KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Afganistandan Türkiye’ye uzanan darbenin izleri!

Afganistandan Türkiye’ye uzanan darbenin izleri!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 11 dk okuma süresi
334 0

Afganistandan Türkiye’ye uzanan darbenin izleri!
ömür
Afganistan denilince aklıma ilk önce, 12 Eylül 1980 sonrası Afganistan’da cihada katılan ve sonraki yıllarda Afganistan Müslümanlarından desteğini esirgemeyen, 2010’da yetimlere yardım götürmek için Afganistan’a giden, ancak bindikleri uçağın düşmesi sonucu yaşamını yitiren Bahattin Yıldız geliyor.( Bkz. Selçuk Türkyılmaz/ Geçti dost kervanı: Bahattin Yıldız’a Veda / 18 Mayıs 2016/ http://www.gercekhayat.com.tr/yazarlar/gecti-dost-kervani-bahattin-yildiza-veda/) Aklıma gelen bir diğer isimse MİT Müsteşarlığı görevine talip olduğu bilinen Coşkun Ulusoy’un üvey kardeşi; 13 Kasım 2011’de Silivri Cezaevi’nde şaibeli kalb krizi yaşamını yitiren MİT Daire Başkanı Kaşif Kozinoğlu. Kozinoğlu Suriye, Bosna-Hersek ve Afganistan’da da görev yapmış ve Eylül 2010’da müsteşar Hakan Fidan’ın talimatıyla “Baş Müşavir” sıfatıyla Asya Bölgesi’ne atanmış ve bu tarihten itibaren de 5 defa yurt dışı görevine gönderilmişti. FETÖ terör örgütü ile ilişkilendirilen Türk okullarının Rusya’da ve Özbekistan’da kapatılmasında Kozinoğlu’nun rolü büyüktü. Necip Hablemitoğlu da 1998 ve 2001 arası defalarca Orta Asya ülkelerine gönderilmiş, paralel yapı aleyhinde kampanya yürütmüş, kitap yazmıştı. Her ikisinin de neden öldürüldüğü şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu?

Afganistan, 15 Temmuz darbe kalkışması sonrasında yeniden gündemde. Her ne kadar darbe üssü İncirlik NATO Üssü olsa da, Türkiye’de darbe startının yurtdışında Afganistan’da verildiğini biliyoruz. Afganistan’daki NATO güçlerine komutanlık eden 4 yıldızlı Amerikalı General John Campbell’in Türkiye’ye gizli seyahatler yaptığı ve darbe yanlısı askeri personele milyarlarca dolar aktardığı belirtiliyor. Bu bağlantının sacayağını maalesef Afganistan’daki NATO gücünde görev yapan TSK mensubu bazı generallerin oluşturmasında, şeytanın aklına dahi gelmeyen bir küresel şer odağının mevcudiyeti söz konusu. İngiltere’nin devlet televizyonu BBC’de Sky News diplomasi editörü Tim Marshall’ın, “darbecilerin yaptıkları en önemli hatanın Erdoğan’ı öldürmemek” olduğunu söylemesi darbecilerin arkasındaki alçak güç odağını ve amacını göstermiyor mu?

Afganistan’daki NATO gücünde görev yapan Tümgeneral Cahit Bakır ile ülkedeki eğitim ve yardım faaliyetlerinden sorumlu olan Tuğgeneral Şener Topuç Dubai’de gözaltına alınarak bu sabah Türkiye’ye getirildi. Tümgeneral Bakır ile Kabil Eğitim, Yardım ve Danışma Komutanı Tuğgeneral Topuç’un darbeyi yöneten ABD’li Campell’ın adamları çıktı. Darbe soruşturması sonrası haklarında çıkarılan yakalama kararını haber alan Türk Görev Gücü Komutanı Tümgeneral Cahit Bakır ile Kabil Eğitim, Yardım ve Danışma Komutanı Tuğgeneral Şener Topuç, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentine kaçmak istedi. Kabil’den uçakla hareket eden Bakır ve Topuç, Dubai’ye indi, ancak bu sırada Dışişleri Bakanlığı harekete geçmişti. Hızla yapılan girişimler ve Birleşik Arap Emirlikleri makamlarının işbirliği sayesinde Bakır ile Topuç, Dubai Havaalanı’nda yakalandı. Dün sabah Türkiye’ye getirilen iki general, 15 Temmuz kalkışmasını organize eden ABD’li komutan John F. Campbell ile uzun süre birlikte çalışmıştı.

