KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. İran Halkının İsyan Sebepleri Neler Olabilir?

İran Halkının İsyan Sebepleri Neler Olabilir?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
294 0

2017 yılının son günlerinde (28 Aralık) İran’dan yükselen halkın isyan sesi, dünya medyasının gündemine oturarak, 2018 yılının İlk günlerinde (06 Ocak) Amerika Birleşmiş Devletleri’nin isteği üzere Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine kadar ulaştı. Peki halk neye isyan ediyor? İran’daki protestocuların isteği nedir? Bu isyanın arkasında kim veya kimler var? Bu sorular ve benzer soruların cevabını bulmak için İran toplum yapısı ve İran’ın devlet yapısını iyi bilmek ve çok iyi derecede incelemek ve araştırmak gerekmektedir.
Enflasyon, pahalık ve genel olarak ekonomik sıkıntıları bahane göstererek İran’ın en kutsal sayılan Meşhed kentinde, 28 Aralık 2017 tarihinde başlayan itirazlar az süre içinde nerdeyse ülkenin birçok yerine sıçradı. Aynı günde İran cumhurbaşkanı Ruhani’nin 1. Yardımcısı Cihangiri Meşhed’de bir ziyarette bulunmuş ve o günde ‘’ölüm olsun pahalığa’’ ve ‘’ölüm olsun Ruhaniye’’ gibi sloganlar seslendirilmiştir.
2017 yılının Mayıs ayında İran’da Cumhurbaşkanlığı seçimi gerçekleşti. Hasan Ruhani nispi oranla rakibi İbrahim Reisi’yi mağlup ederek 2. Kez cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu. Fakat görünen o ki İran’ın muhafazakar ve devrim muhafızları ordusu bu seçimden pek memnun kalmamıştır. Devrim Muhafızları ordusu ise diğer askeri grupları gibi tamamıyla dini lider Hamaney’e bağlıdır. İran’da her alanda söz sahibi olan Devrim Muhafızları ordusu gerçek anlamda İran ekonomisinde de söz sahibidir. İran protestoları devam ederken, protestoların 3. gününde Cumhurbaşkanı Ruhani bir açıklamada bulunarak İran’da ekonominin büyük oranda İktidarın elinde olmadığını savunarak dolaylı yolla dini lider ve Devrim Muhafızlarını adres gösterdi. Ayrıca Ruhani göstericilerin taleplerini meşru buldu. Halbuki ondan 3 gün sonra dini lider bir konuşmada bu gösterilerin tamamıyla yabancı menşeli ve dış düşmanların aracılığı ile olduğunu beyan etti.
Fakat itirazların ilk gününün tersine farklı şehirlerde seslenen sloganlar artık radikalleşme ve daha çok siyasileşmeye doğru gidiyordu. Gerçi farklı bölgelerde çeşitli sloganlar atılıyordu ama onlardan bazılarını şöyle sıralaya biliriz:
• Ölüm olsun Hamneyi’ye (Merg ber khameneyi)
• Ölüm Olsun Diktatöre (Merg ber diktator)
• İstiklal Azadi, Cumhuriye İran’i ( Esteglal azadi, Cumhuriye İrani)
• Ölüm olsun Rusya’ya (Merg ber Rusiye)
• Ne Gazze Ne Lübnan ,Canım Feda Olsun İran’a ( Ne geze ne lobnan, canem fedaye İran)
• Korkmayın Korkmayın, Biz Hep Beraberiz ( Netersid Netersid , mah eme ba hem hestim)
• İran’ın Şahı Yoktur, Hesap Kitabı da Yoktur (İran ke şah nedare, hesap ketab nedare)
• Suriye’yi Bırakın, Bize Bakın (Suriye ra reha kon, fekri be hal ma bekon)
• Ölürüz ölürüz İran’ı geri alırız (Mimirim mimirim irano pes migirim)
Bu sloganları incelediğimizde aşağı yukarı protestocuların ne istediğini anlamamız pek zor sayılmaz. Halk ülke yöneticilerine onların iç ve dış politikalarının yanlış olduğunu söylüyor. Ekonomik sorunlar ve işsizlik had safhada olduğundan dolayı İran halkı buna isyanlarıyla tepki göstermişler. 1979 devrimi sonrası İran’daki isyan olaylarını incelediğimizde; bu protestolar diğerlerinden fark göstermektedir. Son halk ayaklanmasında her hangi örgütleşme veya öncülükte bulunmayan İran halkı, genelde sosyal şebekeler üzerinde haberleşmişler.
İran nüfusunun yaklaşık 70% i 35 yaşın altındadır. Bu genç nüfusun çoğu üniversite mezunu ve aynı zamanda işsiz veya iş bulmakta ciddi sorun yaşıyorlar. İran’ın iş kurumunun verdiği rakamlara göre işsizlik oranı 25% dır. Ancak Ortadoğu Ekonomik Araştırmalar dergisinin (Mis) 2005 istatistiklerine göre İran’da işsizlik oranı 40% ve İran Nüfusunun 30% yoksulluk sınırı altındadır. Bu rakamlar 12 sene önceye aittir. Günümüze geldiğimizde mutlaka bu rakam artmaktadır. Zira 2011’den sonra başta Suriye iç savaşına müdahil olmakla birlikte, İran’ın Ortadoğu’da yürüttüğü politika ülke ekonomisine ciddi oranda zarar vermiş ve hatta dış politika anlayışı konusunda farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
İran’da protestolarda dikkat çeken diğer önemli bir husus, bazı büyük kentler hariç olayların genelde küçük şehirlerde olmasıdır. Bu önem halkın gerçek anlamda memnuniyetsizliğini ve o bölgelerde başta işsizlik olmakla ekonomik sorunlarının daha çok olması anlamına gelir. Halbuki İran devleti genelde gerçek olmayan rakamlar ile ekonomik ve siyasi anlamada kendini Ortadoğu’nun güvenilir adası olarak göstermekte. Fakat kendini güvenilir bir ada gibi gören İran bu protestolar neticesinde hiç de öyle olmadığını gösterdi. Hatta güvenlik ve istihbaratı açıdan da İran Haziran 2017’de büyük güvenlik zafiyeti yaşadı. O tarihte İran’ın başkenti Tahran’da İran meclisi ve Humeyni türbesinde aynı günde, Deaş(İşit) bağlantılı terör hadiseleri oldu.
İran devletinin en başında olan dini lider Ali Hameney ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani aralarındaki olan siyasi ve güç rakabetini her ikisinin açıklamalarında görmemiz tamamıyla mümkündür. Dini Lider olayların arkasında başta Amerika, İsrail ve Suudi Arabistan olmakla dış güşlerinin olduğunu söylerken, Cumhurbaşkanı Ruhani İran’da ekonomik sıkıntılarının olduğunu kabul ederek dolaysıyla sorunların adresini ve temelinin onun iktidarı dönemine ait olmadığını ve aynı zamanda devrim muhafızları ve onların destekleyenleri göstermiş.

Karim ASGHARİ – Kafkassam İran Masa Başkanı

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir