KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Güney Türkistan’da Yaşanan Son Hadiseler Üzerine

Güney Türkistan’da Yaşanan Son Hadiseler Üzerine

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
281 0

Uzun yıllar Sovyet işgali altında kaldıktan sonra, 2001 yılında ABD tarafından işgal edilen Afganistan’da hali hazırda NATO bünyesinde oluşturulmuş ve birçok ülkenin askerlerinden oluşan bir ‘’Barış Gücü’’ görev yapıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri de bu vesile ile Afganistan’da bulunuyor. Hatırlanacağı gibi 2012 yılında burada görev yapan askerlerimizin içinde bulunduğu bir helikopterimiz düşmüş ve olayda 12 askerimiz şehit olmuştu. Bu elim hadiseden sonra ise ülkemizde hararetli bir tartışma başlamış ve Mehmetçiğimizin Afganistan’da bulunmasının ne kadar gerekli olduğu sorgulanmıştı!
İmparatorluk yıllarımızdan tutun da, Milli Mücadele döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Afganistan’la olan sıkı ilişkilerimize tarih şahittir. Nasıl ki ABD işgalinden sonra yeniden bir inşa sürecine giren Afganistan’a ülkemiz pek çok konuda destek olmuş ve olmaya da devam ediyorsa, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de bilhassa askeri manada sunduğumuz desteğin kıymeti büyüktür. Milli Mücadele yıllarından başlamak üzere, bizzat Gazi Paşa’nın talimatları ile Afgan ordusunun komuta kademesi eğitilmiş ve Türk askerine gösterilen ihtimam ile yetiştirilmiştir. Bu süreç uzun yıllar bu şekilde devam etmiş, Türkiye’nin NATO’ya girmesi sonucunda bu eğitimlere bir süre ara verilmek zorunda kalınmıştır. ABD işgalinin ardından başlayan yeni süreçte ise Afgan ordusunun eğitimi ve modernizasyonu için Türkiye elinden geleni yapmıştır.
Bugün geldiğimiz duruma bakacak olursak, uzun zamandır Afganistan’ın yönetimini ellerinde bulunduran Peştunlar, ülkenin Kuzey kısmında yaşayan Türklerden pek hoşnut görünmüyorlar. Türklerin ağırlıklı olarak yaşadığı ve bizim hafızalarımıza Güney Türkistan olarak kazınan bölgeye sürekli olarak Peştunların yerleştirildiği ve yerleştirilenlerin silahlı kimselerce korunup kollandığı ve bölgedeki Türklerin bu durumdan son derece rahatsız oldukları su götürmez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Ağırlıklı olarak Güney Türkistan’da yaşayan ve nüfusları Afganistan’ın %35’ini bulan Türkler, yaşamış oldukları pek çok sıkıntı sebebiyle bir süredir sokaklarda ve barışçıl gösterilerine devam ediyorlar. 2014 yılından itibaren resmi olarak Afganistan Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı olan General Raşit Dostum’un, bir yılı aşkın zamandır Türkiye’de bulunması ve son zamanlarda bölgedeki ileri gelen Türk komutanlarının zorla alıkonulması gibi hadiseler Güney Türkistan Türklerini ziyadesiyle rahatsız etmektedir. Bu hadiselerin üzerine bir de IŞİD terör örgütünün bölgede boy göstermesi ve doğrudan Türkleri hedef alması söz konusu olmuştur. Bilindiği gibi Orta Doğu’dan el çektirilen IŞİD’in yeni rotasının Pakistan ve Afganistan olması zaten bekleniyordu ve bu noktada bir takım ipuçları da ortaya bırakılmıştı. Eğer önlem alınmazsa terör örgütü IŞİD’in bu ülkelerin kaotik yapısından istifade ederek Batı Türkistan’da bulunan muhtelif Türk devletlerinin sınırlarına dayanması sürpriz olmayacaktır. Kadim tarih boyunca Türkistan coğrafyasının bir parçası olarak bildiğimiz bu topraklarda makul ve muteber bir din anlayışının asırlar boyunca hüküm sürdüğünü, bölgenin, İslam’ın hakkıyla anlaşılıp yaşandığı topraklar olduğunu, Yesi dervişlerinin ayak basmadığı köyün kalmadığını biliyoruz. Ancak Taliban’la başlayan ve diğer terör unsurlarıyla devam edip, bugün IŞİD’le ‘’taçlandırılmaya’’ çalışılan bölgedeki radikal din anlayışı ve bu çerçevede gelişen selefi-vahabi düşünce tarzı hayat bulduğu her yerde olduğu gibi bu topraklarda da onarılması güç ağır tahribatlara neden olmuştur. Orta Doğu’dan el çektirilen IŞİD şimdide bu bölgeyi tanzim etmek üzere kullanılmak istenmektedir. Bu operasyonda da istenmeyen yegane unsur Türklerdir. Barışçıl gösteriler bastırılmakta, yaşadıkları bölgelere toplu göçler yaptırılarak yurtlarını terk etmeleri istenmekte, silahlı terör örgütleriyle tehdit edilmekte ve gözaltına alınan liderlerinin öldürüldüğü haberleri -teyit edilmeye fırsat vermeyecek şekilde- kulaktan kulağa fısıldanmaktadır. Liderleri Türkiye’de bulunan Güney Türkistanlı millettaşlarımızın çekmiş olduğu sıkıntılar muhakkak bunlardan ibaret değildir; lakin biz daha fazlasına ulaşamıyor ve Onlar için bir irade ortaya koyamıyoruz. Muhakkak ki bu iradeyi ortaya koyacak ve bölgede bulunan askerlerimiz vasıtasıyla konunun takipçisi olacak yegane güç devletimizdir. NATO bünyesinde bölgede bulunan Türk askerinin yaşanan hadiselerden bihaber olması düşünülemez. Bu hadislere en makul ve akılcı çözümü de sunacak olan yine Mehmetçiğimizden başkası değildir. IŞİD ve bölgedeki diğer terör örgütlerinin ise bölgeden acilen temizlenmesi ve bilhassa Batı Türkistan’daki müstakil Türk devletlerine sıçramasının önü kesilmelidir. Bölgedeki hadiseler hem Güney Türkistan Türklerinin varlıkları için önem arz etmekte hem de bütün Türkistan coğrafyasını tehdit eden bu tehlikenin bir an evvel bertaraf edilmesi gerekmektedir.
Osman Kepenek
Akademik Araştırma Enstitüsü Başkanı

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir