IŞİD değil PYD’yi hedefliyor aslında. Zira IŞİD’in kullanımı esasen PYD’yi meşrulaştırdı ve alan açtı bugüne kadar. IŞİD’in bırakacağı boşluğun PYD tarafından doldurulmasını engellemek için Türk Ordu’su müdahale etti. Cerablus-Mare Hattı’nın Türkiye’nin kontrolünde olması PYD’nin Kobani ve Afrin’i birleştirmesinin önüne geçecek ve bütüncül bir kuşak oluşumunu engelleyecek. Türkiye, PYD’nin Fırat’ın Batısı’nda olmasına izin vermeyeceğini göstermek için de bu eylemlilik içerisine girdi. Salih Müslim’in ilk itiraz edenlerden biri olması bunun açık bir göstergesi. IŞİD’in saldırıları bu operasyonu meşrulaştırdı. Rusya ile varılan mutabakat ve ABD’nin IŞİD söylemi üzerinden ikna olması Türkiye’nin elini kuvvetlendiriyor. Barzani’nin Türkiye’de olması ve PYD-PKK çizgisi ile olan anlaşmazlığı da Suriyeli Kürtlerin bütüncül hareket edemediğini/edemeyeceğinin kanıtıdır. Aslında ABD’nin de bu konuda kafası ciddi anlamda karışık ve hem bu anlaşmazlığı çözememiş olması hem de 15 temmuz sonrası Türkiye’nin kendisinden uzaklaşması riskinin doğması Washington’u Türkiye’nin bu manevrasına ses çıkarmama yönünde bir eylemliliğe itiyor. Bu operasyon aynı zamanda prestiji sarsılan Türk Ordu’sunun gücünü ve operasyonel kabiliyetini ortaya koyma ve aynı zamanda toplumsal meşruiyetini arttırma amacına hizmet ediyor. Dr. Göktürk Tüysüzoğlu