KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. İran
  4. »
  5. İran İzlenimleri

İran İzlenimleri

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 8 dk okuma süresi
388 0

Bir haftalık ziyaretti,

İran serüvenim…

*

Devrimin 38. Yıl kutlamalarını görme şansını elde ettim…

38 yıl ambargo uygulanan İran’ı…

*

Az da olsa, ülke hakkında bilgi sahibi oldum…

*

Tahran’a ilk indiğimde yanımda Akit Gazetesi Ankara Haber Müdürü İsmail Uğur’da vardı…

Ankara’dan gelen grup Tahran’daki otele önce gitmiş, biz ise Havaalanı’nda kalmıştık…

Bir süre bekledik…

Sonra…

Türkiye’den geldiğimizi anlayan İranlılar yardımcı olmaya çalıştılar…

“Telefonumuzu kullanabilirsiniz” diyenler oldu…

*

İran deyince “kadına baskı” akla gelir…

Ancak gördüm ki,

kadınlar dışarıdan görüldüğü gibi,

baskı altında değil, bilakis çok rahattılar…

*

Sonradan öğrendim ki “anaerkil” bir yapı hakimmiş İran’da…

*

Neyse…

*

Birkaç saat içerisinde gelen taksiyle otelimize geçtik…

*

Bir gece konakladıktan sonra sabah alana çıktık…

Devrimin 38. Yılı kutlamalarını takip ettik:

*

Enstantaneler yakalama fırsatı oldu…

*

Alanda;

bir karikatüristin yeni bitmekte olan eserini gördüm…

Karikatüründe;

Özgürlük Heykeli’ni kafese, Hitler’i ise Özgürlük Heykeli’nin yerine koyan Trump vardı.

*

Resim ve karikatür sanatı oldukça ilerletmiş İran’da…

*

Kadınların sanata olan yakınlığı şaşırtıcı derecede yoğundu…

Mükemmel eserler ortaya çıkarıyorlardı…

Geneli, Trump’ı , ABD’yi ‘ti’ ye alıp,


protesto eden karikatürlerden oluşuyordu…

*

Etraftaki evlerin duvarları İran Devrim’i sırasında şehit olmuş kişilerin resimleriyle doluydu…

*

Sadece binalarda değil sonradan fark ettim ki;

AVM’lerde, havaalanlarında, resmi kurumlarda şehitler ön plandaydı…

*

“Şehit” diyorum…

Çünkü…

Pehlevi dönemini iyi biliyorum ve…

Devrimciler bana göre “şehit”

*

Örnek almalı;

İran’ın şehitlere verdiği önemi,

biz de, Atatürk ve Esenboğa’da 15 Temmuz şehitlerinin resimlerini asarak göstermeliyiz..

*

Fazla bir şey yazmadım bugün…

*


Sizi sıkmadan yavaş yavaş anlatacağım İran’ı…

Kendi stilimle…

Şii – Sunni ayrımını hissetmedim İran’da…
Derken…
*
Tam devam edecektim ki…
Aldığım haberle şevkim biraz kırıldı:
*
İran’ın Sünni kenti Belucistan’da,
Sünni ayaklanması başlamıştı…
*
Bunda İran hükümetinin yanlışı var mı,
yok mu zamanla göreceğiz…
*
Evvelden de böyle rahatsızlıklar kulağımıza geliyordu…
“Münferit olay” deyip geçiyorduk…
Ancak…
Birkaç gündür durum farklı…
*
Sunni- Şii çatışması kaşınıyor gibi…
*
Sanki gizli bir el İran’a dokundu;
huzurdan, güvenden,
tek bir bomba patlamamasından rahatsızlık duyanlar var gibi…
*
Evet bir sorun var Ahvaz gölgesinde…
*
Sorun var belli..
*
Ancak…
İran, “Problem yok” diyor…
*
Ki…
“İran ve dava arkadaşları zaten beraberlik mesajlarını vermişti” diyor:
*
İRAN DİNİ LİDERİ ALİ HAMAMEY:
Sünni Müslümanlar sizlerin öz be öz kardeşleridir.
Mezheplerinin farklı olması bunu değiştirmez.
Onlara öz kardeşlerinize davrandığınız gibi davranın,
asla aranızda ayrılık çıkacak konulara girmeyin,
asla onların kutsallarına dil uzatmayın.
Şayet onlarla aranızda zerre kalp kararması olacak şekilde kutsallarına dil uzatırsanız, onlarla tartışırsanız; bu tartışmadan (video vs. paylaşım aracılığıyla) başka bir ülkedeki insanın canı yansa dahi bu vebalde sizin de payınız vardır.
Şii ve herhangi bir mezhebi propaganda, Farsi ve herhangi bir etnik propaganda kati surette haramdır.
Allah katında üstünlük takvayladır..
*
IRAK DİNİ LİDERİ SİSTANİ:
Ehli sünnet Müslümanlar sizlerin kardeşten de öte canınız, kanınızdır.
Onları canınızı korur gibi koruyun.
Bu birlikteliğe balta vurmak isteyen,
mezhepçilik yaparak fitne çıkaran,
ister Sunni olsun ister Şii,
onlarla cihat farzdır..
*
HASAN NASRALLAH:
İngiliz şiiciliği (mezhepçilik ve mezhep propagandası yapan; İngiltere tarafından da yıllık milyar dolarlar harcanarak teşvik edilen Şiicilik), siyonist Yahudilikten daha tehlikelidir.
Sizlerin en büyük mücadelesi bilerek veya bilmeyerek İngiliz Şiiciligi yapanlarla olmalıdır..
*
Güzel söylemler…
*
Fakat bunlar ifade edilirken…
Ayaklanmalar neyin nesi?
*
Köşe yazımı tamamlamak üzereyken,
Gostivar-Makedonya’da Rektör Yardımcısı,
KAFKASSAM Genel Başkanı Hasan Oktay “mesaj” attı….
Dedi ki,
“Ahvaz bölgesi 1924 öncesi özerk bir bölgeydi ve Osmanlı’ya bağlı idi.
Şimdi İran bu statüyü tekrar geri getirecek”
Ve ekledi,
“daha sonra Sunni devletlerde yaşayan Şiilere özerklik isteyecek”
*
İddia önemli…
*
Daha önemlisi de var:
Oktay’a göre:
“İran ABD’nin baskısını bu şekilde devre dışı bırakmak için manevra yapacak”
“otoriter, totaliter devlet görüntüsünden kurtulacak…
Hem de
Şiilerin büyük hamisi olacak”
*
Manşet olacak demeçlerden sonra…
İran’da gezmeye devam edelim:

*
YEMEKLER
Damak tadımız tamamen farklı…
Yiyecek çeşitleri çok az…
Otele girdiğimiz günden çıkana kadar pilav, kek yedik…
Bununla da kalınmadı…
İran Havayolu şirketi,
Uçakta pilav-kek ikram etti…
*
Havayolu şirketinin hakkını vermek lazım,
uçak “yemekhane” gibiydi…
Bol bol yedik, içtik…
Başka güzel tarafı, bizim 50 TL’ye sandviç veren firmaya benzemiyordu…
Çünkü bedavaydı…
*
Baklava bulamadım…
Ancak duyduğuma göre bir Türk “baklavacı” açmış..
İşleri de gayet iyiymiş…
Bizden pastacı, lokantacı gitse,
İran’da bir yıla kalmaz köşeyi döner…
*
Sohan denilen tatlıları var ben beğendim…
Ama Türkiye’de kimseye yediremedim…
(O kadar da çok almıştım)
*
COCA COLA VAR AMA…
Şaşırmayın…
Amerikan ürünü değil…
Devrim sonrası ABD şirketleri kovulmuş…
Ancak kola üretimine devam edilmiş…
Formül farklı…
*
GİYİM KUŞAM
Kadınlar kendilerine özen gösteriyorlar…
Kıyafet seçimlerinde titizler…
*
Erkeklerin giyim anlayışı ise tam tersi…
Bizim eskiden giydiğimiz süveterleri giyiyorlar…
En iyi giyinenler ise mollalar…
*
Ankara’ya dönüşte uçakta bir şey dikkatimi çekti…
Zaten yarım bağlanmış başörtüler,
İran hava sahasını geçtikten hemen sonra,
baştan atıldı…
İran bu konuda hassas…
Diyor ki,
“Başını tam örtmezsen de, birazı kapalı olsun”
İran;
Turistleri, koca koca bakanları, başbakanları bile örtünmeden eşikten içeri sokmuyor…
Gerçi bu da bir başarı…
*
ARABALAR EVLER NEDEN ESKİ?
İran’da yeni araba yok gibi…
Binalar da öyle…
Sordum rehbere,
“Bu eski evlerle, arabalarla nasıl mutlu oluyorsunuz?”
Cevabı ibretlikti,
“ Biz 38 yıldır ambargoya maruz kalan bir ülkeyiz…
Bizim arabalarımız, evlerimiz eski ama…
Borcumuz yok, üstelik alacağımız var”
*
O sordu bu kez,
“Peki siz borçlarla aldığınız arabalar ve evlerde mutlu musunuz?”
Cevap veremedim…
*
Ayetullah Humeyni’nin evini gezme fırsatım da oldu:
*
Tek odalı bir mekanda yaşamış…
Oldukça mütevazı bir ev…
Ve yanında görev yaptığı mescit…
İlginç bir anısını da öğrenmiş oldum:
Mescit boyanırken ustanın her tarafı boyamak istemesi üzerine,
İmam müdahale eder, “bundan sonrasını bırak”
Tavanın bir tarafı halen boyasız durmakta…

HALK PETROL GELİRLERİNE ORTAK
İran petrol şirketlerini emperyalistlere peşkeş çekmemiş…
İsrail’in ve ABD’nin en büyük rahatsızlığı bundan…
Dünyanın her yerinde gördüğümüz;
Shell, BP gibi firmalar yok…
Petrol gelirleri halk arasında taksim ediliyor…
*
İBADET

Geneli Şii..
bu yüzden imama ayak uydurmakta zorlandım…
Kıyamda açılan eller…
Bağlanmayan kollar vs…
*
İran’ın dindar kesimi bize benzemiyor…
Camilere gittiklerinde…
Kabir ziyaretleri yaptıklarında,
“İşimizi hemen yapıp çıkalım” demiyorlar…
‘Secde’lerinde, ‘kıyam’larında, ‘rüku’larında…
ibadetleriyle adeta sevişiyorlar…
Treni bile “namaz” için durduracak kadar…
*
İran için yazacağım çok şey var…
Fırsat buldukça paylaşacağım…
Seyfi Uzunkök

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir