KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. ALİ EMİRİ-MUALLİM CEVDET-İBNÜLEMİN

ALİ EMİRİ-MUALLİM CEVDET-İBNÜLEMİN

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 3 dk okuma süresi
360 0

Bugün 9 Haziran Uluslararası Arşiv Günü. Bu özel günde üç önemli kültür adamımızı, Ali Emiri, Muallim Cevdet ve İbnülemin Mahmud Kemal İnal’ı bilhassa anmak istedim. Toplumumuzun büyük bir kesimi, kültürümüzün temel taşlarını isabetle tayin edip yerine oturtan bu şahısları, bırakın tanımayı maalesef isimlerini dahi bilmiyorlar. Oysa biz büyük bir milletiz diye geçiniyorsak, tafra satıyorsak bizi millet yapan unsurları öncelikle bilmek zorunda değil miyiz? Bu önemli şahsiyetlerin hayatları boyunca uğraş verdikleri en mühim husus bizi millet yapan unsurları zapt eden kitap, belge cinsinden ne varsa bulduklarını toplamak olmuştur. Bir ömür boyu bu uğurda çalışırken ne evlenip çoluk çocuğa karışmayı düşünmüşler, ne de dünyalık peşinde koşmuşlardır. Tek başlarına düştükleri bu âlemden tek başlarına ayrılmışlardır. Peşinde oldukları kitapları elde edebilmek için üç kuruş maaşlarını düşünmeden harcamışlar, sahafların en iyi müşterileri arasına girmişlerdir. Topladıkları kitapları da “ihtiyarlığımda rahat edeyim, iyi para veren ecnebi kütüphanelerine satayım” gibi fikirleri akıllarından geçirmeden millete bağışlamışlardır. Günümüzde İbnülemin’in kitapları, fotoğraf ve levhaları İstanbul Üniversitesi’nde, Muallim Cevdet Bey’in kütüphanesi Taksim Atatürk Kitaplığı’nda, Ali Emiri’nin kitapları da Fatih Millet Kütüphanesi’ndedir. Üstelik Ali Emiri Efendi, kütüphaneye kendi adının verilmesini kesinlikle reddetmiş, “ben o kitapları milletime vakfettim, çok istiyorsanız kütüphanenin adı Millet Kütüphanesi olsun” demiştir. 1920-1935 yılları arasında Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde atalarından kalan evrakı büyük bir titizlikle tasnif edip, Cumhuriyetin ilk araştırmacılarının ilmi eserler vermesini sağlayanlar, Türk Tarihçiliğinin uzun yıllar boyunca kullandıkları yegâne arşiv fonlarının kurucuları da onlardır. Kendi adları ile anılan üç büyük arşiv fonu halen araştırmacıların hizmetindedir. Onların çalışmaları ile ortaya koydukları arşiv belgeleri sayesinde tarih kitapları dedikodu metinleri olmaktan kurtulmuş,Türk Tarihçiliği başlı başına bilimsel bir disiplin halinde rüştünü ispat etmiştir. Abide şahsiyetlerimize her vesile ile şükranlarımızı belirtmeliyiz. Nur içinde yatsınlar.
Sinan Çuluk

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir