KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Gül’ün yurt dışı temasları ve seçim sürecinde Türk ekonomisinin Katar’la sınavı!

Gül’ün yurt dışı temasları ve seçim sürecinde Türk ekonomisinin Katar’la sınavı!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 12 dk okuma süresi
399 0

Her seçimde olduğu gibi 24 Haziran için de spekülasyon had safhada. En çok konuşulan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısına rakip aday çıkıp çıkmayacağı. Başbakan Binali Yıldırım’ın dediği gibi Gül’ün adaylık projesi çökmüş bir toplum mühendisliği projesi ise Gül’ün geçen yıl gerçekleştirdiği yurt dışı temaslar nasıl yorumlanmalı? Hatırlanırsa Gül’ün aktif görevde olmamasına rağmen, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Katar ziyaretinden 11 gün sonra Doha’ya gitmesi, siyasi kulislerde tartışmalara neden olmuş, 2019’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi için “hazırlık” görülmüştü. 03.08.2017’de 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Doha’da Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ile bir araya gelmiş daha sonra, Şeyh Temim’in babası Hamad bin Halife Al Sani’yle buluşmuştu. “Dayanışma ziyareti” kapsamında Doha’ya gelen Gül Şeyh Temim ile El-Bahr Sarayı’ndaki görüşmede, karşılıklı öneme sahip çeşitli konuları ele almışlardı. Gül’ün “dayanışma ziyareti” iki gün sürmüştü. Gül, Körfez bölgesindeki olaylara ilişkin görüşlerini paylaşmış ve Katar’daki bazı arkadaşlarıyla da hasret gidermişti.(1)

Gül’ün geçen yıl içerisinde yaptığı en önemli yurtdışı temaslarından Suudi Arabistan ziyaretinde Kral Selman bin Abdülaziz ile bir araya gelmiş, Türkiye ve Suudi Arabistan ilişkilerinin ele alındığı belirtilen ziyarete ilişkin ayrıntı verilmemişti. Acaba ne konuşulmuştu? Emekli cumhurbaşkanı Gül hangi resmi vasfıyla veya hangi kurum ya da kimin adına bu görüşmeleri gerçekleştirmişti? Suudi Arabistan, Trump’ın başkanlığa gelişiyle ABD ve İsrail ile yakın ilişkilerini geliştirmiş, ülkenin önde gelen pek çok ismini yolsuzluk iddiasıyla tutuklamıştı. Gül’ün “Ilımlı İslam’a geçiyoruz” diyen ve tutuklamalar sürecini yöneten Veliaht Prens Selman’la görüşmesi de dikkat çekmişti. Abdullah Gül, Suudi Arabistan ziyaretinin ardından rotasını İngiltere’ye çevirmiş, burada Mütevelli Heyeti Üyesi olduğu Oxford İslam Araştırmaları Merkezi’nin toplantısına katılmış ve bazı temaslarda bulunmuştu. Abdullah Gül’ün 2017 yılı içerisinde resmi internet sitesine işlenmeyen iki İngiltere yolculuğu yapmıştı.
20-22 Şubat tarihleri arasında yapılan ilk ziyarette eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in kurduğu ‘Din ve Politika Vakfı’nın düzenlediği bir panele katılan Gül, burada ‘Küresel İstikrarda Türkiye’nin Rolü’nü konuşmuştu. Abdullah Gül’ün yeni bir partinin kurulması amacıyla Ürdün’de İngiliz siyasetçilerle buluştuğu iddia edilmiş, Gül’ün yeni partinin kurulması amacıyla “Batı’yla dirsek temasında” olduğu belirtilirken, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ima edilmişti. Gül, Arabistan ve İngiltere’nin ardından 13-14 Kasım tarihlerinde Kazakistan’ın başkenti Astana’da 3.’sü düzenlenen “Astana Club 2017” etkinliğine katılarak burada çeşitli görüşmeler bulunmuştu. Aralık ayında ise Çin’in Wuhan şehrinde düzenlenen TOJOY Yatırım Forumu’na katılan Gül, burada da pek çok işadamıyla bir araya gelmiş, siyaset dışında iş dünyası ve kanaat önderleriyle de görüşmesi farklı yorumlanmıştı. Gül, yurtdışında olduğu kadar yurtiçinde de yoğun bir faaliyet yürütmüş, forumlarda, konferanslarda, açılışlarda sık sık konuşan Gül geçen Ekim ayında Şanlıurfa’ya düzenlediği ziyarette Doğu ve Güneydoğu bölgesinde etkili 28 aşiret reisiyle buluşmuştu.(2)
Şimdi gelelim Katar’ın Türkiye ekonomisindeki katkısı ve etkisine! Suudi Arabistan’ın girişimiyle 7 ülkenin ilişkilerini kestiği Katar’ın dünya genelinde en çok yatırım yaptığı 7’nci ülke Türkiye. Devasa yatırımların toplamı 18 milyar dolar. 2015 yılından itibaren Katarlıların Türkiye’de aldıkları kritik şirketler içinde QNB Finansbank, Abank, Digitürk, BMC ile Boyner’deki ortaklıklar geliyor. Katar bankaları ve birçok yatırımı Türkiye’de bulunmakta. Katar bankaları konusunda ilk sırayı ise Qnb Finansbank almakta. Finansbank Qatar National Bank a 2.75 Milyar dolara, Abank; Commercial Bank Of Qatar’a 460 Milyon Dolara satılmıştı. Katar’ın ayrıca Dünya genelinde Türkiye’de de birçok ayağı bulunan şirketlerle ortaklığı mevcut. Petrol şirketleri Shell ve Total, Giyim devleri Marks & Spencer, Louis Vitton, Valentino, İtalyan araba devi Porsche gibi markaların %5 ile %50 hisseleri Katarlı şirketler.
Türkiye Ekonomi Bakanlığı’nın Uluslararası Doğrudan Yatırım verilerine göre 2002 yılından 2017 Mart ayına kadar Katar’dan Türkiye’ye 1 milyar 506 milyon dolarlık doğrudan yatırım geldi. Katar, Türkiye’ye en çok doğrudan yatırım yapan 19’uncu ülke konumunda. Ancak, Katar Ticaret Odası Başkanı Yardımcısı Mohammad bin Ahmed bin Towar Al Kuwari, nisan ayında Katar’ın başkenti Doha’da yapılan fuarda Katar’ın Türkiye yatırımlarının 18 milyar dolar seviyesinde olduğunu söylemişti. Al Kuwari; Türkiye’de ikinci en büyük yatırımcı olduklarını da dile getirmişti. Bakanlığın 1.5 milyar dolar verisi ile 18 milyar dolar yatırım açıklaması oldukça farklı. Özellikle ‘sıcak para’ olarak tarif edilen Merkez Bankası Ödemeler Dengesi’nde de net hata noksan payı olarak açıklanan para girişlerinin de çoğunun Katar kaynaklı olduğu ileri sürülmüştü. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) verilerine göre 2016 sonu itibariyle Borsa İstanbul’da 9 bin 485 yabancı yatırımcının 156.5 milyar liralık hisse senedi bulunuyor.
Yabancılar, yatırımcı sayısı açısından oldukça az. Yabancıların yatırımcı sayısındaki payı yalnızca yüzde 0.9 düzeyinde. Fakat portföy büyüklüğü dikkate alındığında yabancıların payı yüzde 63 civarında. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, Türkiye’de hisse senedi portföyü olan yatırımcıları ülkelere göre sıralarken “ilk on ülke ve diğerleri” şeklinde bir ayrım yapıyor. İlk on ülkenin payı yüzde 79, diğer ülkelerin payı ise yüzde 21 düzeyinde. Yabancı yatırımcılar sıralamasında Amerikalılar ilk sırada ve diğer ülkelere fark atıyorlar ama yatırımcı sayısına göre portföy büyüklüğünde Katarlı yatırımcılar açık ara önde. Katarlı 5 yatırımcının 7.2 milyar liralık hisse senedi var ve buna göre her bir Katarlı yatırımcı ortalama olarak 1.4 milyar liralık hisse senedini kontrol ediyor. Katarlı yatırımcıların sahip olduğu 7.2 milyar liralık hisse senedinin büyüklüğünü daha iyi kavrayabilmek için bir kıyaslama yapılabilir. 926 bin yerli bireysel yatırımcının hisse senedi toplamı 4.5 milyar lira. Yanisi şu; 526 bin yerli bireysel yatırımcının yalnızca 16 milyon liralık hisse senedi varken, Katarlı 5 yatırımcının 7.2 milyar liralık hisse senedi bulunuyor.
Can alıcı soru şu; Katarlı tasarruf sahibi yatırımcılar Türk sermaye piyasası ve finans dünyasını seçim arifesinde manipüle edebilir mi? Bu soruyu ortaya atanlara göre, Katar güvenilmemesi gereken Suudi Arabistan’ın Truva atı bir partner. Katar’ın; seçim sandığına gitmeye hazırlanan Türk seçmeni mevcut iktidar aleyhine algısını değiştirebilecek kontrollü bir ekonomik krizi tetikleyebileceği söyleniyor. Hatta bunun için Katarlı yatırımcıların iki şekilde Borsa davranışına yöneldiği belirtiliyor. Öncelikle İMKB’nin Döviz ve altın değerlenmesinden etkilenip tepetaklak gitmemesi için Spekülatör davranışı geliştirdiler. Fiyatların iyimser ve genel olarak yükselişin hâkim olduğu piyasa tipi imajını güçlendirdiler. Yatırımı yaparken, gelecekte belirsiz bir olayın kendi yatırımı lehine sonuçlanabileceğini düşünen ve bu düşünce ile ortalama getiriden daha fazla getiri beklentisi ile tipik bir yatırımcıdan daha fazla risk alan strateji izlediler. İkinci aşamada ise Piyasa Dolandırıcısı (Manipülatör) gibi davrandılar. Finansal araçların piyasasını ya da fiyatını, yalan ve/veya yanlış haberlerle ya da yapay işlemlerle doğal seyrinden saptırarak üçüncü kişilerin bir finansal aracın piyasası ve/veya fiyatı konusunda yanlış izlenim edinmesine yol açan ve üçüncü kişilerin yanlış yatırım kararı vermelerini sağlayarak bu durumdan haksız kazanç elde etmeye çalışan bir sürece girdiler. Borsadan çıkmalarının önündeki yasal önlem; ortaklık paylarının borsada işlem görmeye başlamasından itibaren iki yıl süreyle ortaklıktan çıkarma veya satma hakkının kullanılamayacağı kararı da bunlara işlemeyecek çünkü bu süre onlar için çoktan doldu bile.
Türk diplomatlar, ekonomistler ve politikacılar Katar Sudan ilişkilerini mercek altına yatırmalı. Çünkü Katar, Sudan’a verdiği hiçbir sözü tutmadı ve Hartum yönetimini kabak gibi ortada bırakıverdi. Nisa 2014’te Katar Emiri Temim Bin Hamed Arap ülkeleri turunun ikinci ayağında Sudan’ı ziyaret ederek Devlet Başkanı Omer Beşir ile görüşmüş, ziyaretin sonunda Katar, Sudan’a 1 milyar Dolar yardımda bulunduğunu açıklamıştı. Hatta Katar’dan gelecek paranın hülyasına kapılan Hartum; Sudan’da Katar yatırımlarının önünü açmak için Katarlılara vize muafiyeti getirdiklerini ve benzer uygulamanın Sudanlılar için yapılması için görüşmelere başladıklarını belirtti. Yine geçtiğimiz günlerde Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir’in Türkiye’ye tahsis ettiği Sevakin Adası’ndaki limanın restorasyonu için gereken 4 milyar doları Katar’ın finanse edeceği açıklanmıştı. Lakin ortada söz var icraat yok. Katar; lafla peynir gemisini yürütmekte oldukça mahir anlaşılan. Demek istediğim daha düne kadar İngiliz siciminin marifetine inanarak başlarını uzatanlar bugünde aynı sicimle bizi asmak istiyor olabilir mi?
Bakınız:
1- http://www.hurriyet.com.tr/dunya/abdullah-gul-katarda-40539625
2- http://t24.com.tr/haber/abdullah-gulun-temaslari-secim-kampanyalarini-aratmiyor-davutoglu-ile-dirsek-temasinda,525837
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir