KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. “İran’da D/evrim mi Oluyor?”

“İran’da D/evrim mi Oluyor?”

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 4 dk okuma süresi
287 0

İran’da son günlerde meydana gelen olayları değerlendirmek için önce problemlerin tespit edilmesi gerekmektedir. Halkın problemleri gerçekçi bir gözle incelenirse protestoların gelişimi ve mahiyeti daha iyi analiz edilebilir.
İran’da 28 Aralık’ta Meşhed’de halkın ekonomik sıkıntılarını protesto etmeye başlaması toplumun bir kısmının parasını iflas eden finans merkezlerinde kaybetmesi ile başlamıştır. 1979 yılında gerçekleşen İran İslam Devriminden beri başta ABD olmak üzere Batılı devletler tarafından uygulanan sıkı ambargo ile yaşamlarını devam ettirmeye çalışan insanların paralarını bu şekilde kaybetmesi protestoların kendiliğinden ortaya çıkmasının en önemli temel faktörüdür.
Nükleer müzakereler sonucunda ekonominin rahatlayacağı vaadinde bulunan Ruhanî hükümeti doğal olarak protestocuların ilk hedefi olarak belirmeye başlamıştır. Gösterilerde Ruhanî hükümeti ile birlikte muhafazakâr kanadın da hedef alınması, son zamanlarda gündem yaratmaya çalışan ve açıklamalarıyla ülkede sert çizgi izleyen Ahmedinejat taraftarlarının etkisini akıllara getirdi.
Meşhed’de başlayan gösteriler kısa sürede Ahvaz, Kirmanşah, Kum, Şiraz ve İsfahan gibi şehirlerle birlikte Tahran Üniversitesinde küçük bir grubun katılmasıyla başkente de sıçradı. Protestocular, “Diktatöre ölüm”, “Ruhanîye ölüm” gibi sloganlar attılar. Bu sloganlardan da anlaşılacağı üzere protestolar ekonomik sıkıntılardan rejim karşıtlığına evrilmeye çalışılmıştır. Bu evirilmede Suudi Prens Salman’ın “Savaşı İran topraklarına taşımaya çalışacağız” söylemiyle ABD Başkanı D. Trump’ın olayları desteklemesi arasındaki bağlantıları gözden kaçırmamak gerekir.
Olaylarla ilgili atılan tweetlerin %27sini Suudi Arabistan’dan atılması, Ahvaz’da bir grubun “Pers işgaline” karşı devrim çağrısı yapması gibi olayların etkisini göz ardı etmemekte fayda var.
Protestoların evirilmeye çalışılması karşısında İran siyasi erklerinin soğukkanlı yaklaşımlarının, cumhurbaşkanı Ruhanînin açıklamalarının ve son olarak dini lider Seyyid Ali Hamaney’in beyanatının olayların sertleşmesini ne denli etkileyeceğiniz önümüzdeki süreçte göreceğiz.
Gösterilerde İran’ın dış politikasına karşı çıkılması yönünde slogan atarak “Ne Gazze, ne Lübnan İran’a canım feda” denilmesi bu söylemlerin ABD Başkanı Trump ve İsrail Başbakanı Netanyahu tarafından desteklenmesi olayların siyasi boyutunu farklı bir noktaya çekmiştir. Fakat ABD’de bulunan Maryland Üniversitesinin 2016 yılında yaptığı araştırma halkın büyük oranda ülkesinin ortadoğu politikalarını desteklediğini göstermekte ve bazı eylemciler tarafından atılan sloganların halk tabanında çok fazla karşılığının olmadığını gözler önüne sermektedir. Ayrıca araştırmada en güvenilir devlet adamının Kudüs Orduları Komutanı Kasım Süleymani’nin olması bir diğer dikkat çekici noktadır.
ABD ve İsrail’in İran’ı istikrarsızlaştırmada Halkın Mücahitleri Örgütünü, Işid’i, Ahvaz’da bulunan ve Suudi destekli Nizal Hareketini, El- Kaide bağlantılarını, PJAK’ı ve ayrılıkçı diğer unsurları kullanmasına rağmen Suriye’de uygulanan başarısız planın İran’da uygulanmasını zora sokmaktadır.

Sonuç olarak;
ABD Başkanı D. Trump, Suudi Prens Salman ve İsrail Başbakanı Netanyahu’nun tutarsız ve saldırgan politikalarının Suriye’de başarısızlığa uğramasının ardından aynı planı ekonomik problemlerden dolayı başlayan eylemlerin üzerinden İran’da uygulamak istemesi olayların rejim karşıtlığına evrilmesine yeterli görülmemektedir. Dünyanın birçok ülkesinde yaşanılan ekonomik sorunların ve yolsuzluk iddialarının İran’da devrim harekâtı olarak algılanması şimdilik gerçekçiliği yansıtmamaktadır.
Serdar Gündoğdu kafkassam

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir