KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Kıyametin İlk Günü: Malazgirt 1071

Kıyametin İlk Günü: Malazgirt 1071

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 6 dk okuma süresi
391 0

Kıyametin İlk Günü: Malazgirt 1071
Yüzyıllardan beri İstanbul’u hedef alan bütün kuşatmalara direnen ve bütün işgal girişimlerini başarıyla savuşturan Bizanslılar, şehrin dünya durdukça hiçbir zaman düşmeyeceğine inanıyorlardı. Bundan dolayı hem İstanbul’un düşüşüne hem de Bizans’ın yıkılışına dair düşünceler kıyamet fikri ile özdeş olarak görülüyor, Bizanslılar ancak kıyametin kopması ile şehrin kendi ellerinden çıkacağı ya da şehrin düşmesi ike kıyametin kopacağı düşüncesini taşıyorlardı. Nitekim özellikle İslâm devletinin kurulmasından sonra yaşanan ve Bizans’ın kendi geleceği ile ilgili kuşkulara kapılmasına neden olan gelişmeler (mesela Suriye, Filistin ve Mısır’ın Müslümanların eline geçmesi, köklü Sasani İmparatorluğu’nun İslâm orduları tarafından adeta tek fiskede yerlebir edilmesi) Bizans coğrafyasında kıyamet günü ile alakalı kehanetlerin giderek yaygınlaşmaya başlamasına neden oldu. Bizans ülkesinde “Doğu’dan gelecek olan farklı bir kavmin İstanbul’u işgal ederek Bizans’ı tarihten sileceği ve böylece kıyamet gününün geleceği” konuşuluyordu.
Müslüman Araplar tarafından gerçekleştirilen birkaç İstanbul kuşatması başarılı olmamakla birlikte Bizanslılar arasında söz konusu kıyamet kehanetlerin daha yaygın bir hale gelmesini sağlamıştı. Dolayısıyla Selçukluların tarih sahnesine çıkarak Sünnî Abbâsî Halifeliği’ni himâyesi altına alması ve İslâm âleminin siyasî liderleri haline gelmesi, Hıristiyan Bizanslılar arasındaki kıyamet kehanetlerinin yeni bir veçheye kavuşmasına neden oldu. Evet, 700’lü yıllarda Müslüman Arapları el-Cezîre’nin Batı uçlarında durdurmuş ve üç yüzyıldan beri devam eden stabil bir durum oluşturmayı başarmışlardı. Gelgelelim İslâm âlemi için yeni bir nefes olan ve siyaseten Müslümanlara yeni bir ivme kazandıran Selçukluları durdurabilecekler miydi? Denediler. Özellikle Romanos Diogenes neredeyde bu işi başarsın diye imparator yapıldı ve Selçuklu Türklerini durdurmak için birkaç sefer de tertip edildi. Ancak bütün bu girişimler başarıya ulaşamadı ve nihâî olarak 26 Ağustos 1071 tarihinde gerçekleşen Malazgirt Savaşı’nda Bizans’ın İslâm dünyası karşısında bütün direnci neredeyse yok oldu. Müslümanlar, Malazgirt Zaferi’nden sonra Selçuklu Türklerinin öncülüğünde yeni bir ileri harekâta başladılar.
Selçuklular öncülüğündeki ileri harekât, el-Cezîre’nin Batı uçlarında güç bela durdurulmuş olan Müslüman ilerleyişine yeniden hayatiyet kazandırdı. Selçuklular, Malazgirt Savaşı’nın üzerinden on yıl bile geçmeden İznik’i ele geçirerek Bizans’ın burnunun dibinde yeni bir Selçuklu devleti kurdular ve Anadolu’nun hızlı bir şekilde siyaseten İslâmlaşmasına ve Müslümanlaşmasına giden yolun taşlarını döşediler.
Malazgirt, İslâm âlemi için yeni bir yükseliş çağının işaret fişeğiydi ve bu aynı zamanda Bizans’ın kaçınılmaz bir gerileme sürecine girmesine anlamına geliyordu. Nitekim Bizanslıların Türkleri ve Müslümanları Anadolu’dan sürme umudu bu savaş ile birlikte ebediyyen tarihin karanlıklarına gömüldü. Fitili Malazgirt’te yakılan işaret fişeğinin yaydığı ışık ve meydana getirdiği ruh, iki asır içerisinde Anadolu’nun tam manasıyla bir Müslüman-Türk yurdu haline gelmesini sağlayacak, tarihin en büyük ve etkili devletlerinden biri olan Osmanlıların filizleneceği verimli toprağı oluşturacak ve en sonunda da 1453 senesinde İstanbul’un Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedilmesini temin edecekti. Bu bakımdan, Malazgirt ile İstanbul’un fethi arasında doğrudan bir bağ kurmak mümkündür.
Malazgirt Savaşı’nı yukarıda kısaca özetlediğimiz tarihî çerçeve içerisinde ele alan yeni bir kitap yayınlandı: Malazgirt 1071: Kıyametin İlk Günü. Modern Türkiye’nin kurucu miti ve hem Türk hem de İslâm ve dünya tarihinin en önemli kilometre taşlarından biri olan Malazgirt’i bu tür bir okumaya tabi tutan ilk eser olma niteliğini taşıyan kitap, oldukça dikkate değer bir yaklaşımı benimsemiş. Merhum Mükrimin Halil Yinanç’ın Anadolucu perspektifine istinat eden tarih anlayışını destekleyen çerçevesiyle Malazgirt 1071, okunması ve anlaşılması gereken bir metin durumunda.
Doç. Dr. Mustafa Alican’ın imzasını taşıyan ve tarih yayıncılığı alanında hem güçlü hem de iddialı bir çıkış yapan Kronik Kitap tarafından yayınlanan Malazgirt 1071: Kıyametin İlk Günü, umarız kendisi gibi tezli bakış açılarını benimseyen yeni tarih metinlerinin kaleme alınmasına giden yola küçük de olsa bir ışık düşürebilir.

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir