KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Fransızlar Dubai sarayından prenses kaçırdı!

Fransızlar Dubai sarayından prenses kaçırdı!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 14 dk okuma süresi
724 0

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), dünyanın petrol rezervi bakımından en zengin altıncı ülkesi. Arap Yarımadası’nın batısındaki ülke doğuda Umman, güneyde Suudi Arabistan’la komşu. Ülkenin batıda Katar’la kuzeyde ise İran’la deniz sınırı var. 1971’de İngilizlerin Basra Körfezi’nden çekilmesiyle ‘Birleşik Arap Emirlikleri’ adı altında yedi emirlikten oluşan bir federasyon oluşturuldu. Bu emirlikler Abu Dabi, Dubai, Acmen, Fuceyra, Re’sü El Hayme, Eş Şarika ve Ummu El Gayevin. Federe birimlerin her biri kendi emirleri tarafından yönetilirken, federasyon bu emirler arasından seçilen bir devlet başkanının idaresinde. Birkaç yıldır BAE ile Türkiye’nin ilişkilerinin rayında gittiği söylenemez. Biraz limoni. İşleri güçleri boylarına poslarına bakmadan Türkiye’nin başına çorap örmek. 31 Temmuz 2016’da The Guardian’ın eski editörü David Hearst’ın, genel yayın yönetmenliğini üstlendiği Middle East Eye haber sitesi, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Gülen cemaatine darbe girişimi için para aktardığını öne sürmüştü. Mısır ve BAE’nin Suriye’nin kuzeyinde ABD tarafından desteklenen PKK’nın Suriye kolu PYD’ye yardım ettikleri de istihbarat raporlarında yer alıyor. CIA güdümünde istihbarat örgütlerini yeniden dizayn ediyorlar. Bu amaçla Suudi Arabistan İçişleri Bakanı Prens Abdulaziz bin Suud bin Nayef bin Abdulaziz, Abu Dabi’de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Başbakan Yardımcısı Mansur bin Zayed Al Nehyan ile görüştü.

BAE’de federasyonun kuruluşundan itibaren, Devlet Başkanının Abu Dabi Emiri, Başbakanın ise Dubai Emiri olması yönünde yazılı olmayan bir mutabakat mevcut. Dış politika, güvenlik, ordu ve askeri konular ağırlıklı olarak Abu Dabi Emirliği’nin kontrolünde. BAE istihbaratı da; federasyonun önemli emirlerinden Abu Dabi Emirliği’ne bağlı. Ayarı onlar veriyor. Bu iş için görevlendirdikleri isimlerden birisi, Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan’ın danışmanı, 11 Eylül 2001’de süreklilik programını başlatan Beyaz Saray’ın eski terörle mücadele Çarı Richard Clarke. Richard Clarke “Good Harbor Security Risk Management” isimli şirketin CEO’su sıfatıyla bu sürece müdahil. Bush yönetimine terörle mücadele koordinatörü olarak hizmet veren Richard Clarke’ın Against All Enemies (Bütün Düşmanlara Karşı) adlı kitabı bulunuyor. Ayrıca siber güvenlik konusunda bir uzman ve bu alanda yazdığı ‘Siber Savaş’ kitabı da var. Türk ve Müslüman düşmanı. BAE hariç olmalı. Demek ki onları Müslüman görmüyor! Richard Clarke “Irak savaşı yüzünden Türkler ve diğer Müslümanların ABD’den nefret ettiğini” de katıldığı tv programlarında alenen söylemiş birisi.(1)

Birleşik Arap Emirliği’nin istihbaratı her ne kadar CIA’ya emanet edilse de İngilizlerin nüfuzu baskın. Güvenlik alanında en büyük tehdit olarak algılanan İran’a karşı Batı güvenlik şemsiyesi altına girmeyi marifet sayıyorlar. Batı’nın jandarmalığından kaynaklı borçlarını gelin biz buna haraç diyelim, Körfez’deki fosil gelirlerinin bir kısmını, Batı’ya transferle ödediklerinden Avrupa ve ABD nezdinde itibarları yüksek. İlk dönem Avrupalı seyyahların Afrikalı yerlilere incik boncuk verip karşılığında değerli taş ve madenleri toplaması gibi, bunlarda silah sistemleri, teknoloji alımı ve diğer katma değeri yüksek ürün ve hizmetleri temin ediyor. Kim kimi kandırıyor bir düşünün? Küresel terörizmle mücadelede adı altında ABD’nin askeri operasyonlarını finans ettikleri biliniyor. BAE en büyük silah sağlayıcılarından birisi olan Fransa’yla, acil bir durumda ülkeye 75 bin Fransız askeri yerleştirmek üzere bir antlaşma imzalamış, benzer bir antlaşma da kesin rakam belirtilmeden İngiltere’yle 1999’da gerçekleştirilmişti.

Birleşik Arap emirlikleri Fars Körfezindeki diğer Arap rejimleri gibi NATO lideri Amerika ile Fransa’nın askeri güçlerinin işgali ve koruması altında. Bu Arap ülkesindeki El-Zafera Hava Üssü, Amerika ve Fransa savaş uçakları ve askerlerini barındırıyor.(2) Fransa’nın 2009’da Körfez Şeyhlerinin korkulu rüyası İran’ın tehditlerine karşı koyma gerekçesiyle, Birleşik Arap Emirlikleri’nde askeri bir deniz üssü inşa etme girişimini fırsata döndürdüğü bir gerçek. Fransa’nın bir başka gerekçesi de Çin’in Afrika sahil bölgesini kuşatma stratejisini boşa çıkarmaya yönelikti. Hamas liderlerinden Mahmut el Mabhuh 19 Ocak 2010’da, Dubai’de kaldığı otelde öldürülmüştü. Olayla ilgili olarak aranan dokuz kişiden biri Fransız pasaportluydu. Fransa Dışişleri Bakanlığı bu kişinin Fransız vatandaşı olup olmadığını saptayamadığını bildirmişti.(3) Demek istediğim BAE’de İngiltere ve ABD istihbaratı kadar güçlü gizli servis faaliyetlerinde bulunan bir diğer ülke de Fransa.

Fransa’dan söz etmemin nedeni, BAE Devlet Başkanı Yardımcısı ve Dubai Başbakanı Muhammed bin Raşid Devlet el Mektum’un kızı Prenses Latife’nin bir Fransız istihbarat görevlisi tarafından Dubai’de göz altında tutulduğu saraydan kaçırılması. Muhammed bin Raşid Devlet el Mektum, Prenses Latife’nin annesi ve amcasının kızı Hind bint Maktum bin Juma El-Maktum ile 1979’da evleniyor. Hind Bint Maktoum 12 Şubat 1962 doğumlu. Evlendiklerinde Hind Bint Maktoum, 17 yaşındaydı ve kocası kendisinden 13 yaş büyüktü. Çiftin bu evlilikten 12 çocukları var. Prenses Latife’nin annesi Hind Bint Maktoum; Dubai’deki Zabeel Sarayı’nda yaşıyor.

Kaçırılan Prenses Latife; Şeyhin 1983’te Londra’da ölen annesinin adını taşıyor. Tam ismiyle Prenses Latifa bint Mohammed Al Maktoum, 30 Mart 1989 doğumlu.(4) Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid el Maktum’un kaç eşi var bilmiyorum ama 24 çocuğu olduğu bilgisi haber sitelerinde mevcut. Bazı kaynaklarda 6 eşi ve 30 çocuğu olduğu yazılı. Anlayacağınız rivayetler muhtelif. Son eşi Prenses Haya bint Al Hussein 38 yaşında Ürdün Kralı’nın kızı. 64 yaşındaki Başbakan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) devlet başkanı Yardımcısı ve Dubai’nin mutlak hükümdarı Mohammed bin Rashid Al Maktoum’un en genç eşinden biri kız diğer erkek iki çocuğu var.(5) Muhammed bin Raşid Devlet el Mektum’un eşlerinden biri Yunan (Grek). Londra’da tanışıp evlenmişler. Prenses Mehra (Maitha) uzun zamandır Arap dünyasının modern yüzü olarak tanınıyor. 1980 doğumlu Prenses Maitha tekvando ve karatede büyük başarılara sahip.

Öyle ki 2006 Asya Oyunları’nda ülkesini bu alanlarda o temsil etmiş ve gümüş madalya kazanmış. 18.08.2013’te Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid el Maktum’un kızı, Prenses Mehra (Maitha) sosyal paylaşım sitesi Facebook hesabında babasının fotoğrafının üzerine “Özür dilerim baba ama akan kanın nedeni bizim paralarımız” yazarak Mısır’daki darbeyi protesto etmişti. Mehra Muhammed bin Raşid el Maktum, 19 Temmuz’da paylaştığı Suudi Arabistan Kralı Abdullah ile babasının fotoğraflarının altında “New York Times: Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Sisi’ye verdiği paralar, Mursi’ye karşı komplo kurulduğunu ortaya koyuyor” yazılı fotoğrafın üzerine de “Afedersin, babam olsan da bu mesele, din meselesi” yazmıştı. Mehra’nın Facebook hesabı üzerinden Mısır’daki darbe karşıtlarını ve Suriye’deki muhalifleri destekleyen paylaşımlarda bulunması dikkati çekmişti. Dubai hükümeti yaptığı açıklamada, Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid el Maktum’un kızı Mehra’ya atfedilen Facebook hesabının sahte olduğunu, o sözleri kendisinin yazmadığını belirtmişti.(6) Boşuna dememişler “kızını dövmeyen dizini döver” diye. Şeyhin kızları ile arası pek iyi değil. Birisi kalkıp babasının politikasını eleştiriyor diğer kalkıp saraydan kaçıyor. Diğerlerinin ne yaptığı da meçhul!..

BAE Devlet Başkanı Yardımcısı ve Dubai Başbakanı Muhammed bin Raşid Devlet el Mektum’un kızı Prenses Latife’nin, 3 yıl boyunca hapishanede kaldığını ve babasının kendisine işkence yaptığını iddia etmesine ne demeli? Prenses Latife bir Fransız ajanı tarafından kaçırılarak kurtulmuş. BAE Devlet Başkanı Yardımcısı Muhammed bin Raşid Devlet el Mektum’un kızı Prenses Latife, üç yıl boyunca hapsedildiğini ve bir Fransız casusu tarafından kaçırılarak kurtulduğunu iddia ediyor. 33 yaşındaki Latifa üç yıl boyunca hapishanede işkence görmüş. Genç kadın şimdilerde Güney Hint Okyanusu’nda bir yatta saklanıyormuş. Prenses Latife, çektiği videolarda da ailesinin ve babasının kendisine uyguladığı işkenceleri anlatmış. Prenses Latife, video kaydında ‘‘Bizim elimizde sandığınız gibi hiçbir özgürlük yoktu. Sokağa çıkma yasağım vardı. Saraydan çıktığımda gözlem altındaydım ve eve belirli bir saatte dönmek zorundaydım. Annem benden (günlük yaptıklarıma dair) rapor alıyordu. Ve tabii şoförden nerelere gittiğimizi öğreniyordu. Şoför ayrıca babamın ofisine de bu raporları gönderiyordu’’ demiş. İlk olarak 16 yaşındayken kaçma girişiminde bulunan Prenses Latife, bu girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra defalarca işkence gördüğünü anlatmış. Babasının adamları’nın kendisine işkenceler yaptığını anlatan Latife’den, Dubai’de 3 sene 4 ay boyunca hapiste kaldığını öğreniyoruz. Hapisten çıkmasının ardından bir daha kendisine şahsi pasaportunun asla verilmediğini söyleyen Prenses, 2000 yılından bu yana hiç yurtdışı seyahatine çıkmamış. Kendisine araba kullanma izni verilmediğini söyleyen Prenses Latife, bütün hareketlerinin saatlik dilimler içerisinde gözlem altında tutulduğunu belirtmiş.(7)

Bani Yas aşiretinden olan El-Maktum, Birleşik Arap Emirliklerin en güçlü ve zengin ailesi. ABD, İngiltere, Mossad ve Fransa arkalarında. Çölde kum bunlarda para. Hatta öyleki Şeyhin 3 bin yarış atı var. Hepsi de saf kan Arap olan atlarına İngiltere’de uçsuz bucaksız çiftlikler kurmuş. Yılın en az 3-4 ayını yanında geçirmelerini sağlamak için Dubai’de onlara özel saraylar yaptırmış. Zaten kendisi de İngiltere de Bell Educational Trust’dan mezun. İngilizlerin Arap atlarından iyi anladıkları tartışılamaz. Burj El-Arab Oteli Yani Arap Kalesi, Şeyhin mülkü. Bu otelin yapımında öylesine hesapsız para harcandı ki otele, yatırımın geri dönmesi için en az 400 yıla ihtiyaç olduğu hesaplanıyor! Fransız istihbaratı müttefikleri olan Şeyhin kızını neden kaçırsın? Gerçi bize yaptıkları terbiyesizlikler, diplomatik skandallar malûmunuz. Ziya Paşa’nın dediği gibi “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.” Aklıma ne geldi biliyor musunuz? Acep bu prenses Latife’yi kaçıran Türk olmasın?

Bakınız:
1- 16 Ocak 2018/ http://kafkassam.com/turk-ve-musluman-dusmani-cia-ajani-richard-clarke-bae-emrinde.html
2-http://parstoday.com/tr/news/middle_east-i17446-
3- http://www.bbc.com/turkce/haberler/2010/02/100217_dubai_latest
4- http://moneyinc.com/the-most-extravagant-wedding-ever/ – https://en.wikipedia.org/…/Hind_bint_Maktoum_bin_Juma_
5- http://www.finansgundem.com/haber/dubai-prensesini-fransiz-ajan-kacirdi/1285548 – http://www.internethaber.com/dubai-hukumdarinin-guzel-ve-en-genc-esi-foto-galerisi-1196997.htm?page=8
6- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/akan-kanin-nedeni-bizim-paramiz-24540651
7- https://www.cnnturk.com/dunya/araplar-sokta-prenses-saraydan-kacti

Ömür Çelikdönmez
Twitter: @oc32oc39

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir