönelik operasyonla ilgili olarak farklı açıklamalar var. Bir taraftan “operasyon başladı” denilirken, diğer taraftan ise; “hayır daha başlamadı, olanlar sadece ısınma turundan ibaret, asıl operasyon yolda” deniliyor. “Peki, kısmen başladı diyebilir miyiz” diye sorulduğunda da, “bunu size teyit edemem” yanıtı veriliyor. Şaka gibi bir cevap ama aynen böyle.

Bu soruya “dalga geçer” gibi cevap veren kişi ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) yetkilisi. CENTCOM’lu yetkilinin yazılı olarak verdiği cevap ise, karşısındaki tiye almakta zirve yapıyor. Konuyla ilgili olarak AA’nın sorusu üzerine yazılı açıklamada bulunan CENTCOM’un kullandığı ifadeler aynen şöyle: “Musul operasyonuna ilişkin olduğu iddia edilen bir planın Twitter’da paylaşıldığını biliyoruz. İnternette ve sosyal medyada pek çok yanlış haberler var. Pek çok insan, Musul’un özgürleştirilmesinin nasıl ve ne zaman başlayacağını bildiğini sanıyor. Musul’un özgürleştirilmesi, Irak ordusunun bir planıdır ve Irak hükümetinin DEAŞ’ı kesin olarak yenmek için seçtiği bir zamanda başlayacak.”

Diğer taraftan bu operasyonun başladığını başta Irak’taki merkezi yönetim olmak üzere, Irak içindeki tüm gruplar ilan etmiş durumda. O zaman tüm bu yaşananlar ne anlama geliyor

Öncelikle, bu durumun kendisi bile önümüzdeki süreçle ilgili başlı başına bir fikir veriyor. Tüm bölge ve haliyle Türkiye yeni bir döneme giriyor. Tablo fazlasıyla bulanık. “Başlangıcı” bu kadar karışık olan bir operasyonun bundan sonra alacağı şekil ve nasıl bir tabloyla sonuçlanacağı; eğer sonuçlanabilirse…

Bu bağlamda son dakika krizi olarak yaşanan sürece baktığımızda şu anlamlara geldiğini görüyoruz. İlk olarak, Musul üzerinde halen pazarlıklar/müzakereler devam ediyor. En azından Ankara-Washington hattında “araçlar” ve “yöntem” noktasındaki sıkıntı aşılabilmiş değil. Çünkü söz konusu araç ve yöntemler, operasyon sonrası nasıl bir Musul ve Irak hedeflendiğiyle ilgili önemli ipuçları veriyor ve Türkiye’nin bunu kabul edebilmesi mevcut şartlar altında mümkün değil.

Dolayısıyla ABD, BOP’ta “Yeni Irak”ı peşinen kabullenmiş Bağdat yönetimi ve ona destek verenler üzerinden Türkiye’yi adeta köşeye sıkıştırmak ve onu bir an önce bir karara/tercihe yöneltmek için “topçu atışları” üzerinden Ankara’ya uyarı mesajları gönderiyor.

Bu bağlamda operasyonun erkene çekilmesinin bir nedeni olarak da karşımıza “Koalisyon Ülkeleri Genelkurmay Başkanları” toplantısına katılmak için ABD’ye giden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın ziyareti çıkıyor. Operasyon ile Ankara ve özellikle de TSK üzerinde psikolojik bir operasyon gerçekleştirilmek isteniliyor.

Bir diğer dikkat çekici gelişme ise, Musul bağlamındaki son dakika gelişmelerinin TSK’nın Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte Dabık’a başlattığı operasyonun hemen ardından gelmesi. Musul bu bağlamda adeta bir “misilleme operasyonu” gibi görünüyor.

“Halep-Rakka-Musul Üçgeni”nde oldukça kritik bir yere sahip olan Dabık, beklenildiği üzere TSK ve ÖSO güçlerince DAEŞ’ten alındı. Alınan sadece Dabık değil, hemen civarındaki Soran beldesi de DEAŞ’tan temizlendi. Dolayısıyla Türkiye’nin bölgede stratejik ve psikolojik açıdan avantajlı bir hale geldiği ve bunu daha da kuvvetlendireceği bir süreç söz konusu. Dolayısıyla Musul operasyonu ABD ve “müttefiklerince” TSK’ya yönelik bir “ön alıcı operasyon” olarak karşımıza çıkıyor.

Kriz, her ne kadar sadece Musul’un paylaşımı olarak ön plana çıksa da bunun böyle olmayacağı/olmadığı operasyona katılan ve ona perde arkasından destek veren güçlerin duruşundan rahatlıkla anlaşılabiliyor. Bölge, hatta tüm dünya Musul-Halep ikilisi üzerinden yeni bir Ortadoğu ve yeni bir dünya düzeni inşa edileceğinin farkında. Dolayısıyla ortaya çıkacak tablonun neresinde yer alacağınızın en önemli göstergelerinden biri Musul krizinde saklı. Türkiye’nin Musul noktasındaki hassasiyeti ve ısrarının arkasında da bu gerçeklik yatıyor.

Yaşanan gelişmeler her şeyden önce ABD’nin Ortadoğu krizinde ya da yeni Ortadoğu dizaynında artık tek başına bir harita çizemeyeceğini gösteriyor. SyksPicot’nun yüzüncü yılında tek başına bir Ortadoğu haritası çizmek isteyen ABD, sürecin sonunda aynen İngiltere örneğinde olduğu gibi bunu tek başına gerçekleştiremeyeceğini anlayınca kendisine ortaklar arıyor. Dolayısıyla Musul, burada hem havuç hem de bir sopa pozisyonunda. (Bunun ne anlama geldiğini bir sonraki yazımda daha net bir şekilde ele alacağım.)

Fakat, şimdiden şu söylenebilir: Musul, İslam dünyasının önüne atılmış büyük bir tuzak. Oyuna gelindiği takdirde tüm bölgeyi etnik-mezhepsel bazlı çatışmalar/çatıştırmalar üzerinden cehenneme çevirebilecek “ateşten bir ödül”. Dolayısıyla mesele sadece toprak değil. ABD, BOP hedefine bölgeyi kendi içerisinde bir topyekûn savaşa sürüklemek suretiyle ulaşmak istiyor.

Birinci Dünya Savaşı’nı Balkanlar’da küçük bir kıvılcımla başlatmak isteyenler, görünen o ki insanlık tarihinin son savaşını Ortadoğu’dan, Musul’dan başlatmak istiyorlar. O yüzden fazlasıyla dikkatli olunması gerekiyor. Mehmet seyfettin Erol

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir