Arap kavmiyetçiliğini, Arap kültürünü, sakalı, kılık kıyafeti ve Arapça’yı din zanneden yarı selefi yarı hurufi yarı batınî yorumlarıyla meşhur zatlar; Hanefilik ve Maturidilikten söz edenleri; “bunların hepsi deist, Tengrist, İslami laik, 28 Şubatçı, Türk Müslümanlığı mayalamaya çalışanlar” diye suçlamışlar ve saldırıya geçmişler. Yetmemiş, bidati küfürle eşleştirmişler. Yetmemiş, mucizenin düşünce tarihinde nasıl anlamlandırıldığını tarif bile etmeden ve Maturidi’nin, tefsirinde ilk sırada yer verdiği ayın kıyamet günü yarılacağına dair aktardığı görüşü göz ardı ederek, ayın o dönemde yarıldığı konusunda tevil ehlinin tamamının (!!!) hemfikir olduğunu iddia etmişler. Bir de bilgiçlik taslayıp meydan okumuşlar ve İlahiyatçıların imanını sorgulamaya yeltenmişler. İşleri güçleri gıybet, küfretme, tekfir etme olanlara yazıklar olsun.
Bu çağdaş ehl-i eser, Arapça bilince her şeyi bildik zannediyorlar. Metodolojiden, tahkikten ve mantıktan habersiz olan bu zatlar, gördükleri her rivayeti aktarmayı ilim zannediyorlar. Ayet ve Hadisleri, Sünneti kafalarına göre batınî yorumlarla anlamlandırıp tahrif etmekten çekinmiyorlar. Dindarlıklarını kindarlık üzerine kuruyorlar. Bunlar, İslam dünyası cehalete ve zulme boğulmuşken ümmete sanki kısaca şunu demek istiyorlar: “Sakın aklınızı kullanmayın, dinde yenileşme diye bir şey olmaz, bin yıl önceki yorumların hepsi dindir, bunlardan zinhar ayrılmayın. Bize düşen sadece ve sadece atalarımızın yolundan gitmektir. Sakın İslam’ı hayatlı bir din haline getirmeyin, halinizden memnun bu rezillik içinde yaşayın.” Allahu Teâlâ, şu mübarek bayram öncesi ümmet-i Muhammedi de, Türk milletini de bu anlayıştan korusun. İbrahim Maraş