Sultanahmet bombacısına her ne kadar IŞİD etiketi yapıştırılsa da failin aile künyesi ve bağlantıları IŞİD eylemcisi olmadığını ama IŞİD içine sızmış bir başka gücün ajanı olduğunu gösteriyor. İngiltere’de neşredilen Times gazetesi; Sultanahmet’teki bombalı saldırıyı düzenleyen Nabil Fadli’nin annesinin babasıyla evlendikten sonra İslam’ı seçen Ermeni kökenli bir Hristiyan olduğunu yazdı. Times’in yayımladığı bilgilere göre; 8 yaşına kadar Suudi Arabistan’da yaşayan Fadli’ ailesiyle birlikte başkent Şam’a dönmüş. Nabil Fadlı’nın babası Abdullatif Fadlı ve Ermeni asıllı annesi Sofia Fadlı halen Halep’in Mumbuç ilçesinde yaşıyor. Aile üyeleri arasında Türkiye’de yaşayan isimler de var. Nabil Fadlı; Hüsnü Mahalli’nin akrabası. Hüsnü Mahalli ile Sultanahmet bombacısı Fadlı Suriye’deki Barak aşiretine mensup.
Bu bilgilerin olayın gerçekleştiği Türkiye’de yayınlanmadan önce İngiltere’de neşredilen Times gazetesinde yayınlanması düşündürücü. Sultanahmet’teki canlı bomba saldırısının faili Nabil Fadlı’nın isminin Türk güvenlik güçlerinin “canlı bomba eylemcisi” listesinde olmadığı iddia edildi. Bu demektir ki olayı tezgâhlayan gizli servis, Türk istihbaratını atlatabilmiş. Espiyonaj yani karşı casusluk konusunda bölgedeki en güçlü istihbarat kuruluşları arasında sayılan MİT’i ayakta uyutan acaba hangi sözde dost ülkenin ajanları? Bkz Ömür Çelikdönmez/14 Ocak 2016 Perşembe/nokta32.com/ABD’nin Türkiye Kumpası ve Rusya’nın Masumiyeti!
Konuyla ilgili haberleri tararken şüphelerimin başkaları tarafından paylaşıldığını fark ettim. Alman istihbaratı da canlı bomba eylemcisinin IŞİD mensubu olmayabileceği kanaatinde. Bu açıdan bakıldığında IŞİD’e sızmış bir başka gücün ajanı olan Sultanahmet Bombacısının, künye bilgileri adeta kafaları karıştırmak için özel hazırlanmış. Birileri eylemi gerçekleştiren örgütün IŞİD olduğunu düşünmemizi istiyor. Sultanahmet’i kana bulayan canlı bombanın Özgür Suriye Ordusu’nun ‘Abu Bakr as-Sadiq’ taburuna, bir süre sonra ‘Ahrar ash-Sham’ hareketine, daha sonra IŞİD’e katıldığı belirlendi.
Ancak Almanlar Türk güvenlik güçleri kadar bombacının kimliği hususunda acil karar vermiyor. Nitekim Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, Sultanahmet’teki saldırının failinin kimliğinin henüz belirlenmediğini söyledi. Alman bakan, Türk güvenlik birimlerinin saldırganın kimliğini kimlik kartı üzerinden tespit ettiğine dikkat çekerek “Bu kişinin kimliği, var olan bir kimlik bölgesi üzerinden tespit edildi. Ancak bu kimliğin o adama ait olup olmadığı noktası henüz açıklığa kavuşmadı.” görüşünde.
İŞİD mensubu görünümlü eylemciye rağmen eylemin IŞİD patentli olmayabileceğini düşünen tek Alman; İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere değil. Almanya iç istihbaratı ‘Anayasayı Koruma Teşkilatı’ Başkanı Hans-Georg Maassen’de İstanbul’da gerçekleştirilen ve 10 Alman’ın ölümüne sebep olan saldırıyı terör örgütü IŞİD’in düzenlediğinin kesin olmadığını söyleyenlerden. Hans-Georg Maassen; Sultanahmet’teki bombalı intihar saldırısının, Türkiye’yi güvenli olmayan bir yer gibi göstererek turizm sektörünü baltalama niyeti taşıyormuş gibi göründüğünü söylüyor. Maassen’e göre IŞİD haricinde PKK ve DHKP-C terör örgütü de şüpheliler arasında.
Almanlar ABD müttefikleri olmasına rağmen ABD istihbaratı tarafından dinlenmelerini hazmedebilmiş değil. Ukrayna krizinde ABD ile aynı kulvarda yer aldıklarını söylenemez. Cenubi Kafkasya ve Ortadoğu’da çıkarları çatışıyor. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin askeri gücü Peşmerge’yi eğiten ve donatan uluslararası toplum üyelerinden biri de Almanlar. Alman askeri uzmanları bölgede dolaşıyor. İnsanın sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş sözünde olduğu gibi Almanların ayakları altında dolaşması Amerikalıların hiçte hoşuna gitmiyor. Bu nedenle Sultanahmet Meydanı’ndaki Dikilitaş’a (Thutmosis Obeliski) ve halk arasında Alman çeşmesi olarak bilinen, Alman İmparatoru II. Wilhelm ‘in II. Abdulhamid’e ve İstanbul’a hediyesi olan, Almanya’da yapılıp 1901’de İstanbul’daki yerine monte edilen çeşmenin yanında Almanların çoğunlukta olduğu turist kafilesine yönelik saldırı gerçekleştirildi.
Başbakan Davutoğlu, Sultanahmet’teki canlı bomba saldırısının ardından, son 48 saat içinde Suriye ve Irak’ta bulunan IŞİD mevzilerine Türkiye’den 500’e yakın top ve tank atışıyla taarruzda bulunulduğunu 200 IŞİD’li etkisiz hale getirildiğini açıkladı. Başbakanın bu açıklamasını IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi teyit etti ve Türk ordusunun Suriye ve Irak sınırında öldürdüğü 200; Irak ordusunun ise Ramadi’nin batısında bulunan Bervane bölgesinde etkisiz hale getirdiği 237 cihatçı militan için üç günlük yas ilan etti. Görünürdeki rolüne bakılırsa Türkiye’nin bu sert karşılığından en fazla memnunluk duyması gereken ABD. Ancak bizdeki bu beklenti onların açıklamalarıyla örtüşmüyor.
ABD öncülüğündeki koalisyonun DAEŞ’e karşı yürüttüğü Doğal Kararlılık Operasyonu Sözcüsü Albay Steve Warren, Türkiye’nin sınır ötesindeki DAEŞ’in sığınaklarını vurduğu tank ve top atışlarının çok etkili olduğunu ve Türkiye ile koordinasyonu artırmak için çalıştıklarını ancak tam olarak nereyi vuracaklarını vurmadan önce bilmek istediklerini söylemesi, Türkiye’nin IŞİD operasyonundan rahatsızlıklarının ispatı. Benim anladığım, Türkiye’nin vuracağını bildireceği koordinatlarda, PYD veya kendi özel hareket birimleri varsa, onları kurtarmak istiyorlar. Amerikalı yetkililer Türkiye’nin PKK operasyonlarına sıcak bakmıyor. Nitekim Türkiye’nin IŞİD’le mücadelesini eleştiren ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, hava operasyonlarının çoğunun PKK’yı hedef aldığını söylemişti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby “Diyarbakır’da dünkü terörist saldırıları ve bombalamaları şiddetle kınıyoruz” dese de PYD’ye desteklerinin süreceğini de yinelemesi, ABD’nin Suriye ve PYD politikasının değişmediğini ortaya koyuyor. Şimdi Almanlar Sultanahmet faciasında Amerikalılardan şüphelenmeyipte ne yapsınlar?
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39 omurcelikdonmez@hotmail.com