Darbe krizi sonrasında hasar tespit çalışmaları, devletin yeniden reorganizasyonu çalışmalarıyla eşgüdümlü yürütülüyor. Türkiye’de olağanüstü hal ilân edilmesi nedeniyle ABD’nin Ankara’da görev yapan diplomatik personelin ailelerinin ülkeyi terk etmesine izin verilmesi, tehlike çanlarının susmadığının işareti. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği tarafından Salı günü yapılan açıklamada, Amerikan vatandaşlarının Türkiye’deki bu dönemde, emniyet güçleri ve askerlerin eylemlerinde artış gözlemleyebileceği ve hareket özgürlüğünün kısıtlanabileceği ifade edildi. Yani Amerikalılar “-darbeye verdiğimiz destek deşifre edildi, Türk makamları bunun hesabını sorabilir dikkatli olun” demeye getiriyor. Akıllandıkları söylenemez çünkü “Türkiye’de ekonomik gelişim ile siyasi ilerleme eksikliği arasındaki bu dengesizliğin bir kaos formülü olduğu”ndan hareketle yeni tertip peşindeler.

Türkiye’deki başarısız darbe girişiminin Washington’daki düşünce kuruluşlarında yoğun şekilde tartışılması, ABD’nin bir panik havasında olduğunun göstergesi. Amerika’daki düşünce kuruluşları, darbe girişiminin ardından Türkiye ile ilgili peş peşe toplantılar düzenliyor. Brookings Enstitüsü de bunlardan biri. Darbe sonrası Türkiye’nin verebileceği siyasi ve askeri reaksiyonların neler olabileceği hakkında tink tank yapılıyor. Bu çerçevede Türkiye’nin hain ve terörist ilan ettiği Fetullah Gülen’in iadesi talebinin yerine getirilip getirilmemesinin fayda ve zararlarını konuşuyorlar. Onlara göre; “Fethullah Gülen, TC hükümetinin nazarında Usame Bin Ladin’den farksızdır. Ve Türk hükümetine göre ABD, iadeyi reddediyor. Bin Ladin kadar tehlikeli birini iade etmiyor ve bu Türk-Amerikan ilişkileri için çok uç noktalara gidebilir ve Türkiye irrasyonel tepkiler verebilir. Bu Türk hükümeti için gerçekten varoluşsal bir sorun.”

Yine Atlantic Konseyi adlı bir başka düşünce kuruluşunda düzenlenen “Darbenin Bastırılmasından 10 Gün Sonra: Türkiye Nereye Gidiyor?” başlıklı panelde de darbe girişiminin neden ve sonuçları ile bundan sonrasına ilişkin olası senaryolar masaya yatırıldı. Darbenin arkasında kim olduğuna dair kanıt ortaya konması gerektiğinin konuşulduğu panelde; Gülen hareketinin de “tamamen masum” bir yapılanma olmadığı, Türkiye’de yaşanan kaosta onların da büyük oranda kabahati olduğu belirtiliyor. Ancak sorun bu grubun Türkiye’de içinde olduğu terörist eylemler değil Gülen hareketinin şeffaflık eksikliğinin bir sorun oluşturması. Amerikalıların cevap aradıkları soruların başında Ordudaki “kaos” ortamı ve polis teşkilatı içerisindeki “temizlik operasyonu”nun Türkiye’nin Amerika ile birlikte çalışma kapasitesi üzerindeki etkisinin ne olabileceği? Çok sayıda kamu kurumunda uygulanan toplu işten çıkarmaların hem yönetim kapasitesi hem de toplum üzerinde derin etkilerinin olacağı saptamasıyla, Türkiye’yi “zor günlerin” beklediği değerlendirmesinde bulunuluyor. En çok merak ettikleri ise “PKK ile şu anda savaş halinde olan, en az 11 terör saldırısına maruz kalan, ordusu kaos yaşayan, devletin kapasitesi ve verimliliğine zarar veren bir temizlik operasyonundan geçen, açıkça istikrarsız bir ülke” olarak nitelendirilen Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta nasıl bir strateji takip edeceği?

Londra merkezli uluslararası haber ajansı Reuters tarafından yapılan analizde, “15 Temmuz darbe girişimi NATO’nun ikinci büyük ordusu TSK’daki bölünmeleri gözler önüne serdi. Devasa bir etkisi olacak” değerlendirmesi yapıldı. Türkçesi Dünyanın ve bölgesinin en büyük silahlı kuvvetlerine sahip Türkiye’de ordunun genetiği bozuldu, kolu kanadı kırıldı bundan sonra bi cacık olmaz diyorlar. Ama yine de tedbiri elden bırakmıyorlar çünkü Çılgın Türklerin ne yapacağı belli olmaz! Neleri merak ediyorlar, neden merak ediyorlar? Çünkü eğer darbe kalkışması başarılı olsaydı, BOP kapsamında oluşturacakları Kürt (enerji) koridorunu istedikleri gibi kullanabileceklerdi. Şimdi bu proje suya yatmış gözüküyor. ABDli yetkililer, Türkiye’nin bir askeri harekât seçeneğinden ziyade beklenmedik en açık tepkisinin Suriye ile barış görüşmeleri başlatacağını öngörüyor.

Bir diğer konuda Türkiye darbe krizi ile uğraşırken CIA ve Pentagon uzmanlarının konuşlandığı Irak ordusunu paldır küldür Musul hareketine yönlendirmeleri. Darbe başarılı olsaydı sorun yoktu. Ama şimdi öylemi? İşleri acele. Gölge CIA’ olarak bilinen ABD merkezli düşünce kuruluşu Stratfor, askeri darbe girişiminin Türk ordusuna büyük zarar vereceğini ve ordunun nizamı sağlayana kadar bölgenin dizayn edileceğini iddia etti. Bu amaçla kukla Bağdat yönetimini Türkiye’nin üstüne sürüyorlar. Irak dışişleri bakanı İbrahim Caferi, Moritanya’da Arap Birliği liderler toplantısında yaptığı açıklamada, Arap ülkelerinden Irak topraklarındaki Türkiye askerlerinin çekilmesi için Türkiye’ye baskı yapmalarını istedi. Caferi Irak’ın, Türkiye tarafından toprak bütünlüğünün ve hâkimiyetinin çiğnenmesine göz yummayacağını söyledi.

Ben demiştim demek için değil ama ben gerçekten demiştim! İnanmayın yeniden okusun. Hain darbe girişimin Cumhurbaşkanı ve mevcut hükümeti düşürmeye yönelik olduğu kesin. Ama kesi olan başka bir şeyde daha var. Şeyh Said isyanıyla Musul ve Kerkük’ün elimizden nasıl çıktığını hatırlayalım. Unutmayalım ki CIA-NATO-Gladyo ve FETÖ darbe kalkışması Musul ve Kerkük’ün Türkiye’nin eline geçmemesi için yapıldı. (Bkz CIA NATO GLADYO FETÖ darbe girişiminin arka planı!/ 19 Temmuz 2016/ http://www.kafkassam.com/cia-nato-gladyo-feto-darbe-girisiminin-arka-plani.html) i bozuldu, kolu kanadı kırldıı kuvvetlerine sahip Türkiye’abileceğ hakkında tink tank yapılıyor.

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir