KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. ABD Fetullah Gülen’i Suudi Arabistan’a neden yerleştirecek?

ABD Fetullah Gülen’i Suudi Arabistan’a neden yerleştirecek?

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 13 dk okuma süresi
476 0

İran devriminde ülkesinden kaçmak zorunda kalan Şah Rıza Pehlevi’yi, diktatör Enver Sedat’ın Mısır’ı hariç hiçbir ülke kabul etmemişti. Şahın Mısır’a yerleşmesinde ABD’nin Enver Sedat’a telkinde bulunduğu biliniyor. Türkiye’nin iade talebinden usanan ve Türkiye ile arasındaki buzları eritmek isteyen ABD, uzun süredir tıpkı şah gibi Türk adaletinden fellik fellik kaçan Fetullah Gülen için sığınacağı ülke arıyor. Hatta bazı Türk yetkililerin adı geçen terörist başının Türkiye’ye teslimi doğrultusunda CIA, FBI ve ABD Başkanı Donald Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn ile görüşmeleri basına yansımış, her ne olduysa bu iade işlemleri bir türlü gerçekleşememişti. (1)

Fetullah Gülen’in CIA bağlantıları ve 15 Temmuz hain darbe girişimindeki rolü nedeniyle ABD nezdindeki itibarı, herkesin malûmu. Bu açıdan bakıldığında ABD kolay kolay Fetö’den vazgeçemeyecek. Kontrol altında tutabileceği uydu bir ülkeye yerleşmesine de karşı olmadıkları ortada. Zaman zaman Fetullah Gülen’in farklı ülkelere yerleşebileceği gündem oluşturabiliyor. Bu çerçevede 15 Temmuz sonrası, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişiminin yakından takip edildiği Mısır medyasında, Fetullah Gülen’in Mısır’a iltica etmesi ihtimali tartışılmaya başlanmış, Mursi sonrası geçici Mısır Cumhurbaşkanı olan Adil Mansur’un Basın Danışmanı Muselmani, FETÖ lideri Gülen’in Mısır’a iltica edebileceğini ileri sürmüştü.(2)
Ağustos 2016’da Türkiye’den kaçan FETÖ üyelerinin çoğunlukla Güney Afrika’ya gittiği tespit edilmiş, ABD’nin sınır dışı etmesi halinde elebaşı Gülen’in de buraya sığınabileceği belirtilmişti. Bu söylentinin farklı bir sosyolojik ve ekonomik tabanının olduğu sonradan ortaya çıkmıştı. Erika Gibson’ın, “Turkish fugitives buy arms company / Türk kaçaklar Güney Afrika’da silah şirketi satın aldı” haberi Türk basınında bomba tesiri yapmıştı. Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi kurumlarıyla eşgüdümlü organik bağları olduğu görüntüsünü vermekte çok başarılı olan FETÖ’nün, Türkiye’nin ‘Afrika’ya açılım’ politikasını, kendi çıkarları doğrultusunda yaygın ve örgün okullarıyla, eğitim emperyalizmine dönüştürdüğü ülkelerden biri de Güney Afrika’ydı. Güney Afrika Cumhurbaşkanı Jacob Zuma ile yakın ilişkiler kuran, Güney Afrika’da 8 okulu bulunan FETÖ, bu okullar aracılığıyla ülkede kilit mevkilere kolayca erişebiliyor. Güney Afrika Cumhuriyetindeki Johannesburg’da yer alan ve 10 hektarlık bir alan üzerine kurulan Nizamiye Külliyesi’nde camiden, okula, süper marketten özel mezarlığa kadar çok çeşitli yapı ve işletme bulunuyor. FETÖ üyesi oldukları için haklarında tutuklama kararı olan 2 bine yakın kişi 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Güney Afrika’ya kaçmıştı.
Güney Afrika’da FETÖcü iş adamlarının Pretoria şehrinde bulunan Milkor Zırhlı Araçlar firmasını satın alması gerçekten ilginç ve dikkat çekici. Fetö’nün Güney Afrika’da silah fabrikası satın alması, örgütün Türkiye sınırları dışında kendi ordusunu kurduğunu ve ordunun silah ihtiyacını bu silah fabrikası tarafından karşılayacağını gösteriyor. Darbe girişiminin ardından 9’u general olmak üzere 300 civarında rütbeli asker firar etmişti. Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe girişiminin ardından “firar” eden üst rütbeli subayların arasında iki tümamiral, 4 tuğamiral ve bir tuğgeneralin bulunduğu anlaşılmıştı. Ocak 2017’de Alman medyası ülkedeki NATO üslerinde görev yapan yaklaşık 40 Türk askeri personelin, Almanya’ya iltica başvurusunda bulunduğunu duyurmuştu.
Nato/Gladyo yapılanmasının Türkiye ayağını oluşturan unsurlardan FETÖ mensuplarının, 50 yıllık gizli örgütlenme ve sızma becerileri nedeniyle, bulundukları ülkelerde teşkilatlanma tecrübelerini kullanarak her türlü yapılanmaya gidebilecekleri biliniyor. Örgütün kendine özgü haberleşme yöntemi ve araçları mevcut. Yurt dışındaki Fetöcüler kendi kolonileri oluşturuyor. Kendi şirketleri üzerinden kendi imparatorluklarını kuruyorlar. Tabi ki Türkiye’de hiçbir şey onlar için eskisi gibi olmayacak. Yurt dışına kaçan veya yurtdışındaki mevcut görevlerinden istifa edip geri dönmeyen, bulundukları ülkelere iltica eden Fetöcü askerler kendi ordularını kuruyor, kendi firmalarının ürettikleri silahlarla donanıyor. Kiminle savaşacaklar dersiniz? Ta kalkıp ta Güney Afrika’dan Türkiye’ye harp ilan edecekleri yok! Muhtemelen kurdukları orduyla, Afrika’da paralı askerlik yapacaklar.(3) Mısır ve Güney Afrika’dan sonra Fethullah Gülen’in Kanada’ya yerleşebileceği iddiası gündeme geldi. Hatta bu konuda istihbarat raporundan söz edildi ve dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın iddiayı doğruladığı basında yer aldı (4)
Selefi/Vehhabi Suudiler ile sözde ‘Ehli Sünnet Vel Cemaat’ Fetö’nün nasıl anlaştığı merak konusu. Suudilerin Arap Baharı sürecinde; dini mi, totaliter mi? ne olduğu anlaşılmayan İngiliz, Amerikan ve Hollandalı petrol şirketlerinin ayakta tuttukları rejimlerinin yıkılmaması için korkudan fistanlarının içinde bacakları titrerken, Türkiye’deki Ak Parti iktidarının Arap baharını gerçekleştiren mazlum halklara destek verdiğini görünce, Lawrens’in ektiği fitne tohumları gönüllerinde asırlık ağaçlara dönüşüverdi. Hilafeti kendilerine teslim etmeyen Türkiye Cumhuriyetine tarihi hınçları hortladı. Ellerindeki en büyük koz, Suriye Baasçıları ile cihad etmek bahanesiyle Türkiye üzerinden Suriye’ye yönlendirdikleri Selefi grupları Türkiye’nin Suriye politikasına ve kırmızı çizgilerine rağmen tamamen Türkiye’ye zarar verecek şekilde istihdam etmek ve stratejilerini belirlemek oldu. Suudi destekli selefi gruplar, Özgür Suriye Ordusuna ve Türkiye’ye karşı kanlı saldırılar gerçekleştirdi.
Selefilerin bu saldırıları hem Suriye Baasçılarına hem de Lübnan’dan ve İran’dan gelen gönüllülere nefes aldırdı, onlara zaman kazandırdı. Suudiler Selefileri destekleyerek Türkiye’yi Uluslararası kamuoyu nezdinde zor duruma sokuyor diğer taraftan da Türkiye’nin burnu dibinde ayrık otları yetiştirerek, Selefi bir devletçik kurdurmak amacıyla hareket ediyorlardı. Bence başarılı oldular. Türkiye’nin politikasını etkisizleştirmeyi başardılar. Türkiye’nin İran’a yönelik ekonomik ambargoyu delme girişimleri, CIA tarafından Suudilere anında servis edildiğinden, Suudiler Türkiye’ye diş biledi. Ak Parti iktidarı da fazla oluyordu.
Tayyip Erdoğan One Minute çıkışıyla ve sonraki Mavi Marmara organizasyonuyla dünya Müslümanlarının dikkatini çekmiş, birçok ülkede yapılan gösterilerde Türkiye’nin ay yıldızlı bayrağının yanı sıra Tayyip Erdoğan’ın posterleri taşınmıştı. Dünya Müslümanlarının tartışmasız lideri kabul ediliyordu. Mekke ve Medine’nin hadimi unvanlarına rağmen şimdiye kadar Filistinli Müslümanlar için kıllarını kıpırdatmayanlar, Türkiye Başbakanının bu global karizmasından rahatsızlıklarını Suriye ve Mısır politikalarında belli ettiler, Türkiye’nin adeta suratına çarptılar. Mısır’da İhvan’ı ve Cumhurbaşkanı Mursi’yi devirmek için ABD ve İsrail ile iş tuttular, General Sisi’nin sırtını sıvazladılar, Mısır Selefilerini de bu kanlı darbeyi desteklemeye ikna ettiler. Evet Mısır ve Suriye’de kısmen başarılı olabilecekleri bir ortam ve partner bulmakta zorlanmadılar. Kesenin ağzını açtılar, petro dolarlar su gibi aktı. Ancak bu operasyonların Türkiye ayağında bir eksiklik vardı. Arap Baharını destekleyerek ve İran’a ambargoyu delerek kendilerini zor durumda bırakan Ak Parti iktidarının kulağını çekmek deyim yerindeyse dersini vermek gerekiyordu. Gezi eylemleri için petro dolarları kimlere nasıl aktardılar bilmiyorum. Ama bildiğim bu kumpasın içinde oldukları. Bizim çokbilmişlerin faiz lobisi deyip geçiştirdikleri bu küresel şer bloğunda maalesef Suudilerin anılmaması çok ilginç.
17 Aralık darbesi iç ve dış şer odaklarının bu operasyonu en ince ayrıntıya kadar gözden geçirdikleri bir süreçtir. Saldırının birinci derece muhatabı olan Başbakanın (RTE) konuşmalarından özellikle iki odak hakkında kamuoyu bilgi sahibi oldu. Birincisi Fetöcü paralel yapı, ikincisi ABD’nin Ankara Büyükelçiliği. Her ne kadar bu iki odağın ismi telaffuz edilse de Türkiye’deki iktidara yönelik küresel bir saldırı olduğu ortadaydı. Ama Suudiler bu darbesinin neresindeydi?
Birinci iddia, operasyonun mali giderlerini kimin karşıladığı? İkinci iddia Fetöcü paralel yapının Suudi rejimiyle diyalogunun bu işte etkili olduğu. İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi ve Suudi Arabistan Kraliyet Ailesi’nin yatırım danışmanı Muaz Güngören ismi bu konuda dikkat çekmektedir. 27 Aralık 2013 Cuma günü Haber 10’da yer alan habere göre, Başbakan Erdoğan’ı ‘hırsızlık’ ile suçlayan Muaz Güngören’in Gülen grubunun önde gelen isimlerinden Medine sorumlusu Hüseyin Avni Güngören’in oğlu olduğu öne sürüldü. İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi ve Suudi Arabistan Kraliyet Ailesi’nin yatırım danışmanı Muaz Güngören dün gece Başbakan Erdoğan’a Arapça attığı tweette harami (hırsız) dedi. Suudi ailesinin haberi olmadan böyle bir şey yapması mümkün mü? Bir düşünün bakalım!(5)
Şimdi kullanılmaya elverişli Fetullah Gülen, hamisi ABD tarafından Suudi Arabistan’a yerleştirilmeye çalışılıyor. Bu amaçla Fetullah Gülen’in dini anlayışına ters düşecek Suudi yetkililer birer birer tasfiye ediliyor. Fetöye zemin hazırlanıyor ve Suudi Arabistan Fetö için dikensiz gül bahçesine dönüştürülüyor. Suudi Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’ın Ilımlı İslama geçme mesajlarını ve saray darbesine birde açıdan bakılmalı derim. Türk-Suudi ilişkilerinin gelişmesine katkısı nedeniyle, Suudi hükümeti tarafından Kral Abdülaziz Nişanı (birinci derece) ile taltif edilen, eski Dışişleri Bakanı ve Riyad Büyükelçisi Yaşar Yakış’ın, “Suudi Arabistan üzerinde Amerika en etkilidir. Zaten değişmesi gerekiyordu ve böyle bir adam buldu. Ben Selman’ın bu değişikliğe inandığı kanaatindeyim. Ilımlı İslam fikrinin Amerika tarafından Muhammed bin Selman’a fısıldanmış olması mümkündür. Bu, Türkiye’de farklı şartlarda ortaya çıktı. Tunus’ta Türkiye’den de başarılı olarak uygulandı.” tespitleri bence önemli. Çünkü tecrübe konuşuyor. ABD ve Suudiler; Fetö ve ordusunu, hem Yemen’de Husilere hem de Körfez’de İran’a karşı kullanmanın hesabını yapıyor. Benden söylemesi!
Bakınız:
1- http://www.kafkassam.com/cianin-fethullah-guleni-turkiyeye-kacirma-operasyonu.html
2- 21 Temmuz 2016 Perşembe http://www.gazetevatan.com/fetullah-gulen-misira-mi-siginacak–969151-gundem/
3- 7 Şubat 2017/ http://www.kafkassam.com/afrikada-feto-ordusu-kuruluyor.html
4- 30.03.2017 Perşembe/ https://www.cnnturk.com/video/dunya/gulen-kanadaya-mi-kacacak
5- 28.12.2013/ https://www.timeturk.com/tr/makale/omur-celikdonmez/suudiler-17-aralik-darbesinin-neresinde.html
6- . http://www.hurriyet.com.tr/arabistanda-ilimli-islam-topukta-biter-40637433

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir