EMPERYALİST BİR GEÇMİŞE SAHİP HOLLANDA’NIN ERMENİ YALANLARI ÜZERİNDEN TÜRKİYE’Yİ BASKI ALTINA ALMA GİRİŞİMLERİ ASLINDA HOLLANDA’DA IRKÇILIĞIN TEHLİKE ÇANLARINA İŞARETTİR
Hollanda; Türkiye ile yaşamış olduğu siyasi tartışmalar nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik herhangi bir etki yaratamayınca, geçmişinde yer alan sömürgecilik ve kölelik kültürünün de etkisi ile Türkiye’yi dize getirmek için Ermeni diasporasının yalanlarına tutunarak tarihte hiç gerçekleşmemiş ve uluslararası hukuk açısından tamamen geçersiz olan bir karar almıştır.
Hollanda; 17. yüzyıldan itibaren Amerika Kıtası ve Uzak Doğuda sömürgecilik faaliyetleri yaptığı dönemde yerli haklara yönelik uygulamaları tescil edilmiş bir ülkedir.
Şöyle ki; Hollanda 1946-1947 yıllarında Güney Sulawesi’de kurşuna dizilen Endonezyalıların yakınlarının başvurusu ile Avustralyalı bir tarihçi görevlendirilmiş ve yapılan araştırmalar ve tanıkların vermiş olduğu bilgiler sonucunda 3100 Endonezyalının Hollanda askerleri tarafından kurşuna dizildiği ispat edilmiştir.
Hollanda Yönetimi de bu olayı kabul ederek Endonezyalılar dan özür dilemiştir.
Mahkemede zaten Hollanda’yı suçlu bulmuş ve sorumluluğunu tescil etmiştir.
Hollanda’nın katliamları ile ilgili birde Doğu Çaya’daki Ragawede Köyünde katledilenlerle ilgili 300 dosyanın daha mahkemeye başvurmak için hazırlandığı gerçeğidir.
Yine Endonezya’da bağımsızlık hareketlerine karşı aşırı güç ve şiddet uygulandığı bizzat uygulayıcılarının itirafları ile ortaya çıkmıştır.
Bu derece problemli bir geçmişe sahip ülkenin bu konularda daha dikkatli davranması ve aşırı sağcı bir kafa ile yaklaşmaması gerekirdi.
Çünkü bu davranış öncelikle Hollanda’da aşırı sağın yükselişe geçmesine neden olur ki buda özgürlükçü olarak tanınan Hollanda’yı yaşanamaz hale getirir.
Hollanda’ya sadece bugün Ermenistan olarak ifade edilen coğrafyada Ermeniler tarafından yapılan etnik temizlik sonucunda ne kadar Türkün soykırıma uğratıldığını hatırlatmak isterim.
1820 ler de Karabağ’da %90’ın üzerinde Türk % 9 civarında Ermeni yaşarken, Erivan’da %76 Türk, %13,5 Ermeni yaşamaktadır. Bu nüfus oranı 19. yüzyılın sonlarına kadarda Türklerin etkinliğinde devam etmiştir.
20-21 Şubat 1905 Erivan Katliamları, 5-8 Mayıs 1905 Nahçıvan katliamı, 18-23 Mayıs 1905 Erivan Katliamı, Haziran 1905 Karabağ katliamları, Mayıs-Haziran 1906 Erivan katliamı gerçekleşmiştir. Bu katliamlar ile sadece 1905-1906 yıllarında Erivan’da 10 bin Türk katledilmiştir. Güney Kafkasya’da bu dönemde 100 bin kişinin de göçe zorlandığı kaydedilmiştir.
1918 yılında Ermenistan’ın nüfusu 1.510 bin kişi iken bunun 795 bini Ermeni, 575 bini Azerbaycan Türküdür.
1917 yılında Zengezur kazasında % 55 oluşturan ve 154 köye sahip olan Azerbaycan Türklerinin 109 köyü dağıtılmış, 10 bin kişi katledilirken, 50 bin kişi sürgün edilmiştir. Bakü’de ise 30 Mart-1 Nisan 1918 tarihinde katledilen Azerbaycan Türkü sayısı 12-19 bin civarındadır. Şamahı kentinde 53 köy yok edilmiş ve 8 binden fazla insan katledilmiştir.
Yine Kuba, Gence, Lenkeran, Haçmaz, Salyan, Vedibaser, Sürmeli, Yeni Bayazat ve Eçmiyazin de Ermenilerin katliam ve yağmaları gerçekleşmiştir. Ecmiyazin’de 83 köy boşaltılmış ve 35.784 kişi göç etmek zorunda kalmış, Bayazıt’ta, 9 köy boşaltılmış ve 4619 kişi sürgün edilmiş, Sürmeli’de, 637 kişi sürgün edilmiş ve Erivan’dan 387 kişi sürgün edilmiştir. Azerbaycan genelinde 1918 yılında katledilen Azerbaycan Türklerinin sayısı ise 60 bini bulmuştur
1919-1920 yıllarında Revan Kuberniyası’nda 131.970 kişinin öldürüldüğü belirtilmektedir. 1926 nüfus sayımına göre Ermenistan Cumhuriyetinde 743.573 Ermeni, 84.717 Türk yaşamaktadır. 1979 nüfus sayımına göre de Ermenistan’da 3.037.259 kişi yaşamakta olup, bunun 2725.000 Ermeni, 50.822 Kürt, 160.841 Türk tür. 1989 nüfus sayımına göre 1979 nüfus sayımını baz aldığımız için nüfusun artması gerekirken Ermenistan’daki Azerbaycan Türklerinin sayısı 1989 nüfus sayımına göre 84.860’a düşmüştür.
Diğer yanda Ermenilerin iddiaları ile ilgili 1918-1922 yılları arasında İstanbul’un itilaf devletleri tarafından yönetildiğini ve işbirlikçilerine rağmen hiçbir kanıt bulunamadığını da hatırlatmak isterim.
Zaten bu nedenle Ermeniler hiçbir zaman ortak bir tarihçiler komisyonu kurulmasını ve Ermenistan arşivleri dahil inceleme yapılmasına yanaşmamışlardır.
Prof.Dr.Selçuk duman
