KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. BOZKIRIN KIYMETLİ HEDİYESİ: İPEK

BOZKIRIN KIYMETLİ HEDİYESİ: İPEK

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 23 dk okuma süresi
316 0

Hediye, Türk bozkır coğrafyasında mühim bir rol oynamış, sunulan hediyelerden bir tanesi de bozkırın değerli bir metası olan ipek olmuştur. İpek, bozkır coğrafyasında emsalsiz bir ticari eşya olmakla birlikte hediye olarak da takdim edilmesi açısından ayrı bir öneme sahiptir. Hediye olarak ipeğin uygun görülmesi ve değer bakımından çok yüklü miktarlarda sunulması, aynı zamanda ipeğe olan rağbetin bir göstergesidir. Bu rağbet ipeğin, gerek ticaret yolu ile gerekse de hediye olarak takdim edilmesinden anlaşılmaktadır. Bazı durumlarda ise devletlerin ihtiyacı olan metalara ulaşmak amacıyla aralarında mal değişimi yaptıkları görülmektedir.
“İpek Yolu” ifadesini ilk kez ünlü Alman coğrafyacı ve jeolog baron Ferdinand von Richthofen, Çin’i anlatan ve Çin’in batısını araştıran ilk bilim adamı olarak, yapmış olduğu gezileri detaylı olarak aktardığı büyük eserinde kullanmıştır. O günden sonra İpek Yolu Kavramı, Asya ile Avrupa arasında bin yıldır süren ticaret ilişkilerinden söz eden herkes tarafından kullanılmıştır. “İpek Yolu” adlandırmasının temelinde ise bu yolda en çok taşınan ve gelir elde edilen malın ipek olmasının mühim rol oynaması yatmaktadır. Sadece ticari bir meta olarak kullanılmayan ipeğin, bozkır coğrafyasında hediye olarak takdim edilmesiyle de sık sık karşılaşılmaktadır. Hediye geleneğinin ise, bütün toplumlarda önemli olduğu kadar, özellikle Türk milleti ve Türk devletlerinde ayrı bir öneminin olduğu aşikârdır.
Hemen hemen her toplumda görülen hediyeleşme âdetinin neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir geçmişi vardır. Modern antropoloji çalışmalarında, iptidai topluluklarda karşılık beklemeden hediye vermenin yanı sıra hediye değişimi ve hediye ile sosyal bağ kurma, sosyal itibar ve onur kazanma amaçlı hediye şekillerinin de bir hayli yaygın olduğundan söz edilir. Bu sebeple de ilk dönemlerde hediyeleşme geleneğinin, sosyal dayanışmayı temin eden mal değişimine dayalı ilkel ekonomi kültürünün bir uzantısı olduğu düşünülebilir.
Devletlerarası münasebetlerde hediye takdimi ise kimi zaman verilen kararların değişmesinde rol oynamakta, kimi zaman da barışın tesis edilmesine vesile olmaktadır. Hükümdarın tahta çıkışı veya vefatı dolayısıyla hediyeler alınıp verildiği gibi, evlilik münasebetleriyle de devletler birbirlerine hediyeler sunmaktadırlar. Güç durumda kalmış olan bir devletin karşı devletten askerî yardım almasından ötürü hediye sunması ise doğal bir olgu olarak karşılanmaktadır. Türk-bozkır coğrafyasında sunulan hediyelerden bir tanesi de, o dönemin çok kıymetli bir eşyası olan ipektir. İpeğin, yüzyıllarca önemini korumuş olan yola adını veren bir meta olması açısından da değeri çok net anlaşılabilmektedir. Bu değerli kumaş, devletlerin ekonomilerinde dahi yer edinmiştir.
Hunların ekonomisi; fethettikleri yerlerde yaşayan insanlardan aldıkları paralar, dost ülkelerden gelen hediyeler ve yabancı ülkelerle yapılan ticaretler olmak üzere üç temele dayanmaktaydı. Çinliler Hunlar’a hediye olarak ipek verip karşılığında ise at almaktaydılar. Orta Asya’da Hunlar gibi büyük devletler kuran Türk toplulukları zaman zaman buğday, ipek ve pirinç gibi ekonomilerinin eksiği olan temel ürünleri Çin’den vergi ve hediye olarak temin ediyorlardı. Mete’nin Çin ile olan ilişkilerine baktığımız zaman karşılıklı hediyeler alınıp verilmekte ve bu hediyelerin kıymeti de büyük olmakta idi. M.Ö. 176’dan az önce Hun ve Çin ilişkileri bozulmuş; Mete, Çin İmparatoru’na mektup yazmış ve hava yumuşamıştı. Mete’nin, Çin İmparatoru’na gönderdiği armağanlar arasında bir binek atı ve bir deve baş sırayı almaktaydı. Çin İmparatoru’nun Mete’ye yolladığı armağanlar arasında ise bir saç tokası oldukça mühimdir. Bu altın tokalar örgülü ve kıvrılmış saçlarda kullanılıyordu. Ayrıca Mete’ye, Çin İmparatoru, kendisinin giymiş olduğu on altın işlemeli ipek bir elbise hediye etmişti. İmparatorun, kendi giymiş olduğu elbiseyi hediye olarak göndermesini, karşılıklı ilişkilerde önem verilen bir incelik olarak değerlendirmek mümkündür. Bundan başka, gönderilen hediyelerden memnun olunması, ihtiyaç olunan maddelerin yeterli miktarda olması da çok önemli rol oynamaktadır. Han elçisine, “Hsiung-nu’lara gönderilen ipekli kumaşların, pirinç ve mayanın miktarı ve kalitesinin iyi olmasının yeterli olacağını ve aksi takdirde meselenin büyüyüp, sonbaharda atlarıyla mahsüllerini çiğneyeceklerini” bildirmekteydiler.
Bozkırda yeni Hakan tahta geçtiğinde de kendisini tebrik etmek amacı ile elçiler gelmekte ve doğal olarak kıymetli hediyeler de getirmekteydiler. Buna örnek olarak; Göktürk Hakanlığı’nda Mukan’ın yerine kardeşi Ta-po tahta oturduğunda (572-581), yeni hükümdarın, kendini kutlamak üzere 100 bin top ipek hediye eden Chou imparatorunu örnek olarak verebilmekteyiz.
Devletlerarasında çıkar münasebetleri söz konusu olunca, hediye takdiminin işe yaramadığı durumlar da meydana gelebilmektedir: “562’de Sasanilerle yaptığı ittifak doğrultusunda İstemi Kağan, Eftalitlere üstünlük sağlar ve ortadan kaldırılan bu devletin toprakları Hüsrev Anüşirvan ile İstemi arasında paylaşılır. Bu savaşta ana kaygı ipek ticaretinden elde edilecek gelirlerdir. Ancak Hüsrev Anüşirvan bu gelirlere tek başına sahip olmak istediğinden, bir süre sonra İstemi’nin gönderdiği elçilere sert davranmış, hediye getirilen ipekleri yaktırmış ve gelen Göktürk elçilerinden bazılarını zehirletmiştir.
Ayrıca Çin İmparatorluğu, Türkleri zayıflatmak amacıyla da hediyeleri kullanmaktadır. Bu konu Orhun Yazıtları’nda şöyle geçmektedir:“(Çinliler) Altun, gümüş, darı(?), ipek(?) gibi bunca şeyleri kesretle verir. Çin kavminin sözü tatlı, hediyesi mülayim imiş. Tatlı sözü, mülayim hediyesi ile uzak kavimleri böylece yakınlaştırır imiş… Tatlı sözüne, mülayim hediyesine aldanıp, çok Türk kavmi öldün. Türk kavmi ölerek cenupta Çogay ormanına değil ovaya konayım dersen, Türk Milleti ölesince(diye) orada müfsit kişi(ler) böylece kışkırtır imiş; uzak ise fena hediye verir, yakın ise iyi hediye verir diyüp böylece kışkırtır imiş… ifadesi de aslında başta ipek olmak üzere değerli hediyelerle göz boyama ve lükse alıştırma politikası güden Çin’e karşı tedbirli olunması mahiyetinde bir uyarıdır.
Bundan başka taziyelerini sunmak amacıyla gelen elçiler vasıtasıyla da hediyeler getirilmektedir. Dikkat edilirse getirilen hediyeler arasında ipek mutlaka yer almakta, hatta başrollerde oynamakta idi. “Kültegin’in cenaze törenine Göktürkler’in komşularının hepsinden katılımlar olmuştu. Doğuda Kıtan ve Tatabılar temsilciler göndermişlerdi. Başlarında Uder vardı. Çin İmparatoru ise binlerce ipekli kumaş altın ve gümüş eşya yollamıştı.
Askerî yardım karşılığında hediye takdim edilmesi de sık sık karşılaşılan durumlardandır. Uygur askerleri 765 yılında Tibet askerlerine karşı Çin ordusuyla beraber savaşmıştır. Savaş bittikten sonra Çin, Uygur Devleti’ne hediye olarak yüz bin top ipek göndermiştir. 757 senesinde Çin’de meydana gelen An-Lu-Shan isyanını bastıran Uygurlar’a, Çin tarafından 10.000 top ipek verilmiş ve ayrıca yılda 20.000 top ipek verileceği vaadinde bulunulmuştur.
Mal değişimine dayalı ekonominin bir uzantısı olarak sunulan hediyeler ise genellikle devletlerin kendilerinde olmayan ürünleri değiş-tokuş yolu ile temin etmesi hususuna dayanmaktadır. Burada, Çin’in bozkır atlarına olan ihtiyacı ve bunun karşılığında çoğunlukla kendilerinin üretmiş oldukları ipeği takdim ettikleri görülmektedir. Çin İmparatoru, 822 senesinin Şubat ayında Uygurlar’a atların bedeli olarak 50.000 parça ipek ve bir prenses vermiştir. İmparator, aynı senenin üçüncü ayında atların bedeli olarak 70.000 parça ipek daha göndermiştir.
Çin’in atlara olan ihtiyacı dolayısıyla karşılığında ipek takdim ettikleri belirtilmişti. Bu oran zaman zaman öyle yüksek miktarlara ulaşmaktadır ki, ekonominin sarsıldığı dönemlerle dahi karşılaşılmaktadır: “763 tarihinden sonraki ilişkilerde Uygurlar, T’ang Hanedanı’nın batı başkentini geri aldıkları için İmparator T’ai tsung tarafından çok iyi karşılanmış ve Kağan, Çin İmparatoru ile evlilik ilişkileri kurmuş, her sene yüz bin tane atı Çin’e göndermiştir. T’ang Hanedanı buna karşılık olarak bir milyondan fazla top ipeği Uygurlar’a vermiştir. Bu yüzden Çin’in hazinesi bozulmuş ekonomik durumu sarsılmış, her sene at karşılığında verilen hediyeler dolayısıyla masrafları artmıştı.
Çin İmparatorluğu’nun Türk Devletlerine karşı uygulamış oldukları ikiyüzlü siyaset de bilinmektedir. Zira Çin, Türk devletlerini parçalamak ya da zayıflamış olan devletin yeniden güçlenmesini engellemek amacıyla ziyafetler vermiş, hediyeler takdim etmiş; bu vesileyle hem Türk devletlerini dengede tutmayı başarmış hem de zenginliğini göstermiştir: “Kün Tengride Ülüg Bulmış Alp Küçlüğ Bilge Kağan ölünce yerine küçük erkek kardeşi Hazar Tegin geçti. Kağanlık unvanı Ay Tengride Kut Bulmış Bilge Kağan idi. 825’te Çin İmparatoru yeni Uygur Kağanı’nı tebrik için elçiler ve hediye olarak on iki araba dolusu ipekli kumaş gönderdi. Hazar Tekin’in kötü yaradılışı ve zayıf iradesi yüzünden Uygur Devleti’nin gerileme hızı süratle arttı. Bu Kağan devrinde iki ülke arasında bol bol elçiler gelip gitmiş, Çin İmparatoru sık sık Uygur elçileri şerefine ziyafetler vermiş, at ticareti karşılığında çok miktarda ipekli kumaş hediye edilmişti. Çin Sarayı bir taraftan Uygurlar’ı zayıflatmak için türlü entrikalar çevirirken diğer taraftan Uygurlar’ın şüphesini çekmemek için Uygur atlarına karşılık gayet yüksek ücretler ödemeğe, kıymetli hediyeler göndermeğe devam ediyordu.
Türkler, Juan-juanlar ile Heftalitleri yenerek VI. yüzyılda güçlü bir imparatorluk kurmuşlar, yaklaşık 20.000 Avar savaşçısı da aile ve mallarıyla Türklerin hâkimiyetinden batıya kaçmışlardır. 557-558 yıllarında Alanların yakınlarına geldikten sonra Kandık başkanlığında Iustinianos’a elçiler göndermişlerdir. Avarlar, örgülü saçları ile İstanbul’da büyük bir heyecan yaratmışlardır. Avarlar ve Bizans’ın ilk tanışmalarında (558) Kandik adlı Avar elçisine Bizans İmparatorluğu tarafından altınlı kalkanlar, yataklar (kilimler) ve ipekli elbiseler hediye edilmiştir.
Türgişler, 735 yılının 10. ayında Beşbalık, Yakarık ve Kuça şehirlerine taarruz ederek bu şehirleri yakıp yıktılar. Bunun üzerine Çin İmparatoru Göktürkler’i de Türgişler üzerine saldırtmak için uğraştı fakat başaramadı. Her iki devlet aynı senenin 8. ayında barışmış, Türgiş Hakanı yüksek dereceli memurlarından Hou-lou-ta-kan’ı Çin sarayına göndermişti. Çin İmparatoru bu elçiye sarayda bir ziyafet verdi. Ayrıca ipekten bir elbise, 100 top düz nakışlı ipek verildi ve ülkesine uğurlandı.
Bunun dışında Peçeneklerin Rus Knezleri ile olan temaslarında ücretli kıtalar olarak görev yaptıkları, dolayısıyla yapılan savaşlarda karşı devletler tarafından kullanıldıkları ve bu esnada hediyelerin de mevcudiyeti göze çarpmaktadır: “944 yılında Knez Igor’un Bizans’a karşı yaptığı seferde ücretli Peçenek kıtalarının da mevcudiyeti bilinmektedir. Knez Igor 941’de Bizans’a karşı denizden bir sefer açmış fakat müthiş bir mağlubiyete uğramıştı. Bu mağlubiyetin acısını çıkarmak için 944’te Igor ikinci bir sefere çıkıyor Kiev Knezi karadan Bizans üzerine yürümeğe başlarken Bulgaristan’dan bu hususta Bizans’a malumat veriliyor. Bunun üzerine Bizans İmparatoru Igor’a elçiler göndererek sulh yapmaya teşvik ediyor ve vaktiyle Bizans’ın Knez Oleg’e verdiği vergiyi fazlası ile vereceğini bildirince, Rus Knjazi harp yapmaktan vazgeçiyor. Bizanslılar bu esnada Peçeneklerle ayrıca müzakereye girişmiş; Bizanslılar Rus Knjazi ile birlikte sefere çıkan Peçenekler’e ayrıca kıymetli kumaş ve altın hediyeler göndererek onları barışmaya davet etmişlerdi.
Peçeneklerin hediyeye düşkünlükleri ile ilgili ayrıca dikkate değer şu bilgi de aktarılmıştır: “Peçenekler 1121’lerde yeniden toparlanmaya çalıştılar. Fakat Bizanslılar çok akıllıca davrandılar. İmparator, bazı Peçenek beylerini kandırarak, kendi tarafına çekmeyi başardı. Onlara ziyafetler, ipekli elbiseler, altın ve gümüş hediyeler verip, gözlerini boyadı. İşte onları bu şekilde oyalayıp, ansızın saldırdılar. 1222 tarihinde ikinci defa Ioannes Komnenos (1118-1143) tarafından kılıçtan geçirildiler ve bu galibiyet söylendiğine göre “Peçenek Zaferi” diye kutlandı.
Sonuç olarak hediye, devletlerarası münasebetlerde çoğunlukla olumlu bir işlev görmekle beraber, sunulan hediyelerin amacı, işlevi ve miktarı döneme ve koşullara göre değişiklik göstermiştir. Bozkır coğrafyasında rağbet gören hediyelerden en mühimi olarak ipek ise, devletlerarasında kimi zaman ticaret yolu ile kimi zaman da hediye olarak elde edilen bir ürün olmuştur.
Çin’den Tuna Havzası’na kadar geniş bir coğrafyada varlık göstermiş olan çeşitli Türk kavimleri ve devletleri de farklı dönem ve farklı mekânlarda da olsa hediye takdimine önem vermişler, ipek ise işlevini yitirmeyen değerli bir ürün olarak mevcut şöhretini korumuştur. Devletlerarası münasebetlerde kimi zaman evlilik yolu ile takdim edilen hediyeler arasında yüksek miktarlarda ipek sunulmuş, kimi zaman cenaze törenlerinde komşu kavimler tarafından sunulan hediyeler arasında mevcudiyetini muhafaza eden ürünlerden bir tanesi de ipek olmuştur. Yeni Kağan’ın tahta çıkması vesilesi ile de hediyeler takdim edilmiş ve ipek de bu hediyeler arasında olması gereken yerini almıştır. Ayrıca kimi zaman “değerli kumaşlar takdim edildi” ifadesinden de ipeğin kast edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Zira ipek, bilindiği üzere bozkır coğrafyasında uzun bir dönem boyunca şöhretini koruyan en gözde kumaş idi.
Bozkır kavimlerinden askerî yardım talep edilmesi karşılığında teşekkür mahiyetinde ve kimi zaman da hoş tutmak amacıyla ipek takdim edildiğini de görmekteyiz. Ayrıca Türk kavimleri ve devletlerine karşı göz boyamak amacıyla da takdim edilen ipek, kimi zaman karşı devletin çıkarlarını tatmin etme yolunda da kullanılmıştır.
Önemli bir husus da şudur ki; Türk devletlerinin de kendilerine bir zenginlik göstergesi olarak sunulmuş olan ipeğin karşılığında çoğu zaman değer bakımından altta kalmaları da düşünülememektedir. Zira Bozkır atları da Çin tarafından şiddetle gereksinim duyulan ve arabalar dolusu yüzbinlerce top ipeğin takdim edileceği bir değerin karşılığı anlamına gelmekte idi. Bilindiği üzere Çin tarafından üretilen ipek karşılığında da bozkır atları mühim vazife görmüş, Çin’in talebi üzerine ipek sunularak karşılığında ise at alınmıştır. Mal değişimine dayalı ekonomi kültürünün bir uzantısı olarak da düşünebileceğimiz hediye takdimi devletlerin ihtiyaçlarının bir sonucu olarak da karşımıza çıkmaktadır. Çünkü Çin’in kendi gereksinimlerini karşılamak amacıyla takdim edeceği en gözde ürün ipek idi ve paha biçilemez bir eşya olması bakımından önem arz etmekte idi. Türk kavimleri ve devletleri de atlar karşılığında hem ipeğe hem de ihtiyaç duymuş oldukları diğer ürünlere sahip olabilmekteydiler.

Aybüke Güzay
——————————————
KAYNAKLAR: Ayhan Balaban, “İskit, Hun ve Göktürklerde Sosyal ve Ekonomik Hayat,” Gazi Üniversitesi
SBE, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006.
Ali Bardakoğlu, “Hediye”, Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt XVII, İstanbul 1998, s.151.
Gülçin Çandarlıoğlu, “Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü” GTT. Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, C.II, Ankara 2002.
Orhan Doğan, “Bozkır Kavimlerinin Kültür ve Mitolojilerinde At,” Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006.
Sadettin Gömeç, , Kök Türk Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara 1999.
Sadettin Gömeç, “Türk Tarihinde Peçenekler”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 53, 1, 2013.
Özkan İzgi, Çin Elçisi Wang Yen-Te’nin Uygur Seyahatnamesi, TTK Yayınları, Ankara 2000.
İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ötüken Yayınları, İstanbul 2010.
Akdes Nimet Kurat, “Avarlar”, Yayına Hazırlayan: Serkan Acar, Tarih İncelemeleri Dergisi, Cilt XXVI, Sayı 1, Temmuz 2011.
Akdes Nimet Kurat, Peçenek Tarihi, Devlet Basımevi, İstanbul 1937.
Ayşe Onat; Sema Orsoy; Konuralp Ercilasun; Han Hanedanı Tarihi Hsiung-Nu (Hun) Monografisi, TTK Yayınları, Ankara 2015.
Hüseyin Namık Orkun, Eski Türk Yazıtları, Türk Dil Kurumu Yayını, Ankara 1994.
Bahaeddin Ögel, Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi-I, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1981.
Hüseyin Salman, Türgişler, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1998.
Samuel Szadeczky-Kardoss, “Avarlar”, Erken İç Asya Tarihi, Çev. Ruşen Sezer, Derleyen: Denis Sinor, İletişim Yayınları, İstanbul 2000.
Ahmet Taşağıl, Göktürkler III, TTK Yayınları, Ankara 2004.
Hisaji Tokuda, “Uygur-Çin Ticari İlişkilerinin Gelişimi, VIII ve IX. Yüzyıllar”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara 2010, s.120.
Helmut Uhlig, İpek Yolu, Çin ve Roma Arasında Eski Dünya Kültürü, Çeviren: Alev Kırım, Okyanus Yayınları, İstanbul 2000.

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir