ABD, Rusya, İran, Türkiye hepsi içeride…Arap-Kürt çatışması işin içerisinde. PKK orada. Dolayısıyla Türkiye’nin iç güvenliğine entegre. Kürt ulusçuluğuna içkin Barzani-PKK anlaşmazlığının yansımalarını da görüyoruz. Selefi aktörler IŞİD temizlense de düşünsel ve siyasal anlamda her daim görünür olacak. Tarihsel bir arka plana sahip olan Sünni-Nusayri ayrımı kafaların arkasında ve Arapları birbirine düşürüyor. Müslüman Kardeşler düşüncesinin toplumdaki karşılığının ortadan kalktığını söylemek mümkün değil. Artık milyonların canına mal olmuş büyük bir iç savaşla anılan bir toplumsal gerçeklik de söz konusu. Bunların hepsi Suriye özelinde görünür bir durumda iken, Suriye’nin üniter bir yapı ekseninde kurgulanması hiç olası görünmüyor. Suriye, tıpkı Lübnan ve Bosna-Hersek gibi bir siyasal yapıya/görünüme entegre edilecek ve dış aktörlerin politikalarına bağımlı bir ülke olacak. Türkiye, bu bağımlılığa dahil ülkelerden biri olmak ve bütüncül bir Kürt kuşağı oluşumunu engellemek için Suriye’ye girdi. Gelinen noktada ulusal çıkar bunu gerektiriyor bu ortada. 910 km sınıra sahip olduğunuz bir ülke ‘iflas masasına’ yatırılmışsa, siz de bu masaya oturmak zorundasınız. Göktürk Tüysüzoğlu