KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gürcistan
  4. »
  5. FETÖcü siber casusluk!

FETÖcü siber casusluk!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 10 dk okuma süresi
324 0

Geçtiğimiz son birkaç yıl içerisinde siber casusluk sırf toplumsal bir tehlike olmaktan çıktı. Siber saldırılar ve bu saldırı sürecinde gerçekleştirilen siber casusluk, büyük ekonomik kayıplardan tutun hassas askeri bilgilerin sızdırılmasına kadar ciddi ulusal güvenlik problemleri yaşatıyor. Dilimize yerleşen ve bugünlerde popülerleşen Siber kelimesi İngilizce “Cyber” sözcüğünden Türkçemize devşirildi. “Bilgisayar ağlarına ait olan”, “İnternete ait olan”, “Sanal Gerçeklik” gibi anlamları bulunuyor. Dünya genelinde siber casusluklar gündeme damgasını vurmayı sürdürüyor.
Kızıl Ekim, MiniDuke, Stuxnet gibi ajan yazılımlar siber casusluk savaşlarının başrol oyuncuları. Siber suçlular finansal kurumların yanı sıra telekomünikasyon, imalat, enerji ve medya şirketlerini de hedefleyen siber casusluk için karmaşık kötü amaçlı yazılım ve teknikleri kopyalıyor ve işletmelere karşı saldırı düzenlemek için kullanıyorlar. Son bir yıl içinde Türkiye’ye yönelik yapılan saldırılar ciddi boyutlara ulaştı. 12 Nisan tarihinde bir paylaşım sitesine yüklenen ve içinde 50 milyon T.C Vatandaşının kimlik ve adres bilgilerinin paylaşıldığı dosya ile birlikte, ülkemize yönelik siber saldırılarda son aylarda gözle görülür bir şekilde artış olduğu netlik kazandı.
Peki, bu siber saldırıların arkasında hangi küresel odaklar var? Geçtiğimiz yıl ortaya çıkan gizli NSA belgesi, ABD ve İran arasında her geçen gün kızışan siber savaşı gözler önüne serdi. İki ülkenin birbirlerine karşı geliştirdikleri siber silahları özellikle casusluk ve sabotaj için kullandıkları ortaya çıktı. Gizli belgede ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile İranlı muadilinin Cenevre’de katıldıkları nükleer müzakereler sırasında da devam ettiğini gösterdi. Nisan 2013 tarihli belgede dönemin NSA Başkanı Keith Alexander, İran içerisindeki networklere yönelik bir sene önce başlatılan siber casusluk faaliyetlerinin Tahran yönetimi tarafından fark edildiğini ifade ediyor. Belgelerde ABD ve İngiltere’nin casusluk operasyonlarında nasıl işbirliği yaptığına dair detaylarda yer alıyor. (Bkz. https://siberbulten.com/uluslararasi-iliskiler/yeni-sizan-nsa-belgesi-iran-abd-siber-savasini-ortaya-koydu/)

Lübnanlı ABD Vatandaşı Nizar Zakka’nın 18 Eylül 2015’de Tahran’da tutuklanması birazda bu siber casusluk faaliyetlerinin deşifre olmasıyla ilgili. İşadamı ve bilgi teknolojisi uzmanı Niza Zakka, İran Kadın ve Aile İşleri Başkan Yardımcısının daveti üzerine, 15-18 Eylül 2015 tarihlerinde gerçekleşen “Sürdürülebilir Kalkınmada Kadınlar Uluslararası Konferansı ve Sergisi”ne katılmak için Tahran’a gittiğinde, 18 Eylül’de İran Devrim Muhafızlarından olduğu düşünülen sivil giyimli kişiler tarafından ülkeden ayrılmak üzere havaalanına giderken tutuklandı. Ardından Evin Cezaevi’ne transfer edildi ve o günden bu yana hücre hapsinde tutuluyor. İran; Lübnanlı ABD Vatandaşı Nizar Zakka’yı neden tutuklamıştı? Kasım 2015’de İran resmi kurumlarınca hazırlanan basın raporunda Zakka’nın; ABD istihbarat ve askeri birimleri ile yakın ilişkileri olduğunu ve Amerikalı casus olduğuna dair şüpheler olduğunu iddia etmişti.

3 Kasım 2015’de İran devlet televizyonu IRIB yetkililerinin ABD ordusu ve istihbaratı ile “derin ilişkileri” olduğu için “hazine” olarak tanımladığı bir kişiyi tutukladığını bildirdi. Aynı gün Mehr Devlet Haber Ajansı internet sitesinde Zakka’nın ABD’de “Riverside Askeri Üssü”nde çekildiğini iddia ettiği ve Zakka’nın askeri tarzda giyinmiş olduğu bir fotoğrafını yayımladı. Washington D.C.’de yaşayan Nizar Zakka, Arap Bilgi ve İletişim Teknolojileri Örgütü’nün kurucuları arasında yer alıyor. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki 13 ülkedeki bilgi ve iletişim teknolojileri örgütlerinin bölgesel işbirliğini temsilen kurulan örgütün Lübnan, Irak ve ABD’de ofisleri bulunuyor. 18 Mayıs 2016’da Associated Press tarafından yayımlanan bir makaleye göre örgüt bölgedeki projeler için ABD hükümetinden $ 730,000 değerinde fon aldı. (Bkz. http://www.acileylem.org.tr/eylem-detay.php?q=238)

İran bize göre daha şanslı. En azından paçayı kaptırmadan önlemini almış. Bizde öyle mi ya? FETÖcü paralel devlet yapılanmasının en stratejik devlet kurumlarına sızmasına engel olunamadığı gibi Türkiye’nin ulusal güvenliğini ilgilendiren en mahrem sırların yabancı ülkelere ve terör örgütlerine servis edilmesi söz konusu. FETÖ’nün darbe girişimi soruşturması kapsamında sosyal medyadaki “Fuat Avni” hesabına bilgi sağladığı gerekçesiyle tutuklanan Başbakanlık Veri Uzmanı Mustafa Koçyiğit’e gizli verileri aktaran Emniyet İstihbarat Dairesi’ndeki mühendislerin yeni bir ihaneti daha ortaya çıktı. MİT’in istihbarata gönderdiği 20 bin kişilik listeyi sızdıran FETÖ militanı mühendislerin aynı zamanda Terörle Mücadele Dairesi’nin terör örgütleri PKK, DHKP-C ve DAEŞ’e karşı kullandığı 23 kişilik muhbir listesini de deşifre ettiği belirlendi. Muhbirlerin bu örgütlerce infaz edildiği ortaya çıktı. (Bkz. http://www.on4haber.com/haber/23-mit-muhbiri-infaz-edildi-/91184/)

Buna benzer başka olayda Almanya’daki MİT muhbirlerinin Alman gizli servisine bildirilmesi. Alman Die Welt gazetesi, Alman milletvekillerinin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) Almanya’daki faaliyetlerinin incelenmesi talebinde bulunacağını yazdı. Die Welt, MİT’in Almanya’daki istihbarat görevlileri ve sayıları 6 bini bulan “muhbirleri” ile Türkiye kökenli Almanları izlediğini ve baskı altında tuttuğunu iddia etti. 15 Temmuz darbe girişimi gecesi cuntacı hainlerin TRT’ye getirdiği 4 sivilden birisinin HAVELSAN yazılım mühendisi Onur Demircan belirlendi. HAVELSAN’da yazılım mühendisi olan Demircan’ın hain planlarına ulaşamayınca ABD’ye kaçtığı belirlendi. Bu darbecilerin başarısızlığın bile planını yaptığını ortaya koydu. Hiç vakit kaybetmeden kalkışmanın ertesi günü ABD’ye uçtuğu kaydedilen Demircan’ın elektronik posta aracılığıyla da kuruma istifasını gönderdiği öğrenildi. (Bkz. http://www.turkiyehabermerkezi.com/guncel/trtyi-basan-cuntaci-sivilin-kimligi-belli-oldu-h51827.html)

Bilişim uzmanlarını Türkiye’nin networkuna sızdıran FETÖ yapılanması, mensuplarının gizli haberleşmesini sağlamak amaçlı ByLock adlı cep telefonu uygulamasını üst düzey kripto üyelerinin kullanımına sundu. Ama ‘sarımsağı gelin etmişler kokusu kırk günde çıkmış’ gerçeğini unutmuşlardı. Tek unuttukları bu değildi, ‘yalancının mumunun yatsıya kadar yanacağını’ da hesaba katmamışlardı.
Nitekim MİT, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından örgüt üyelerinin kendi aralarında haberleşmek için kullandıkları ByLock adlı cep telefonu uygulamasının şifrelerini kırmayı başarmıştı. MİT’in çalışması ile FETÖ mensuplarının bu uygulamayı kullanarak haberleştikleri anlaşılmıştı. MİT, bu yolla 53 bin kişilik bir liste oluşturdu. SGK yoluyla bu listedeki kamu görevlileri ayrıştırıldı. (Bkz. http://tr.abna24.com/service/important/archive/2016/08/22/773681/story.html) Ayrıca FETÖ’cü Haberdar.com sitesi Genel Yayın Yönetmeni Said Sefa’nın Twitter hesabı Ayyıldız Tim tarafından hacklenerek özel (DM) yazışmaları yayımlandı. Yayımlanan mesajlarda, ABD’lilerin 500 bin dolar destek teklif ettiği ortaya çıktı. (Bkz. http://www.komplohaber.com/gundem/abd-lilerden-feto-cu-siteye-500-bin-dolar-h26540.html)

Daha neler var neler? 15 Temmuz darbe girişimi öncesi piyasa hareketlerini mercek altına aldı. Özellikle 11-15 Temmuz arasında olağandışı işlem yapan şirketler tespit edilmeye çalışılıyor. İnceleme başlatan savcılık, bu tespitin yapılabilmesi için Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) rapor isteyecek. Gelecek rapora göre işlemleri şüpheli bulunan şirketler hakkında soruşturma başlatılacak. (Bkz. http://tr.sputniknews.com/turkiye/20160823/1024505142/darbe-gisirimi-oncesi-islemler-takibe-alindi.html)

Global Research / stopimperialism.com’da Eric Draitser’ın dediği gibi; Türkiye’deki CIA destekli darbe başarısız, küresel satranç tahtası altüst oldu. Türkiye’nin ulusal güvenliğini yakından ilgilendiren bilgi ağının, siber casuslarının at koşturduğu alan olmaktan çıkarılması bu açıdan çok önemli. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) kapatılmasını bu açıdan okumak gerekiyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Hükümetin ilk aldığı karar çerçevesinde; Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), olağanüstü hal (OHAL) kapsamında yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatıldı. Ülkemizde erişim engelli olan 112 binden fazla internet sitesinin, yaklaşık olarak yüzde 94’üne yönelik karar TİB tarafından verilmiş durumda. TİB’in kapatılma nedeni olarak ise, terör örgütüne bağlı çalışanların sayısının kurum içerisinde oldukça fazla olmasıydı.

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir